İnanın çok üzülüyorum. Galatasaray’ın sorunları, problemleri olabilir. Ama güçlü bir yönetimi ve hocası var. Her sorunu kendi içinde çözer. Herkesin merak ettiği Falcao transferinden başlayayım...
Kolombiyalı oyuncu dünyanın en iyi forvetlerinden biri. Herhalde buna itirazı olan yoktur. Oyuncu için yorumlar yapılıyor. Monaco’nun, Lyon ve Metz maçında sakat olduğu için oynamamış. Eleştirenlerin çoğu dünyadan bihaber. Lyon maçında Falcao kart cezalısıydı oynamadı, Metz karşısında ise ‘Ben Galatasaray’a gitmek istiyorum’ deyince hocası Jardim kadroya almadı.
Falcao, Galatasaray ile her konuda anlaştı, hiçbir sorunu da yok. Alacağı para, kalacağı ev... Her şey karşılıklı olarak konuşuldu ve anlaşıldı. Falcao da sarı-kırmızılı yönetime, ‘Bırakın Monaco ile yaşanan sorunları ben çözeceğim’ dedi. Kulubün Rus başkanı ile görüşme yaptı. Başkan, ‘Senin bizimle bir sene daha sözleşmen var. Ben Slimani’yi ikinci golcü olarak aldım. Senin ayarında iyi bir golcü bulamazsam, seni
Sezonun ilk maçlarında böyle puan kayıpları, kötü futbol ve yenilgi her takımın başına gelebilir. Fazla eleştirmeye de gerek yok... Dün gece Galatasaray takımına bakıyorsun bir tek futbolcu için “harika oynadı, çok iyi mücadele etti” diyemiyoruz... Orta sahadan top çıkmıyor. Kanatlar çalışmıyor. Defans desen bilhassa Marcao laubali... Bu şartlar altında nasıl maç kazanabilirsin?
“Gitti gidiyor” diye destanlar yazdığımız Diagne ilk yarının en iyi futbolcusuydu. Penaltı kazandırdı, iki de yüzde yüz gol kaçırdı. En azından rakibi hırpaladı. Ama Belhanda, Babel, Jimmy Durmaz, çok koşmasına rağmen Selçuk etkisizdi. Ama dün gece ille de suçlanacak bir kişi varsa tabii ki Marcao... Yaptığı büyük sorumsuzluk... İlk sarı kartı görüyorsun, pozisyon icabı... Buna kimse itiraz edemez... Ama ikinci sarı kartı göz göre göre görüp kendini oyundan attırıyor... Yok böyle bir şey... Babel de ikinci sarı karttan atılabilirdi. Ve takımına en ufak bir katkı yapamadı. Gerçekten taraftar Babel’den çok
Abartmayı hiç sevmem ama Başkan Mustafa Cengiz ve Fatih Terim, Türkiye’nin üstünde, Şampiyonlar Ligi’nde en azından grupları geçecek bir takım kurdu. Futbolculara bakıyorum orta sahada Seri, Nzonzi ve Donk, önlerinde Belhanda, sağda Feghouli, solda Babel, forvette Falcao ve Diagne. Ayrıca Senegalli forvetin gidip gitmeyeceği belli değil.
Üstüne basa basa söylüyorum Emre Mor Galatasaray’ın Messi’si olacak. Anladığım kadarıyla hocası Emre’yi Belhanda’ya teslim etmiş. Fiorentina maçındaki verkaçlar, attığı şutlar ve üstelik daha hazır değil. İki bek Nagatomo ve Mariano... Yedekleri Linnes ve Ömer Bayram, ikisi de birbirinden iyi. Jimmy Durmaz da rekabetin içinde, performansını artıracak. Muslera, dünyanın sayılı kalecilerinden. Defansta Marcao ve Luyindama... Herkes ‘Bu ikiliyi Fiorentina maçında gördük’ diyecek.
Biraz açıklayayım bunu... O maçın oynanacağı gün sabah dokuzda kondisyoner Bartali 1,5 saat takımı öyle bir çalıştırdı ki bütün futbolcuların dili çıktı. Akşam maçta
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz gerçekten çok büyük fedakârlıklar yapıyor. Monaco gibi bir kulüpten bir sene daha sözleşmesi olmasına rağmen yıldız golcü Falcao’yu koparıp transfer etmek her babayiğidin işi değil.
Eminim kendisi ve yöneticileri geceleri uyku uyuyamıyordu. Böyle büyük yıldızları getirmek, Türkiye’de top oynatmak, oturacağı evi düşünüp ailesinin rahat edeceği ortamı yaratmak çok zor bir iş. Bunu Başkan Cengiz başardı. Bir de üstelik Diagne satılmadan bu transfer yapıldı. Galatasaray taraftarı Falcao için gösterdiği isteğin aynısını geçen sezon ligin devre arasında Diagne için de gösterdi. Tabii ki bu iki futbolcunun kalitesi bir değil. Falcao dünyanın en iyi golcülerinden birisi.
