Yaz tüm hızıyla sürüyormuş!

30 Ekim 2019

“Deniz sezonunu kapattık artık” diye hüzünlenirken, geçtiğimiz hafta sonu kendimi muhteşem bir denizde bulunca, üzerime düşeni yaptım ve saatlerce sudan çıkmadım tabii ki! Max Royal Kemer Resort’un mavi bayraklı ve cidden ‘anlatılmaz yaşanır’ denizinin Maldivler’den falan aşağı kalır yanı hiç yok. Dünyanın en cennet yerleri bize ait vallahi, çok şanslı bir milletiz. Denizden çıkıp, beyaz kumlu plajda yürürken, bir anda önümde dağ keçileri koşuşturmaya başladı. Meğer otelin simgesiymiş onlar, girişte de dev bir keçi heykeli var. Dümdüz duvar gibi tepelerden koşarak, inip-çıkışlarını, ellerimizden yemek yiyişlerini görmenizi isterdim. O kadar narin ve güzeller ki... Oteli sahip olduğu tüm özelliklerden önce hayvanseverliğinden dolayı çok sevdim, kediler için de özel bir barınakları varmış, helal olsun!
Çevreye olan duyarlılıkları, otelin mimarisinde de kendini göstermiş. Ağaçların arasında adeta görünmez bir şekilde inşa edilmiş. Birçok cennet köşemizi taş

Yazının Devamı

En pahalı saat Berkay'da, tebrikler!

23 Ekim 2019

Demet Akalın’ın Berkay’ın eşine hediye ettiği saatle ilgili tarafların gerginliği ortalığa döküldü, malum... Akalın’ın içi dışı bir ve ne düşündüğünü herkesle paylaşan bir karakter olduğunu yıllardır biliyoruz. Sırf başkaları için değil, kendisi için de ne düşünüyorsa söylüyor. “Ben görgüsüzüm” diyor mesela, kalkıyor şarkısında kendisinden “Kezban” diye bahseden Norm Ender’e; “Evet Kezban’ım ama böyle Kezban’a kurban ol!” diyor. Bu komplekssiz ve egosuz halini çok tatlı buluyorum. Üstelik filtresiz insanları, içten pazarlıklılara her zaman tercih ederim. Herkes onun gibi komplekssiz değil tabii, üstelik görgüsüzlükleri de kendileri gibi itici oluyor.
Berkay; “Karımın kolundaki saatin fiyatı belli, hediye saati satmaya ihtiyacımız yok” gibi bir şeyler söylemiş. Bravo en pahalı saat onlarda, sakın duymayan kalmasın! Yalnız daha kısa zaman önce mahkemede dalga geçer gibi beyan ettiği aylık 1000 TL geliriyle; “Nasıl aldın eşine

Yazının Devamı

Aynı evde yaşamak aşka zarar mı?

19 Ekim 2019

“Gönül Yazar, sevgilisinin aynı evde oturma isteğini geri çevirdi” diyor haberde... Eğer taş bebek öyle yaptıysa, bir bildiği vardır valla. Farklı evlerde yaşadığın sürece flört ve dolayısıyla ilişkinin heyecanı devam ediyor. Erkeğin kadını evinden alması-bırakması, evden eve telefon veya mesaj muhabbetleri, tatlı tatlı özlemek, bir dahaki buluşma için sabırsızlanmak gibi unsurlar yan yana gelme isteğini hep ayakta tutuyor.

Bir de aynı evde yaşamaya bakalım; devamlı burun buruna olduğun için özlemek gibi aşka iyi gelen bir duygu olmadığı gibi, bir süre sonra sıkılma riski var! Ben mesela değil sevgiliyle, yanlarında sonsuz rahat olduğum en yakın arkadaşlarımla bile 3-5 gün aynı evde kalayım, cinnet geliyor bana! Kendimle kalmak, kafa dinlemek istiyorum. Yalnızlığı sevenler el kaldırsın! Yanımdakilerden de sıkılıyorum, Allah’tan arkadaşlarım ‘filtresiz yakın’ oldukları için bu huyumu saklamama gerek yok! Ama sevgiliye bunu söyleyemezsin de, yanlış anlar...

Evde 7/24 bakımlı ve iyi görünmek imkansız. Bunu yapan varsa da evinde bile dinlenemiyor, kendisine hiç

Yazının Devamı

80 günde devrialem / 2

16 Ekim 2019

Cenk Demirgüç’ün arabasıyla Türkiye’den çıkıp, sekiz ülkeden geçerek, İzlanda’ya yaptığı 80 günlük yolculuğunu ve sosyal medya fenomenine dönüşme hikayesini anlattığım bir önceki yazımın devamına buyurun... Instagram hesabında her görenin hayran kaldığı, dakikalarca gözlerimi alamadığım olağanüstü fotoğrafların hepsini; tripod, drone, go pro ve kameradan oluşan ekipmanıyla kendi çekmiş, editlerini kendi yapmış. Tek kişilik koca bir ekip resmen!
Başına gelen unutamadığı bir olay sordum ona... İzlanda-Highlands’de dibi siyah kumlu, devasa bir nehre ulaşmış bir gün... Batar mı, çıkar mı düşünmeden dalmış araçla içine! Üstelik telefon çekmiyor o sırada! Diz boyundan yüksek bir suyun içinden geçip, karaya vardığında aracının ön ızgarası ve plakasının olmadığını görmüş! “İzlanda nehrine Türkiye plakası bıraktım, buradan Türkler geçmiş desinler” deyip, gülüyor. Şimdi gülüyor da, o anlarda korkudan dizleri titremiş!

