Masamda bir faks mesajı duruyor. Üzerinde Esbank deklarasyonu yazıyor. Altında önde gelen Eskişehirlilerin imzaları var:
Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç, Sanayii Odası Başkanı Savaş Özaydemir, Ticaret Odası Başkanı Vedat Yücesan, Ticaret Borsası Başkanı Selim Öğütür, Odunpazarı Belediye Başkanı Haşim Ateş, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nejat Akgün.
Adı Eskişehir'le özdeşleşmiş Zeytinoğlu ailesinin sahibi bulunduğu Esbank'a ve Zeytinoğlu'nun bankaya ortak diğer şirketlere el konmasından duydukları üzüntüyü dile getiriyorlar.
Yavuz Zeytinoğlu'nu yıllardır tanırım. Saygın bir işadamı olduğundan kuşkum yok. Bir kentin ileri gelenlerinin, kente ekonomiden kültüre değişik alanlarda katkıda bulunan bir müteşebbise sahip çıkmalarını da takdire değer buluyorum. Ancak deklarasyonda ifade edildiğinin aksine Esbank'ın tek sorununun KİT'lere verdiği borçlar olduğu kanısında değilim. Herhalde kötü yönetimin de hatırı sayılır payı var. Kaldı ki KİT'lere borç vermek de herhalde bir tercih, zorunluluk değil.
Deklarasyondan geniş bir özet:
"Esbank ve dolayısıyla şirket ortağı sanayi tesislerine el konmasıyla yaşanan gelişmeler, Eskişehir halkında çok büyük endişeye neden olmuştur. Bu durum karşısında Eskişehir halkını, sanayi ve ticaret kesimini, eğitim ve kültür hayatını temsil eden kurumlar olarak bu deklarasyonu yayınlayarak, ilin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatına büyük katkıları olmuş bu kuruluşların ve Zeytinoğlu grubunun üzüntülerini paylaştığımızı beyan ederiz.
Zeytinoğlu topluluğu kurulduğu 1925 yılından bu yana Eskişehir'de sanayinin öncülüğüne soyunmuş, bu tarihten günümüze ilde birçok tesisle ekonomik, diğer aktiviteleriyle de sosyal ve kültürel hayata katkıları olmuştur.
Zeytinoğlu grubu ve buna bağlı şirketler, yıllardır sürdürdükleri faaliyetlerinde son derece güvenilir, her türlü işlerinde dürüstlük ve adalet ilkeleri çerçevesinde faaliyet gösteren, önder ve müteşebbis, tüm yatırımlarını Eskişehir'de kurmuş, Eskişehir'i seven, Eskişehir'i düşünen bir topluluktur.
Türkiye'de 1970'li yıllarda ilk kez Eskişehirli tüccar ve iş adamlarının yeni bir görüş olarak dile getirdikleri "Topluma Dönük Sanayii Bildirisi"ne büyük destek veren Zeytinoğlu grubunun farklılığı açıktır.
Hükümetin almış olduğu bu kararla Eskişehir, Cumhuriyet tarihinden bu yana Türk sanayinin istikrarlı gelişiminin merkezlerinden biri olarak ilk kez Hazine ve Merkez Bankası'nın böyle bir darbesine maruz kalmıştır. Devlet Esbank için böyle bir karar verirken, banka tarafından KİT'lere kullandırılan kredilerin ödenmemesini göz ardı etmiştir. Devlet eliyle uğratılan bu zararda gerçek sorumlu kimdir?
Eskişehir 73 yıl boyunca Türk ekonomisine hizmet eden bankasını kaybetmekle kalmayıp, bankasının sermayesini güçlendirmek amacıyla Zeytinoğlu grubunun büyük fedakarlık örneği göstererek bankaya sermaye olarak bağlanan değerli sanayii kuruluşlarını da kaybetmektedir.
Bu kuruluşların Eskişehir dışı bazı sermaye gruplarına aktarılması konusunda ciddi kuşkular taşımaktayız.
Bu kuşkularımızın giderilmesi ve Eskişehir iş aleminin bozulan motivasyonunun düzelebilmesi için gerek Esbank, gerekse ortak sanayii tesislerinin yine Zeytinoğlu grubuyla birlikte Eskişehirliler'in de söz sahibi olabilecekleri bir çözüm tarzının hükümetçe tercih edileceğini ümit ediyoruz. Eskişehir halkının bu çözüm önerisine ve bu tesislere sahip çıkacağına olan inancımız tamdır.
Bu noktada hiçbir parti gözetmeksizin tüm partileri, ilimiz parti temsilcilerini ve milletvekillerini bu meseleye sahip çıkmaya çağırıyoruz."
2000 problemi, Kanlı Düğün'ü iptal ettirdi
Y2K'nın yol açacağı sorunlar arasında nükleer savaş olasılığı bile gündeme geldi ama, herhalde Lorca günün birinde İstanbul'da kendi oyununun bu yüzden iptal edileceğini rüyasında görse hayra yormazdı.
Avukat İnci Varas, Kanlı Düğün'ün 1 Ocak 2000'deki gösterimi için bir ay önceden 4 kişilik bilet almıştı. Yılbaşının ertesi günü saat 20:00'de gösterimin yapılacağı Aziz Nesin sahnesine gittiklerinde, kendileri gibi bekleşen bir grup seyirciyle karşılaştılar. Devlet Tiyatroları'ndan kimse ortalıkta görünmediği için uzun süre beklemeye devam ettiler. En sonunda biri gelip, oyunun iptal edildiğini söyledi.
Varas, "1 Ocak oyun için uygun bir gün olmayabilir ama bunu önceden düşünmek gerekmez miydi? İzleyiciye saygı nerede kaldı?" diye yakınıyor.
Arkadaşımız İlkay Özcan'ın sorularını yanıtlayan Devlet Tiyatroları Müdür yardımcısı Tunç Günbay, aynı gün 4 ayrı salondaki oyunun daha iptal edildiğini söyledi. Nedeni gerçekten 2000 sorunu. Bilet satışları bilgisayarla yapıldığı için 1 Ocak tarihli satışların "sıfır" ya da binlerce görünmesinden korkmuşlar. Genel müdürlüğün talimatıyla 15 Aralık'ta iptal duyurusu gişelere iletilmiş. Günbay, "Dileyen parasını geri aldı, dileyene de davetiye verildi" diyor.
Bilgi ve haber bombardımanı altındaki günümüzün dinamik ortamında ne kadar duyuru yapılsa, hatta gazete ilanı bile verilse yine de mesaj, iletilmesi gereken hedef kitleye tam ulaşmayabiliyor. Bu durumda da her konu, her randevu için son dakika teyidi yapmak tüketiciye düşüyor.
Biz devreye girdikten sonra okurumuzu arayan yetkililer özür dilediler ve ne zaman isterse oyunu izleyebileceğini belirttiler.
Yazara E-Posta: mtamer@milliyet.com.tr