Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tokyo'daki Büyükelçilik müsteşarımız Aydın Evirgen, 25 Haziran günü Sony üst düzey yetkilileriyle görüştü. TBMM Başkanvekili Sökmenoğlu, "TBMM olarak gerekeni yapacağız" dedi

"Sony'ye bir sorsanıza... Bir ülkeyi bu kadar düşmanca bir şekilde ele alan Geceyarısı Ekspresi'nden başka film mi kalmamış piyasada?"
Yukarıdaki satırlar, son günlerde sokakta, lokantada, konserde yolumu çevirip kendini tanıtan ve Sony yayınlarımıza destek veren okurlarımızın dile getirdikleri duygular.
Belki küçük bir ekleme daha yapmak gerek:
"Oysa biz Türkler, Sony ürünlerini kendi ülkelerinin dışında sevgiyle kucaklayan ilk tüketici kitlelerinden biri olmuştuk. Sony'nin karşılığı bu mu olacaktı? Bize hata ettiğimizi mi düşündürtmek istiyorlar?"
Aynı konuyla ilgili olarak e - postama gelmeye devam eden benzeri protesto mesajlarının da haddi hesabı yok.
Geceyarısı Ekspresi gibi Türkler aleyhine çok güçlü bir anti - propaganda etkisi olan ve taa 21 yıl önce çekilmiş bir filmi Avrupalıların, hatta Amerikalıların promosyon malzemesi olarak kullanmalarına milletçe bu denli tepki göstermeyebilirdik belki. Ama söz konusu olan, ürünlerini bağrımıza bastığımız bir Japon firması olunca durum değişiyor.
Sony'nin yeni satın aldığı Amerikan firması Columbia Tristar'ın da, eski alışkanlıklarından bir bölümünü terk etmesi gerektiğini artık öğrenmesi lazım. Bu konuda herkes hemfikir ve dayanışma içinde.
Kimler bunlar?
* Sony'nin 21. yüzyıl teknolojisi diye piyasaya yeni sürdüğü dijital videoların satışı için bu filmi ön tanıtım aracı olarak kullandığını ilk fark eden ve bunu durdurabilmek için yoğun çaba harcadıktan sonra konuyu basına aktaran TÜSİAD
* Sony ile TÜSİAD arasındaki sorunun basına yansımasının ardından, yıllar boyu bu filmin ısıtılıp ısıtılıp önlerine konmasından bunalmış olan yurt dışında yaşayan (dünyanın dört bir yanında) Türkler.
* Film ülkemizde yasak olduğu için filmi görmemiş, ama konuyu gayet iyi bilen ve derhal aynı saflara katılan Türkiye'deki tüketiciler.
* Daha sorun basına yansımadan diplomatik yollarla çözümü için devrede olan Türk Dışişleri Bakanlığı ve Tokyo'daki Büyükelçimiz Yaman Başkut.
* Konu basına yansımadan da devrede olan, ama basına yansıyıp da dünyanın dört bir yanındaki Türk tüketicisinin tepkisini öğrenince ilgisini arttıran İstanbul'daki Japon Başkonsolosluğu, Ankara'daki Japon Büyükelçiliği ve nihayet Japon Dışişleri Bakanlığı.

Japon Dışişleri devrede

Çünkü artık sorun Sony firmasıyla TÜSİAD'a özgü olmaktan çıkıp, bugüne kadar hiçbir pürüzün ve düşmanca tavrın yaşanmadığı belirtilen Türk - Japon ilişkilerinin zedelenmemesi noktasına varmış bulunuyor.
Zaten Sony ile ilgili yazılarımızın ardından önce İstanbul'daki başkonsolosluktan, ardından da Ankara'daki büyükelçilikten yetkililer bizi defalarca arayarak konuya gösterdikleri hassasiyeti ortaya koydular. Türk - Japon ilişkilerinin yara almaması için Japon Dışişleri Bakanlığı'ndan yetkililerin Tokyo'da Sony'nin üst düzey yöneticileriyle temas halinde olduğunu bildirdiler. Sony'nin TÜSİAD'ın hassasiyetini anlamakta ve yanıt vermekte geciktiğini onlar da kabul ediyorlar ve olayın daha fazla büyümeden kapanması için yoğun çaba harcandığını kaydediyorlar.
Ankara'daki Japon Büyükelçiliği'nden bir yetkili, önceki gün durumu şöyle özetledi:
"Biz Japonya Büyükelçiliği ve Japonya hükümeti olarak bu meselenin Japonya ve Türkiye arasında tarihsel olarak süregelen dostluk ilişkilerini zedelememesini arzu ediyoruz. Bu bakımdan Sony yetkilileriyle de temas ederek kaygılarımızı ilettik. Bununla birlikte bu işte bazı yanlış anlaşılmalar da olduğunu, ayrıca Sony'nin uluslararası şirketler grubu olması dolayısıyla Japonya'daki Sony merkezinin manevra alanının da sınırlı olabileceğini duyduk. Bu mesele dolayısıyla ikili ilişkilerimizin bozulmasının kimseye yarar sağlayamayacağını düşünüyorum. Umarım mesele, soğukkanlı ve makul bir şekilde halledilir."

