Kapadokya zamanı

Oluşumunu Erciyes, Hasan ve Melendiz volkanik dağlarına borçlu olan, Orta Anadolu’da Nevşehir, Kayseri, Niğde üçgeni içinde kalan ve 288 km2’lik alana yayılan, adeta dünyanın oluşumuna şahitlik ettiğiniz bir açık hava müzesi olan Kapadokya kışın karlar altında kalır. Vadileri örten, Peri Bacaları’nı giydiren kar Kapadokya’ya hem çok yakışır hem de onu bembeyaz bir masal diyarına dönüştürür.

Kışın çok soğuk olacağını düşünerek gözünüzü korkutmayın. Kara ikliminin hüküm sürdüğü bu coğrafyada nem oranının çok düşük olması nedeniyle sıkı giyindiğiniz takdirde hiç üşümeyeceğinizi göreceksiniz. Tek başınıza, ailenizle, arkadaşlarınızla, çocuklarınızla rahatlıkla gidebileceğiniz ve çok keyifli zamanlar geçireceğiniz Kapadokya’da her şeyden önce yaz aylarındaki kalabalıklarla karşılaşmayacağınıza emin olabilirsiniz.

Balonla görmek bambaşka

Kapadokya turizm servisleri konusunda Türkiye’nin en profesyonel bölgelerinden biri. Son yıllarda açılan ve kaliteleriyle öne çıkan çok sayıda butik otel, otel, restoran ve eğlence mekânı olan Kapadokya’da çok sayıda ziyaret edilecek ve görülecek tarihi yer var. Kışın gelmesiyle birlikte tüm oteller, restoranlar, eğlence yerleri kendilerini kış konseptine hazırlamış oluyorlar. Kış aylarında çok çeşitli aktiviteler yapılabilir ve bu dönem kültür gezileri için de son derece keyifli bir dönemdir.

Göreme Vadisi, Kaymaklı, Derinkuyu, Özkonak yeraltı şehirleri, Çavuşin, Paşabağ, Zelve, Güvercinlik, Dervent, Kızıl Vadi, Ihlara, Selime Köyü, Güzelyurt, Sinassos, Soğanlı, Uçhisar, Ortahisar, Ürgüp, Nevşehir, Gülşehir ve Avanos mutlaka görülmesi gerekenler listenizde olmalı. Doğru çizilmiş bir rotayla her yeri rahatlıkla gezebilirsiniz.

Üzerinde uçuşan rengarenk balonlarla masalsı bir görüntüye kavuşan
Kapadokya keyifli bir kış tatili geçirmek isteyenler için ideal

Hava muhalefeti olmadığı sürece mutlaka her mevsim sabahın erken saatlerinde havalanan balonlarla Kapadokya’yı kışın havadan görmenin keyfi bambaşka. Keşifler için de normal binek araçlar yerine ATV’ler ve jeep safari etkinlikleri iyi bir alternatif sunuyor bölgede.

Yürüyüş yapabilir, ulaşabildiğiniz kaya kiliselerini ziyaret edebilir, kayalara oyulmuş restoranlarda yemek yiyebilirsiniz. Kapadokya mutfağı çevre şehirlerin ve burada yüzyıllarca yaşamış halkların mutfaklarının bir sentezidir. Gece düzenlenen ve mekân dışında yakılan ateşlerin etrafında edilen danslarla doruğa ulaşan eğlencelere katılın.

Doğası sofralık ve şaraplık üzüm yetişmesi için çok uygun olan Kapadokya’da Hititler döneminden beri şarap üretilir. Bu gelenek günümüzde de devam etmektedir. Sessizlik arıyor, kafanızı dinlemek, yalnız kalmak, kendi başınıza herkesten uzak aktiviteler yapmak, fotoğraf çekmek, belki şömine başında kitap okumak istiyor olabilirsiniz. Kapadokya tam da size göre bir ortam sunar.

Mutlaka Avanos’taki binlerce yıldır süregelen çömlekçilik geleneğini sürdüren çömlekçilere uğrayın, çömlekçi çarkının başına geçip Kızılırmağın tüflü kızıl toprağıyla bir şeyler yapmayı deneyin. Her keseye ve zevke uygun konaklama imkânları olan bu bölgeye rezervasyon yaptırıp gitmenizi öneririm.

Dağın tadını çıkarın

Kapadokya’ya en az 3-4 gün ayırmanızı öneririm. Erciyes’e kayak tatiline gitmeyi planlıyorsanız ya da çevrede başka yerlerdeyseniz de hiç değilse 2 gününüzü ayırıp Kapadokya’yı da programınıza katabilirsiniz. Kapadokya’dan da mutlaka Kayseri’ye gidip şehri gezebilirsiniz, Erciyes Dağı’nda günü birlik veya konaklamalı kayak tatili yapabilir ve dağın tadını çıkarabilirsiniz. Hacı Bektaş da ilginizi çekebilir. Buralara kadar gelmişken mutlaka Tuz Gölü’nü görün. Kışın muhteşem fotoğraflar çekeceğinizden emin olabilirsiniz.