Melis Özel

Melis Özel

melisnazliozel@gmail.com

Tüm Yazıları

İngiliz Sanat Konseyi tarafından desteklenen Random International Galerisi şu ana kadar Londra’daki en çok ilgi gören galerilerden biri olmayı başardı. Rain Room, ekim 2012’den beri açık olduğu halde kapısında hâlâ metrelerce kuyruk var. Bu serginin diğerlerinden farklı olmasının nedeni insanların sanat eserini kontrol edebiliyor olması. 100 metrekarelik sergi alanının tamamında yağmur yağmakta ama tek bir yer dışında; sizin bulunduğunuz alan.
Sergi kısaca dijital tabanlı bir yağmur odası. Hareket sensörleriyle çalışan bu eserin bulunduğu oda içerisinde bir de dansçılar var. Siz ise yağmuru görebiliyor, aynı zamanda duyabiliyorsunuz fakat nasıl hareket ederseniz edin hissedemiyorsunuz.
Bu eserin en etkileyici yanı yağmur gibi bir doğa olayını kontrol edebilme hissinde. İçeri girdiğinizde insanların suratındaki şaşkınlık ve mutluluğu fark etmemeniz mümkün değil. Herkes tamamen yağmur yağan bir odanın içinde ıslanmamanın ve ortaya çıkan bu güzel manzaranın keyfini hayretler içinde izliyor.
Sergi ilgilenip gidebilecekler için martın 3’üne kadar devam edecek.

Haberin Devamı

Vivienne Westwood

Punk kültürü ve Londra

İlk olarak 1970 yıllarında ortaya çıkan punk akımı Amerika’da başlayarak sanat dünyasını ve gençleri etkisi altına almayı başardı. Akımın genel mantalitesi başkaldırı, otoriteye karşı gelmekti. Kendilerine ait tarz, müzik ve anlayışları olduğu için bu akımın sağlam bir felsefesi var. Punk terimi ilk olarak Amerikalı bir eleştirmen tarafından
o dönemde çıkan müzik gruplarını tanımlamak amaçlı kullanıldı.

Tekrar gençleri etkiliyor
Bu akım ilk olarak New York’ta
çok ses getirdikten kısa bir süre sonra Londra’yı da etkisi altına aldı. Ekonominin kötü ve işsizliğin arttığı bir dönemde punk akımının gelmesi olaya daha politik bir boyut kattı. Bu dönemde gençler daha sinirli ve asiydi. Bu anarşist dönemi atlattıktan sonra artık punk sadece bir müzik türü olmaktan çıktı ve yaşam tarzı oldu. Vivienne Westwood gibi dünyaca ünlü modacılar bile bu akımdan etkilenerek sadece punk kültürünü yansıtan kıyafetler tasarladı. Aslında modaya da karşı olan bu hareket, kendi modasını yarattı: Dar deri pantolonlar, yırtık tişörtler, zımbalı ve metal çivili ayakkabılar... Tarzın en dikkat çeken bölümü ise saçlardı. Rengarenk, mohikan tarzı ve kazıtılmış saçlar punk stilinin simgesi oldu.
Şimdi bu kültür birçok tasarımcı tarafından kullanıldığı için gündelik modaya da girdi. Artık punk etkileri taşıyan tarzlar asilik değil, stil olarak görülmeye başlandı. 70’lerden sonra hayat kazanan bu akım, gençleri tekrar tesiri altına alıyor. Londra geçlerinin yarısı gökkuşağı renkli ve yarısı kazınmış saçlara sahip ama artık kimse onları asi olarak görmüyor. n