Murat Fevzi Tanırlı

17. HAFTA

Kalesinde daha ilk dakikada gördüğü golle maça başladı bu sezonun “gönlümüzdeki” şampiyon adayıAtletico Madrid. Orduspor’dan tanıdığımız David Barral’ın geçen hafta attığı 2 golle Elche’yi yenerek 5 haftalık galibiyet özlemini bitiren Levante, akıllı ve kontrollü bir strateji ile VicenteCalderon’da mücadele etti. Özellikle kontralarda çok etkili oldu ve pozisyonlar buldu, 2 gol de attı ancak…

***

Öyle bir isim var ki, Atletico Madrid’in bu sezon, geçen yıla göre daha istekli, arzulu ve iddialı olarak şampiyonluğa yürümesinde en önemli faktörlerin başında geliyor: Diego Costa. Levante’yi 3-2 yendikleri maçta biri penaltıdan olmak üzere attığı 2 golle takımını Barcelona ile aynı puanda tutmayı başardı. Ligde 17 maçta 19 gol atan 25 yaşındaki Brezilyalı golcü, bu gollerin hepsini toplam 1419 dakikaya sığdırdı. Sözün özü, maç başına gol ortalamasımatematiksel olarak 1’in üzerinde. Ortalama 74 dakikada 1 gol atmış durumda. Falcao’nunesamesini okutmayan, onu aratmayan ve her maç gol atan bir oyuncunuz olsun istemez misiniz!Benzer tablo Şampiyonlar Ligi’nde de var. 3 maçta oynadı ve 4 gol atmayı başardı. 2014’te müthiş heyecanla devam edecek olan La Liga

15. HAFTA

Betis deplasmanıydı. Messi sakatlanıyordu. Bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde 6, La Liga’da 8 golü olan yıldız oyuncu, yerini Iniesta’ya bırakıyordu… Tarih 10 Kasım’ı, saatler ise 22.22’yi gösteriyordu. İşte o andan sonra sakatlık listesi de kabaran Barça’da Messi’nin yokluğunun çok fazlasıyla hissedileceği ve forma giyemeyeceği maçların habercisi geliyordu. 2 hafta süren milli maç arası bile çare olmuyordu sakatlığa. Messi’siz bir Neymar’ın tek başına zor maçları kazandıramadığının tescillendiği Barça, önce 26 Kasım’da Şampiyonlar Ligi’nde Ajax deplasmanından, ardından da 30 Kasım’da Bilbao’dan mağlubiyetle ayrılıyordu. 2 Mart 2013’te Bernabeu’daki Benzema ve Ramos’tan gelen gollerle 2-1 yenildikleri Real Madrid maçının ardından, ligde 27 maç sonra mağlubiyet geliyordu. Yeni stadyumları San Mames Barria’da Barcelona’yı ağırlayan Bilbao, 71’de gelen Iker Muniain golüyle sahadan 1-0 galibiyetle ayrılırken maçın bitiş düdüğüyle birlikte gerek sahada, gerek tribünlerdeki coşku görülmeye değerdi. Son sözü ise Iniesta söylüyordu: “Eski ya da yeni, San Mames’te oynamak her zaman zorlu olmuştur."

***

62’de Koke ile Elche karşısındaki ilk golü bulan Atletico Madrid’in bariz bir şekilde

Vefa dediğin böyle olur, teşekkür dediğin böyle olur, saygı ve sevgi böyle olur… 100 bin taraftar, kanser hastalığının sıkıntıları nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kalan geçen sezonki teknik direktörleri Tito Vilanova’ya El Clasico’daöyle muhteşem bir koreografi hazırladılar ki ekran başında insanın gözlerinin dolması bir tarafa, hayranlıkla ve son ses o görüntüleri izlemek büyüleyiciydi. Hem atmosferin getirdiği ihtişam, hem de duygu dolu anlar…

21 yaşında Barcelona’ya gelen yıldız golcü Neymar’ın ilk El Clasico’sunda golle tanışması ve o anı yaşaması elbette çok güzeldi… Hakem Mallenco’nun Ronaldo’nun düşürülüşüne çalmadığı penaltı hiç sevmediğim Ancelotti’nin küplere binmesine neden oldu, Ronaldo’ya üzüldüm ama o da güzeldi… Benzema’nın 90’dan dönen 72. dakikadaki mükemmel şutunda da topun süzülüşü ve direğe çarptığı an itibariyle yarattığı heyecan da ayrıca fevkaladeydi… Ammavelakin, Alexis Sanchez öyle bir gol attı ki, FIFA bilgisayar oyunlarındaki aşırtma vuruşu yaptıran “A” tuşuna öyle bir bastı ki, klavyedeki parmağımla o denli rahat ve şık bir gol atamazdım sanırım. Futbol kalitesi önceki yıllardaki El Clasico’lar gibi olmasa da heyecan yine zirvedeydi.

3. HAFTA

İlk 45 dakikaya sığan tam 5 gol… Sadece 45.dakikadaağlarla buluşan 2 şık Postiga golü… Sakatlıklar, tedirginlikler derken La Liga tarihine gol rekoruyla geçme arzusuyla hat-trickyapan başroloyuncusu LIONEL MESSI. Asistleriyleyardımcı oyuncu: CESC FABREGAS. Final sahnesinde tabelada yazan skor 2-3 Barça. İkinci 45 dakikanın özeti iki takım adına net 5 gollük daha kaçan pozisyon!

