Mustafa Yılmaz

Mustafa Yılmaz

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Menemen ve Çiğli sınırları içinde bulunan İzmir Kuş Cenneti sulak alanı; Türkiye’de gözlenen 485 kuş türünden 294’ünün gözlendiği ve barındığı bir yer. Bu türlerden yaklaşık 120’si de burada kuluçkaya yatıyor.
Uluslararası Paris 1966, Bern 1984 ve Ramsar 1994-1998 anlaşma ve sözleşmeleriyle koruma altında bir alan.
Kendi ulusal mevzuatımız olan Kara Avcılığı Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’yle de korunuyor.
İzmir Kuş Cenneti, sahip olduğu zenginlik ve güzellikleri nedeniyle; 1982 yılında Orman Bakanlığı’nca Su Kuşları Koruma ve Üretme Sahası, 1994’te de Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edildi. 1985, 1999 ve 2002 yılında Kültür Bakanlığı’nca Birinci Derece Doğal Sit Alanı sayılan bölge, 1998 yılında da Çevre Bakanlığı’nca Uluslararası Sulak Alan ilan edildi.

Haberin Devamı

***

Ama tüm bu koruma statülerine rağmen değişik dönemlerde ve alanın farklı kısımlarında imara açılma girişimleri oldu.
1985-1999 yılları arasında liman, tersane, plaj, balıkçı barınağı ve yüzen şehir projeleriyle yapılaşmalar denendi.
Ayrıca 726 no’lu mera vasıflı parsel ve yakını ile Süzbeyli-Sasalı yerleşim yerleri arasında kalan ‘Memet Gölü’ mevkiinin de imara açılması gündeme geldi.
1999’da İzmir Kuş Cenneti sahasının tamamı 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilince bu olumsuz girişimlerin tamamı durduruldu.
Zaten 1999 yılında bu karar alınmamış olsaydı, bugünkü Kuş Cenneti’nden söz edemezdik.

***

İzmir Kuş Cenneti çevresinin yapılaşmaya açılması için ne yazık ki girişimler son bulmuş değil. Üstelik sit kararları da hiçe sayılıyor.
Ömrünü Kuş Cenneti’ne adayan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Sıkı, şu sözlerle ciddi uyarılarda bulunuyor:
“İzmir Kuş Cenneti’nin içinde bulunduğu Gediz Deltası Revize Yönetim Planı (2014-2018) faaliyetleri ile sahanın korunması, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün gözetimi ve denetiminde yapılıyor. Mera vasıflı 726 no’lu parsel, bu özelliği nedeniyle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na tahsis edilmiş.
Ama gerektiği gibi korunamayan 726 no’lu parselin, alanın tamamından sorumlu Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne tahsisini 2011 yılında önerdim. Bu önerim, aynı yıl ilgili bakanlık tarafından İzmir Valiliği’nden talep edildi.
726 no’lu parselin doğal sit alanında kalması nedeniyle 2013 yılında İzmir 3 No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu bu talebi olumlu buldu.

Haberin Devamı

***

Ancak Mera Komisyonu, 726 no’lu parselin Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne tahsisini uygun görmedi ve 3386 sayılı kanunun 14. maddesine uymadı.
Oysa, 3386 Sayılı Kanun’un 14. maddesine göre, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, koruma kurullarının kararlarına uymak zorundadır.
Kanunların üstünlüğüne inandığım için, İzmir İli Mera Komisyonu’nun 9 üyesi hakkında Menemen Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum.
Ancak İzmir Valiliği İl İdare Kurulu, 5.3.2018 tarihinde 9 yetkili hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verdi.
İl İdare Kurulu; İzmir 3 No’lu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun 22.03.2013 tarih ve 21 sayılı kararının yetki çerçevesinde alınmadığını ve bu karara uyma zorunluluğunun bulunmadığını gerekçe gösterdi. Halbuki 3386 sayılı kanunun 14. maddesinin ilgili bendi gayet açık ve net olup bütün kurumları bağlayıcıdır. İzmir İl İdare Kurulu’nun bu kararına karşı da 27.03.2018 tarihinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı’na başvurarak itiraz ettim. Şimdi söz yargıda. Verilecek karar, İzmir Kuş Cenneti’nin geleceğini belirleyecek.”

Haberin Devamı

***

Öyle anlaşılıyor ki, onca ulusal ve uluslararası koruma statüsü bile, alanı imara açma heveslerini durdurmaya yetmiyor. Prof. Dr. Mehmet Sıkı, Kuş Cenneti’ne ömrünün 40 yılını adamış bir bilim adamı.
Ama bu doğa harikası alan sadece onun değil, herkesin duyarlılığıyla korunabilir. İzmir Kuş Cenneti’nde bile sit kararlarına uyulmuyorsa, nerede uyulacak, anlamak mümkün değil.