Nazlıcan Göksu

Nazlıcan Göksu

-

Tüm Yazıları

New York gibi büyük kentlerde çevrenizde gelişen olaylar, işinize odaklanmayı zorlaştırıyor. Bu yüzden New York ofisleri bildiğimiz ofislerden çok farklı

Şehrin yaratıcılık  artıran iş yerleri

Metroda giderken belki de duymamanız, bakmamanız gereken sahnelere tanık olabiliyorsunuz. Sokağın ortasında bir erkek bir kadına evlilik teklif ediyor veya tam tersi kavga ediyorlar, terk ediyor kadın erkeği. Siz de tanığı oluyorsunuz o anın. “Yanlışlıkla” kimi zaman güzel, kimi zaman da acı veren bir tanıklık. Tüm bu karışıklığın ortasında işe odaklanmayı başarmak çok önemli... Kabul etmek gerekir ki bu gerçekten de çok zor.
Ofisinizde çalışırken bir anda sıkılabilir pencerenin kenarına gidip New York’un yüksek binalarını seyredalabilirsiniz... “Ne oluyor” bakışlarına, “Ne yapayım çok şey var sokakta ilgimi çeken” yanıtı çoğu patron için kabul edilebilir olmuyor.

“Oyuncaklı” ofisler
Odaklanma sorununu çözmek için değişik teknikler geliştirilmiş New York’ta. Amaç özellikle büyük şirketlerde, ofislerde çalışanların dikkatini hep ayakta tutmak, verimi artırmak. “Ofis” olarak adlandırdığım mekan, çoğu zaman aklımızdaki ofis kavramına uymuyor bu kentte.
Mekana yaratıcı enerji getirmek için yıllardır yapılan çalışmalar var. Bu çalışmalar sadece çalışanlara “Aaa” dedirtmiyor, iş seçimini bile etkiliyor.
IDEO isimli tasarım firmasının kurucularından Tim Brown, bir tasarım firmasında yaratıcı enerjiyi yükseltmenin çok önemli olduğunu ve bunu da oyun ile yaptığını anlatmıştı. Hem de yıllar önce...
Tim Brown, yaptığı “Yaratıcılık ve Oyun” isimli TED konuşmasında beynin hızlı ve yaratıcı şekilde çalışmasının çocukluğunuza döndüğünüzde gerçekleştiğini, çocukluk zamanının en yaratıcı dönem olduğunu söylüyor. O döneme geri dönmek içinse kendi çalışanlarına “çocuksu oyunlar” yaptırarak yaratıcılıklarını yüksek tuttuğunu düşünüyor.
IDEO’nun ofisinde kimi zaman tavandan asılı bir bisiklet, kimi zaman ise masaların üstünde giden uçaklar bulmak mümkün.
Oyun oynamanın getirdiği gerçek, yaşam kurallarını kenara atmaksa eğer, sözünü etmeden geçemeyeceğimiz Google New York ofisi, yaratıcı ofislerin en başında geliyor. Duvarlar pencerelerden daha fazla olduğu için ofisi daha ferah tutmak adına manzarayı duvarlara basmış Google ofisi. Çalışanlara New York’ta olduklarını hatırlatmak için ise toplantı odalarından birini “New York evi” gibi dekore etmişler. Ofise köpeğinizi götürmek hiç “garip” gelmiyor kimseye... Mekan bu kadar farklı olunca dalıp gidemiyor çalışanlar pencereden dışarıya doğru, asıl enerji ofisin içinde çünkü.
Bunun yanı sıra çok akademik ortamlarda, çok kural dışı hareketler, ciddi çizgiyi bozmak için de kullanılıyor. Columbia Üniversitesi’nde derste enerjinin en düştüğü anda profesör çok yüksek sesle “Kollarınızı kaldırın ve yanınızdakini uyandırın” diye bağırabiliyor. Profesörün amacı kan dolaşımını hızlandırmak, algıyı artırmak.

Haberin Devamı

Toplantı masası yerine pilates topları

Haberin Devamı

Değişik teknikleri kullanan başka bir ofis ise Jump Associates. Tasarım ile danışmanlık şirketi olarak bilinen Jump Associates, yaratıcı fikirlerin ne zaman ortaya çıktığını anlamış ve çalışanlarına yaratıcı bir ortam sunmuş. Şirketin CEO’su Dev Patnaik’in söylediği gibi “Hani bazen gecenin köründe gözünüze uyku girmez, köşedeki kafeye gider, arkadaşınıza aklınızdaki fikri anlatırsınız ve tam sohbet ederken aklınıza dahi bir fikir gelir ve o an kafedeki peçeteye çizersiniz... İşte bizim için o an en yaratıcı an”. Bu anı tekrar canlandırmak, çalışanlarını sanki arkadaşlarıyla sohbet ediyor gibi hissettirmek için Jump Associates ofislerinin belirli yerlerine kafe dekoru kurmuş. Müşteriler arkadaş, çalışanlar rahat ve daha yaratıcı.
Jump Associates’in yarattığı başka bir dekor ise spor odası. Toplantı masası yerine pilates topları var. Toplantıya gelen müşteriler sandalyeler yerine topların üzerine oturuyorlar. Dev Patnaik’in bu odayla ilgili düşüncesi ise şöyle: “Bir topun üzerinde otururken kendinizi ciddiye alamıyorsunuz, o yüzden aklınıza gelen her şeyi söylüyorsunuz. Yaratıcılık böyle çıkıyor.”