Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Ekonomimizin duvara toslamasından sonra ne kadar yoksullaştık?
Tahminler yüzde 30 - 40 mertebelerinde.
Dalgalanmaya bırakılan dolar, henüz durulamadığı için bizler de tam olarak ne kadar yoksullaştığımızı hesaplayamıyoruz. Doların bankalarda 950 liradan satıldığını esas alırsak, yüzde 40 yoksullaştık diyebiliriz. "Ben de bir gecede yüzde 40 yoksullaştım" diye feryat eden Sakıp Sabancı'ya göre de gerçekçi rakam bu!
Ancak umudumuz, doların 850 bin lira mertebelerinde durulması ve yoksullaşmamızın da yüzde 30 mertebelerinde kalması.
Son krizin ardından Türkiye'nin 2001 yılı GSMH'sini 160 milyar dolar olarak tahmin eden Standart & Poors'a göre hatta yüzde 30'un biraz altı daha gerçekçi. (2000 yılı GSMH'mız 217 milyar dolar.)
Son nüfus sayımında fazla çıkmış olsak da kabaca 70 milyon olduğumuzu varsaysak, demek ki kişi başına GSMH geçen yıl (217 milyar dolar bölü 70 milyon kişi) 3100 dolar civarı. Yüzde 30 yoksullaşmışsak GSMH bu yıl 150 milyar dolarda kalacak. Yüzde 40'ları bulursa 130 milyar dolar mertebelerine inecek.
Dua edelim yüzde 30'larda kalsın da kişi başına milli gelirimiz de 2000 doların altına inmesin. Zira doların değer kaybı yüzde 30 seviyelerinde durulursa (ve teorik olarak yıl boyunca bu düzeyde kalabilirse), kişi başına milli gelir kabaca bin dolar gerileyerek 2170'a inecek. Yoksullaşmamız yüzde 40'ı bulursa 1860 dolar gibi hiç haketmediğimiz şekilde 80'li yılların Türkiyesi'ne dönülmüş olacak.


Not: Hesaplama yöntemi değiştiği için 1990'da sıçrama var

Üç kamu bankasının geçen haftaki toz duman arasında sessiz sedasız yapılan genel kurullarında yapılan atamalara dün bu köşede değinmiş, atananlar arasında 10 yıldır kamu bankalarıyla iş yapan, hatta bu bankaların yönetimlerinde bulunmuş bazı şaibeli isimlerin bulunduğuna ilişkin duyumlar geldiğinden söz etmiştim.
Bizim okurlar çok dikkatli. "Hükümet, 3 ay kadar önce TBMM'de milletvekillerinin de onayını alarak, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yetkilerini bir miktar budamıştı ya... Sezer'in bu atamaları veto etme yetkisi de o sırada kaldırıldığı için istedikleri gibi at oynatabiliyorlar" diye dün uyardılar beni.
Hatta "Onlar Sezer'in kamu bankasına atamaları veto etme yetkisini kaldırdılar, Sezer de Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirerek kamu bankalarını mercek altına aldı" diye bir hatırlatma da yaptılar.
Ne tesadüf! Devlet Denetleme Kurulu nedeniyle MGK'da kopan kavga, tam da 3 kamu bankasının genel kurul haftasına denk geldi!

MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin ağzına sağlık. "Ekonomi yönetiminin ANAP'a verilmesi söz konusu olamaz. Böyle bir yaklaşımı kabul etmemiz mümkün değildir" dediği için.
Bahçeli de olmasa, bankaların hortumlandığı, kamu bankalarındaki soygunun zirveye ulaştığı, enerji ihalelerindeki yolsuzlukların ayyuka çıktığı dönemin ekonomi yönetimi mi hortlayacak yeniden!
Olmaz demeyin. Yılmaz bu yöndeki niyetini açıkça belli etmişti. Neyse ki Bahçeli kesin bir dille karşı çıktı.
Zaten laf aramızda bana öyle geliyor ki Bahçeli Türkmenistan'da olmayıp ilk MGK toplantısına katılabilseydi, Ecevit'in gaza getirilip toplantıyı terketmesini de önlerdi belki. Çünkü benim altıncı hissim, baştan beri o toplantıdaki gerginliğin Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve ANAP lideri Mesut Yılmaz tarafından yaratıldığı yönünde.

Başbakan Bülent Ecevit'in de ağzına sağlık! Bu kez başarılı sona eren MGK toplantısının ardından içeride ne olup bittiğini öğrenmek isteyen gazetecilere "Biliyorsunuz, MGK'da konuşulanların açıklanmaması gerekiyor" diyerek önceki günden beri toplumun gözünde alay konusu olmayı maalesef başarabildiği için...
Geçen haftadan beri halkın canı öylesine yanmış durumda ki... Daha geçen hafta MGK toplantısını terkederek, içerde olup bitenleri anlatan ve ülke çapında bedeli çok ağır bir ekonomik krizi tetikleyen Ecevit'i affetmiyor. Bir hafta sonra "MGK'da konuşulanların dışarı sızdırılmaması gerekir" dediğinde ise iyice öfkeleniyor.
Ecevit, "Cumhurbaşkanı'nın hükümetten özür dilemesi gerek" diyordu ya geçen hafta. Asıl Ecevit'in hepimizi bir gecede yüzde 30 - 40 yoksullaştırdığı için 70 milyon vatandaşından özür dilemesi gerek. Okurlarımız Ecevit'ten özür bekliyor.