Vitali Hakko, kendi kuşağının tüm işadamları gibi müthiş işkolikti. Her zaman işinin başındaydı. Ne zaman Vakko'ya gitsem, elinde hayranlıkla tuttuğu desenli bir kravat ya da eşarpla karşıma çıkıverir, bana heyecanla o desenin ya da kumaşın serüvenini anlatırdı.Son olarak Merter'deki fabrikaya oğlu Cem Hakko ile görüşmeye gittiğimde Bay Vitali, 4 tekerlekli bir aracın içinde çıkmıştı karşıma. Artık sağlığı bozulmuştu, ama fabrikayı her hafta teftiş etmekten de geri durmuyordu. Türk sanayiini yoktan var edip bugünlere getiren, iş dünyasına aynı zamanda bir "Cumhuriyet ideolojisi" ve "Cumhuriyet tarihi" perspektifiyle bakan işadamları kuşağının son temsilcilerinden biri daha, 94 yaşında aramızdan ayrıldı. Her fırsatta "Bizler genç Cumhuriyet'in ilk kuşağıydık. Atatürk, Şapka ve Kıyafet Devrimi'ni yapmasaydı, bugün Vakko da olmazdı" derdi."Bizler" dediği Vehbi Koç ve Nejat Eczacıbaşı'ydı. Ankara'da küçük bir bakkal dükkânında iş hayatına atılan Koç, Türkiye'de ilk yerli buzdolabı ve yerli otomobilin üretilmesini sağlamıştı.Eczacıbaşı'nın İzmir'de başlayan hayat çizgisi, Koç ve Bay Vitali'ninkinden farklıydı. Yurtdışında en iyi yüksek eğitimi almış olan Eczacıbaşı, yerli ilaç sanayiinin kuruluşuna öncülük etmişti. Cumhuriyet çocukları Eczacıbaşı ile yaşıt olan Bay Vitali, Cumhuriyet kurulduğunda 10 yaşındaydı. 2 yıl sonra Compagnie de Chemin de Fer millileştirilince ailesi beş parasız kaldı. İlk gençlik yıllarında Mahmutpaşa'da vitrin düzenleyerek, tezgâhtarlık yaparak ailesinin geçimine katkıda bulundu. Bu arada Kıyafet Devrimi ile erkeklerde fesin yerini şapka almış, kadınlar çarşafı-peçeyi atarak eşarp takmaya başlamıştı. Ancak Hakko'ya göre "Simsiyah başörtüler, kadını çok kötü gösteriyordu."O bir fark yaratmak istedi. Tezgâhtarlık yaptığı mağazada şapka bölümünde çalıştığı için, sermaye olmadan yapabileceği tek işin şapkacılık olduğunu öğrenmişti. Sultanhamam'da şapka satmak için küçük bir dükkân kiraladı. Şapka Devrimi olmasaydı Şen Şapka markası 30'lu yılların başında, böyle bir ortamda doğmuştu. Sonra, 2. Dünya Savaşı patladı. Savaş bittikten sonra ise... Bay Vitali'nin "Hayatım Vakko" kitabından aktarıyorum:"Türkiye'de kadınlar çalışmaya başladı. Terziye gitmeye vakitleri yoktu. İstanbul'da o yıllarda ya çok pahalı terziler ya da gündelikçiler vardı. Annem ve ablam gündelikçi olarak çalışırlardı. Sabahtan akşama kadar 5 - 6 elbise keser, dikerlerdi. Çalışan kadının hazır giyime geçmesi kaçınılmazdı..." Ve Bay Vitali, Cumhuriyet Türkiyesi'nde 'pret - a porte'yi işte böyle icat etti!Beyoğlu'nda Vakko adlı çok katlı yeni bir mağazanın açılması, bir anda Türkiye çapında olay olmuştu. Pahalı ama çok şık giysiler satan bu mağazanın uzun ömürlü olacağına inanan pek yoktu. Ama Vakko, kısa zamanda Türk sosyal ve moda yaşamına damgasını vuruvermişti.Dünkü gazetelerde Devlet Planlama Teşkilatı DPT'nin kurucularından Osman Nuri Torun'un ölüm ilanıyla karşılaştım. 1923 doğumluymuş.Cumhuriyet'in yetiştirdiği ilk neslin son temsilcileri de birer ikişer aramızdan ayrılırken, onlarla birlikte neleri kaybettiğimizi de düşünmeden edemiyorum. mtamer@milliyet.com.tr Şen Şapka'dan Vakko'ya
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025