Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçen Cumartesi (18 Şubat) bu sütunlarda ‘TOKİ’den İzmir’e 50, Ankara’ya 260 proje’ başlıklı yazıma çok sayıda dönüş aldım.

Diyorsunuz ki, İzmir’e yapılan diğer haksızlıklardan bahset. Özellikle de Körfez temizliği için geliştirilen projenin, yıllarca onay verilmemesi nedeniyle gecik-mesinden...

Bahsedelim...

İzmir Büyükşehir Belediyesi mezarlık ve İtfaiye yerleri için Hazine’den tahsis istiyor. Cevap bile verilmiyor. Büyükşehir, mezarlık yerlerini bile satın almak zorunda kalıyor. Ama sivil toplum kuruluşlarının tüm itirazlarına rağmen kentin Hazine’ye ait arazileri parsel parsel satılıyor.

Haberin Devamı

Büyükşehir Belediyesi’nin iskelelerle ilgili talepleri yıllardır muhatap bile bulamıyor. 5 metre genişliğinde 5 ahşap iskelenin izni için yıllardır Ankara’da bakanlık koridorlarında top çevriliyor.

***

İzmir’in raylı sistem projeleri, yatırım programlarına alınmıyor. Bu durum, Ulaştırma Bakanlığı’nın 2018 yılı sonuna kadar olan stratejik planında açıkça görülüyor. Söz konusu planlarda İzmir için sadece Halkapınar-Otogar hattı var. Ama bu proje için de ayırılan para sadece 17.5 milyon lira. İzmir’e 17.5 milyon lira ayıran Ulaştırma Bakanlığı, aynı dönemde İstanbul’a 4.6 milyar, Ankara’ya ise 3.7 milyar liralık kaynak ayırmış. Ankara’ya ayırılan pay, İzmir’in 211, İstanbul’a ayırılan ise 263 katı. Ankara’nın bir haftada çıkardığı kentsel dönüşüm dosyaları, İzmir söz konusu olunca yıllarca bekletiliyor.

Başka kentlerde İl Özel İdaresi mallarının büyük bölümü belediyelere verilirken İzmir’de tek bir çivi bile verilmedi.

Büyükşehir Belediyesi’nin Örnekköy’de yapmayı düşündüğü stadyum ve spor kompleksine, bırakın onayı Bakanlık görüşü bile verilmiyor.

***

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Agora gibi arkeolojik alanlarda kazıların yürümesi için verdiği ekonomik desteklere Kültür Bakanlığı zorluk çıkarıyor.

Gerekçe ise İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi mülkü olan bu kazı alanlarına girmek için Bakanlık’tan izin alınmasının şart koşulması...

İZSU’nun İzmir’in su ihtiyacı olduğunu söylemesine rağmen, Efem Çukuru’nda suya değil altına izin verildi.

Haberin Devamı

Örnek o kadar çok ki... Yaz yaz bitmez... Ama bir tanesi var ki, ‘pes artık’ dedirtecek cinsten.

Körfez’in temizlenmesi için Büyükşehir, 15 Mayıs 2013’te Büyük Körfez Projesi’ni hazırladı.

Körfez’in kuzey aksında, -8 metre derinliğe ulaşacak kadar, yaklaşık 13 kilometre uzunluğunda, 250 metre eninde (Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Deresi açıklarından Tuzla kıyı hattına kadar olan bölümde) olacak bir sirkülasyon kanalı açılacak.

Orta Körfez’den gelen su böylelikle Güney Körfez’e girecek ve Kuzey’den döngüyle çıkarak Körfez’e temiz su girdisini artıracak, hem de sağlanacak sirkülasyon, körfezdeki ekolojik kalitenin korunmasını ve iyileştirilmesini sağlayacak.

Körfezin güney aksı boyunca açılacak olan navigasyon kanalı ile Körfez’e temiz su girişi artacak. Kuzey aksında oluşturulacak sirkülasyon kanalı da bu bölgedeki akıntı hızlarını artıracak. Su kalitesi ve biyolojik çeşitlilik iyileştirilecek. İzmir Limanı’nın kapasitesi artacak, yeni nesil gemilere hizmet vermeye başlayarak ana liman olma statüsüne kavuşacak. Tarama ve kanal çalışmalarıyla dış körfezden iç körfeze su sirkülasyonu sağlanacak. Rehabilitasyon çalışmalarında Körfez’den çıkarılan kum, bilimsel araştırmalar sonucunda ekonomiye kazandırılacak.

Haberin Devamı

***

Kent için büyük önem taşıyan bu projeye Çevre Bakanlığı 3,5 yıl ÇED izni vermedi. Bu nedenle proje yıllarca gecikti. Projenin ÇED onayı 2016 yılı sonunda zar zor çıktı. Oysa çevreyi kirlettiği bariz şekilde ortada olan taş ocaklarına, balık çiftliklerine bile artık ÇED istenmiyor.

Daha da vahimi, geçen yıl ÇED Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, nükleer santraller, termik santraller ve kurşun fabrikalarının sökümü için ÇED zorunluluğu kaldırıldı.

Ama bu muaf kapsamına İzmir Körfezi alınmadı. Nükleer ya da termik santral sökümü ÇED’den muaf. Ama, İzmir Körfezi’ndeki çamurların sökümüne izin yok.

İzmir için bu kadar önemli projelerin hayata geçmesi yolunda tek bir onay nedeniyle kaybedilen yılların hesabını kim verecek? O belli değil.