Türk Dışişleri ne diyor?

Türk Dışişleri Bakanlığı da kuşkusuz devrede. "Mayıs ayından beri, sorun daha basına yansımadan konunun üzerinde duruyoruz" diyen Dışişleri Bakanlığı yetkilileri şu bilgileri verdiler:
"Sorunun, Türk - Japon ilişkileri yara almadan çözülebilmesi için tüm diplomatik kanalları kullanıyoruz. Son olarak Tokyo Büyükelçimiz Yaman Başkut'un yardımcısı Müsteşar Aydın Evirgen, 25 Haziran cuma günü Sony'nin Halkla İlişkiler Genel Müdürü, Dış İlişkiler Genel Müdürü ve Eğlence İşleri Genel Müdürü ile görüşme yapmış ve filmin tüm dünya piyasalarından geri çekilmesi istenmiştir.
Sony yetkilileri ise Türk halkını kesinlikle rencide etmek istemediklerini ifade etmişlerdir. Merkezi Los Angeles'te olan Columbia Tristar'ın Sony tarafından satın alınmış olması sonucu bu durumun doğduğunu kaydeden Sony yetkilileri, şimdi bunu telafi etmek için ne yapmaları gerektiğini düşünme aşamasında olduklarını belirtmişlerdir. Sony'nin kararını bekliyoruz."

TBMM Başkanvekilinden destek

Bu arada pazartesi sabahı gazeteye geldiğimde masamda bir faks mesajı buldum. TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Murat Sökmenoğlu'ndan gelen faks mesajında şöyle deniyor:
"Yapımcısının yıllar sonra Türk milletinden özür dilediği bir paçavranın, "klasik eser" adı altında dağıtılması kırıcı, yaralayıcı ve üzücüdür. Milli hassasiyetimizle oynayanlar bilsinler ki, Türk milleti hassasiyetiyle oynatmaz.
İş aleminin de gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.
Millet şimdiden Sony'yi boykot etme kararı almıştır. Millete kulak verilmelidir. TBMM olarak biz de gerekeni yapacağız. Ancak herkes üzerine düşeni yaparsa, bu tip provokasyonlar defedilir. Özellikle Japon - Türk dostluk teşekküllerine bu konuda büyük görev düşüyor."

Kuledibi'nde mutlu son

Galata Kulesi'nin karşısındaki park, 3 aylık yorucu bir maceradan sonra yeniden ve biraz da mucizevi biçimde tam eski haline dönüştü, granit taşlarına kavuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin mart ayında trafiğe açtığı ve çevre sakinlerinin baskısıyla seçimlerden hemen önce eski haline döndürmeye söz verdiği parkın ihalesi yılan hikayesine dönmüştü. Köşemizi izleyen okurlarımız hatırlayacaklardır, az kalsın ihalenin sonucu beklenmeden meydan pembe kaldırım taşlarıyla derme - çatma döşenecek ve iş oldu - bittiye getirilecekti.
Bu süreçte Kuledibi halkının sözcülüğünü üstlenen Cumhuriyet gazetesi çizerlerinden sevgili Behiç Ak'ın bize aktardığı son gelişmeye göre, meydan sonunda semt sakinlerinin istediği gibi granit taşlarla döşenmiş. Hem de tam eskisinin aynısıyla. İşin başında ve arada hatalar yapmış olsa da, sivil toplumun sesine kulak vermeyi ihmal etmeyen Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ediyoruz.
Biliyorsunuz, bu arada Galata Kulesi'nin restorasyon çalışmaları da başladı. Umarız Kuledibi bundan böyle benzeri kötü sürprizlerle karşılaşmaz.
Sözü Behiç'e bırakıyor ve bu konuyu şimdilik noktalıyoruz:
"Sevgili Meral,
Kuledibinde nihayet iş tatlıya bağlandı. Belediye hatasını kabul etti ve yolu kapatmak için acilen yapılan derme çatma uygulamayı da durdurdu ve meydanı ihaleye çıkardı. Büyük bir tesadüf eseri meydanda kullanılan ve zamanında İtalya'dan getirilmiş bulunan terra kotalar'dan meydanı yapan müteahittin elinde bir miktar kalmış. Bunlar kullanılarak, ihaleyi kazanan ve meydanın ilk düzenlemesini yapan müteahhit tarafından meydan eski haline getirildi.
Aynı zamanda Kule'nin restorasyonuna da başlandı. Fakat ne yazık ki Galata'daki trafik keşmekeşi hala sürüyor. Hala çok fazla miktarda özel otonun tarihi doku içine girmesine izin veriliyor.
Sanırım bundan sonraki aşama Galata'ya özel otonun girmesinin sınırlandırılması ve bu otoları buraya çeken kanunsuz otoparkların kapatılması olmalı."


Yazara E-Posta: mtamer@milliyet.com.tr