Mirgün Cabas

Mirgün Cabas

Tüm Yazıları

Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı yeniden aday gösterilmediği için epey sarsılmış.
O kadar ki “Ben üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum” aşamasına gelmiş... Başkan,
yerine başka aday açıklayan Bakan Nusret Bayraktar’a söylenirken bilumum eski vukuatını saymış. “Ben Beyoğlu belediye başkanlığında onun yardımcısıyken nelere katlandım, ne gayrı kanuni işlere atıldım... Otoparkları mı zorla boşaltmadım, tarihi binaları mı izinsiz yıkmadım. Bu bana yapılır mı” demiş. Polisiyelerde, siyasi entrikalarda bir suçun ortaya çıkması için en elverişli faktörün “aldatılmış bir kadın olduğu” klişesi işlenir. Hatta yakın zamanda Blue Jasmine filminde Woody Allen’ın kadın kahramanı, kendi hayatını mahvetme pahasına, intikam için kocasının başını yakıyordu. Bu klişenin bir başka versiyonunda da “suça/suçluya ulaşmak istiyorsan kadını ve parayı takip et” denir. Halil Bakırcı’ya bakınca anlıyoruz ki, eski suçların ortaya çıkması için listede aldatılmış kadınların yanına, “hayal kırıklığına uğramış siyasetçiler” de eklenebilir.
Bu arada söz filmlerden açılmışken, başkanın bir ara içinde “omerta” geçen mafya klasiklerini izlemesi de kendisi için yararlı olur.

Haberin Devamı

İki soru

1- Acaba Abdullah Öcalan, Mandela’nın ardından yapılan haberleri, taziye mesajlarını gazetelerde okuyup “Sabır var, hapis var, silahlı mücadele var, terörist damgası var, karizma var, uluslararası destek var. Peki filmin sonunda benim için ne diyecekler acaba” diye aklından geçiriyor mudur?
2- Mehmet Ali Erbil, sunduğu yarışma programında madara olan yarışmacılara “Dobrovski oldun” diye takılırdı. AKP’li Ensarioğlu’nın Meclis kürsüsündeki gafından sonra bu laf, “Prim yapmak için kalkışılan bir işte, eldekinden de olmak” karşılığıyla sözlüklere girmesin mi?

Havada ve karada

15 saat süren Los Angeles-İstanbul uçuşunda meslektaşlarla yan yana düştüm önceki gün. THY’nin basın müşaviri Ali Genç ile birlikte Kobe ve Messi’li yeni reklam filminin lansman toplantısından dönüyorlardı. Uçakta elime aldığım New York Times’ta da toplantının haberi karşıma çıktı nitekim. Yolculuğun başında Ali Genç’le konuşurken reklam ajansı değişikliğini (Alametifarika’dan Crispin Porter+Bogusky’ye geçtiler), THY’nin 120 milyon dolarlık reklam bütçesini, Lufthansa’yla batı pazarı için giriştikleri rekabeti, 2020’ye kadarki 40 milyar dolarlık uçak siparişlerini, THY’nin yıllık yolcu sayısındaki yüzde 20’lik artışın yarıya yakınını transit yolcuların oluşturduğunu anlattı. Dilimize dolanan bütün sakarlıklarına, iç hatlardaki rötarlara, yerel kıyafet, ruj rengi gibi işgüzarlıklara rağmen THY’nin dünyada yükselen bir havayolu şirketi olduğunu görmemek mümkün değil. Uzun bir uçuş, Genç’in anlattığı, serviste fark yaratma çabalarının teyidi için de iyi bir fırsat oldu. Bir de şu bilginin teyidi için: Hizmet sektörü, okyanusu geçip derede boğulma vakalarının en çok görüldüğü alan... Sen Atlantik’i geçirip yolcularını memnun edersin, yer hizmetleri aynı yolcuları terminale taşırken otobüste bekletip bağlantılı uçuşlarını riske sokar, bir çuval inciri berbat eder, sen de en başa dönersin.