***

***

MESUT-GARETH BALE

Real Madrid formasıyla 3 sezonda 161 maçta forma giyen “Alman oyuncumuz” Mesut Özil, bu süreye 34 gol sığdırırken, asıl önemlisi Di Maria ile birlikte Madrid’in asist merkezi olmasıydı. Aylardır futbol gündemini meşgul eden Gareth Bale transferinin gerçekleşmesi, Malaga’nın yıldızı Isco’nun alınması ve Bilbao maçındaki 2 golü, geçen sezonun flaş takımı Sociedad’ın yıldızı olan ancak henüz Madrid’de forma giyemese deIllarramendi’in gelişi derken Mesut için belki de Arsenal yolculuğu yeni bir macera ve başarının kapısı olacak. Hepsinden öte, futbolun “tartışmasız” 1 numaralı zevk merkezi Premier Lig havasını tadacak olması bile müthiş olsa gerek. Lige iyi başlayan Bilbao, Bernabeu’da elinden geleni yaptı. Ronaldo’nun egoistlikleri olmasa fark daha da

Vicente Calderon Stadyumu’nda yine coşkuyu paylaştığımız ve gurur duyduğumuz bir maç yaşandı hafta sonunda. Sadece İspanyol basınının değil, son haftalarda her spor sayfamızda sıkça esamesini okuduğumuz Arda’dan futbol ziyafetlerinden birine daha tanıklık ettik. Asist1 Arda… Asist2 Arda… Zarif çalımlar, şık plase ve gol Arda… Fenerbahçe’ye gelmesi için uğraşılan Arda… Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki hedefleri için yuvasına geri istenen Arda…
***
Şair der ki:
“Teşekkürler Arda,
Yaş Daha 30’un Altında,
Real ya da Premier Olmazsa,
30’unda Dön Gel Arda!”…

***

38. HAFTA

Merhaba La Liga dostları… 1 yıllık serüvenimizin son demleri… Sezon boyunca sizlere La Liga’da haftanın panoramasıyla seslendim, heyecanı pek çok yönüyle, İspanyol basınına yansıyan değerlendirmeleriyle, ilginç olaylarıyla, haftanın sayılarıyla, en iyi 11’lerle paylaştım. Biraz son hafta notlarına, biraz da 38 haftaya özet olarak tekrar bakalım… Haftaya da lig istatistikleriyle sezonu analize devam edeceğiz.
***

32. HAFTA

Tarihler 3 Kasım 2012’yi gösteriyordu ve Mestalla’da 10.haftanın misafiri, cebine koyduğu 8 galibiyet 1 beraberlikle deplasmana gelen, tüm futbolseverlere “acaba Barça-Real hegemonyası bu sezon bitiyor mu?” dedirten Atletico Madrid idi.
***
O günkü maçta sizlere şu satırları karalamıştım:” Geçen sezonun büyük bölümünü sakat geçiren ve gole hasret kalan Soldado’suyla coşan… Adil Rami, Feghouli, Jonas,Tino Costa, Gago ile evinde başkalaşan… O bir Valencia… Falcao, Arda, Raul Garcia,Tiago Mendes, Cristian Rodriquez, Mario Suarez, Miranda ön saflarda… Emre Belözoğlu, Gabi, Filipe Luis, Juanfran sonradan dikkat çeken… Karşılığı 8 galibiyet 1 beraberlik olan ve haftaya 25 puanla Barcelona’nın ardından 2.sırada giren… O bir Atletico Madrid…
Uzatmaların son 5 dakikasını pek çok maçın 90 dakikasına değişmeyeceğim bir heyecan yaşamak fevkalade doyumsuzdu… Falcao, Arda’nın çok iyi oyunu, şutları, ortaları,kaçırılan pozisyonlar, penaltı beklenen kritik anlar, Ricardo Costa’ya çıkan doğru kırmızı kart, 89’da Soldado’nun yerine giren Valdez’in o bitmek bilmeyen 5 dakikadaki “nokta” golü ve 2-0’lık sonuçla, kaybetmeyi unutan A.Madrid’e sezonun ilk yenilgisinin

31. HAFTA

“Futbol benim hayatım. Tekrar sahalara ayak basmadan kariyerimi bitirmek istemedim." diyordu önceki hafta Mallorca maçında 70.dakikada oyuna giren Fransız defans!
***
26 Şubat 2012 idi Barcelona takımı ile sahaya çıktığı son tarih. Karaciğerindeki tümör nedeniyle acil olarak operasyon geçirmesi; tabii bunun için de uygun bir karaciğer bulunup, ameliyat masasına yatması gerekiyordu…
***
Tarihler 11 Nisan 2012’yi gösterirken, 33 yaşındaki Barcelona’nın tecrübeli ismi Eric Abidal, kuzeninin karaciğerinden alınan parça desteği ile Barcelona’da ameliyat oldu. Aradan 1 seneden fazla bir süre geçti. Gün geldi isyan etti, doktorlara “Ağrılara dayanamıyorum, beni komaya sokun” dedi, gün geldi kilo kaybı 13’lere ulaştı belki ama hiç bir zaman ölümden korkmadığını ve ne zaman öleceğini Allah’ın bileceğini söylemekten de geri kalmadı. Hayata tutunduran cümleleri ise “Savaşmak, hiç durmadan savaşmak! Çünkü her zaman bir umut vardır!” oldu.

***