‘Hayalleriniz için

Yazının Devamı

80 GÜNDE DEVRİÂLEM!

12 Ekim 2019

Instagram’da 150 bin takipçisi var, asıl önemli noktaysa onu takip edenlerin tamamı gerçek! Sahte takipçilerle millete hava basıp, gerçek ortaya çıkınca o havaları fıs diye sönenlerin kol gezdiği bir dönemde; Cenk Demirgüç’ün sıfırdan başlayıp, adım adım büyüyen profili, fazlasıyla değer taşıyor. Herkes onun macera dolu çılgın yolculuklarını, yaşadığı her anı, gittiği yerlerde çektiği akıl almaz güzellikteki fotoğrafları, video’ları ve içi dışı bir, rol kesmeyen samimi karakterini merak ediyor. Paylaşımlarına binlerce yorum yapılıyor.

Cenk, üniversiteden arkadaşım, Bilgi Üniversitesi Uluslararası Finans Bölümü’nü birlikte okuduk. O zamanlarda da tek başına gezmeyi seven, herkesin yaptığı rutin şeyleri yapmaktan hoşlanmayan sıra dışı bir adamdı ama işi bu noktaya getireceğini tahmin edemezdim! Tek başına Türkiye’den arabasıyla çıktı ve her adımını takipçileriyle paylaştığı birçok ülkeden geçip, varmak istediği noktaya, İzlanda’ya ulaştı.

Yolculuğu toplamda 80 gün

Yazının Devamı

Köpek belgeseliyle farkındalık artacak...

9 Ekim 2019

Kedilere, köpeklere yapılan akıl almaz işkenceler, belediyeler tarafından topluca katledilen hayvanlar ve barınakların içler acısı halleri sosyal medyada o kadar çok karşıma çıkıyor ki; özellikle Twitter’a bakamayacak hale geldim artık... Vicdanlı yüreklerin dayanmasının mümkün olmadığı şeyler yaşatılıyor bu zavallı canlara... Belediyeler bu kötü gidişatı durdurmalı, barınaklar denetlenmeli ve keyfi bir durum değil bu, görev!
Kimseye zararı olmayan ve azıcık mama, birazcık sevgiden başka bir şey istemeyen bu masumların halini anlama kapasitesinden yoksun benciller; en iyi yaptıkları şeyi, kendilerini düşünsün hiç değilse! Köpekler hayati anlarda, depremde, felaketlerde kuvvetli hisleriyle insan canı kurtarıyor. Köpeğimiz Simba mesela; asansörde saatlerce mahsur kalan annemin çığlıklarını duyup, deliler gibi havlayarak bize haber vermeseydi, olabilecekleri düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor. Resmen annemi kurtardı!
Sokaklarda yaşam mücadelesi veren güzel canlarla ilgili farkındalık yaratmak için çekilen Cem Hakverdi’nin

Yazının Devamı

Kusursuz güzellik baskısı yıkılıyor mu?

5 Ekim 2019

Kendimizi bildik bileli hepimize kusursuz bir güzellik anlayışı empoze edildi. Dört bir yanda karşımıza çıkan muhteşem vücutları ve çizilmiş gibi yüz hatlarıyla “İnsan değil” diye tabir ettiğimiz modeller; kadınların hep kendini eksik hissetmesine neden oldu. İnsanların kendilerini kusurlarıyla sevebilme ihtimalinin üzerine oynayıp durdular.

Kabul gören güzellik normlarına ulaşmak isteyenler, estetikten birbirinin aynı hale geldi. “İlla manken gibi zayıf olacağım” diye aç gezerken, hastanelik olan arkadaş gördü bu gözler! Zayıflama haplarından ölen çok sayıda kişi oldu ve bu saydıklarım yaşanmaya da devam ediyor.




Yazının Devamı

Huzur, yavaş yaşamakta mı?

2 Ekim 2019

Son günlerde en çok düşündüğüm konu... Acaba hayat “İlla ki şunu da yapmalıyım, bunu da başarmalıyım” diye amaçların peşinden stres içinde koşturarak veya robot gibi iş-ev arasında yaşayarak akıp giderken, anlık huzurlarımız bize yetiyor mu? Yoksa çabalamayı, tırmalamayı bıraktığın ve her şeyden uzaklaştığın yerlerdeki süresiz huzura mı ihtiyacımız var?
Etrafıma bakıyorum da, yakın arkadaşlarımın bir ikisi değil, tamamı huzuru bulmanın peşine takılıp, şehirden uzaklara gittiler. (Yoksa benden mi kaçtı bunlar topluca?!) Çalışmama lüksü olanlar işi gücü de bıraktı, sakin ve yavaş, her anı sindirerek yaşıyorlar. Kimi bahçesiyle uğraşıyor, kimi sürekli doğa gezilerinde, kimi her gün başka bir cennet köşeden beni özendirmekle meşgul! Hiçbirinin de dönmeye niyeti yok, keyifleri yerinde...
Tabii, her şeyi bırakıp gitme kararı alabilmek de cesaret işi. Bir dizide duydum; “Ancak çok cesur insanlar hayatlarında büyük değişimler yapabilir” diyordu. Bakın mesela bir sonraki yazıda bahsettiğim çift de, hayatlarında

Yazının Devamı