Ama artık taraftarın da frene basması lazım. En azından Diagne için yapılan kötü yorumlar, hakaretler yüzünden bugün Senegalli golcüyü satmakta zorlanıyorlar. Kulübün menfaatleri her şeyin üstünde gelir. Falcao bir iki güne kadar gelecek ve yer yerinden oynayacak, bundan
Galatasaray bu sezon Süper Lig kupası, daha sonra Ziraat Türkiye Kupası, dün gece de Süper Kupa’yı kazanarak üç kupalı şampiyon unvanını aldı. Önce Akhisarspor’dan başlayayım... Saygı duyulacak bir futbol oynadı. 90 dakika oyundan düşmedi. Rakibi kadar gol pozisyonuna girdi. Muslera kalesinde devleşerek maçın uzamasına müsaade etmedi.
Galatasaray ise şu an için daha hala hazırlık dönemini yaşıyor. Kesinlikle takım hazır değil. Yorgunlar. Takımda eksik futbolcular var. Feghouli ve Emre Mor hazır değil. Donk yok, santrfor yok. Zaten bu oyuncular tam olarak hazır oluncaya kadar da Fatih Terim’in istediği futbolu oynatması mümkün değil. Belhanda gerçekten istediği zaman maçın skorunu etkileyen bir isim. Dün gece de yeşil-siyahlılar karşısında çok etkiliydi, golünü de attı. Ama diğer futbolcular için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Jimmy Durmaz, Adem Büyük markajdan kurtulamadılar.
Babel santrfor bölgesinde topla buluşamadı. Akhisar savunması da Hollandalı futbolcunun bütün koşu yollarını kapadı. Bunun için de etkili
Fatih Terim ömrünün üçte ikisini Galatasaray’la geçirmiş, 14 yıl sarı-kırmızılı formayı giymiş, teknik direktörlüğünde 19 kupa kaldırmış, en önemlisi de Türkiye’ye ilk defa UEFA Kupası’nı kazandırmış biri. İşin Türkçesi artık Galatasaray’ın evladı olmuş. Kim ne derse desin, Galatasaray tarihine altın harflerle ismini yazdırmış bir teknik adam.
30 milyon taraftar Terim’e inanıyor, seviyor, her zaman da arkasında duruyor. Kulübüyle bütünleşmiş, sembol olmuş birisine hakaret etmek, küçük düşürmek hem yakışık almaz, hem de bunu yapana bir şey kazandırmaz. Bakıyorum bilhassa sosyal medyada resmen bir savaş var. Bu tartışmalara katılan herkes nasibini alıyor. Peki ondan sonra ne oluyor? Sadece insanlar yıpranıyor, futbolumuz kirletilmeye çalışılıyor.
İsteyen bu durumu kabul eder, isteyen de etmez. Ama bir gerçek var. Fatih Terim, Türkiye’nin en başarılı hocası. Ne zaman Galatasaray’a gelse şampiyon yapıyor. Bunu da bir köşeye bırakalım...
Geçen sezon Ozan Kabak’ı 6 ay oynattı, 11 milyon euroya
Falcao konusunda Galatasaray’a o kadar çok baskı yapılıyor ki, akıl sır ermiyor. Önce şunu söyleyeyim; Monaco Milan’dan 30 milyon euroya Portekizli forvet Andre Silva’yı transfer ediyordu. Her konuda anlaştılar, oyuncuyu sağlık testine soktular, Silva sağlık testinde sakat çıkınca bu transferden vazgeçtiler. Ve Falcao’yu yeni bir transfer yapılıncaya kadar satmaktan ve kiralamaktan vazgeçtiler. Bu, işin gerçeği. Bakıyorum kıyametler kopuyor. Galatasaray yönetimi suçlanıyor. Bana göre bu transfer mümkün değil.
Gelelim Diagne’ye... Galatasaraylılar da dahil olmak üzere bütün herkes Senegalli futbolcuya çöp muamelesi yapıyor. Biraz daha ileri gideyim. Transfer olacağı Arap kulüplerine mailler atılıyor. ‘Sakın 13 milyon euro vermeyin. Sarı-kırmızılı kulüp Diagne’yi satmaya mecbur, bu dört milyon euro eder, daha fazlasını vermeyin’ diyorlar. Bunun üzerine kötü niyetle söylemediğine inandığım Abdurrahim Albayrak ‘Bütün hedefimiz Diagne’yi satmak’ diyor. Milletin bu futbolcuya
Hatırlayın, geride bıraktığımız sezonun sonunda Fatih Terim’in ‘Ben de hayallerime koşmak istiyorum” diye bir açıklaması vardı. UEFA Kupası’nı kazanmış, Süper Lig’de takımını şampiyon yapan hocanın yeni hayali ise Devler Ligi... Burada da gidebildiği yere kadar gitmek istiyor.
Bu sezon bunun zamanı gibi görünüyor. Son olarak Fulham’dan alınan Seri, futbol takımının bütün dengelerini değiştirebilecek bir futbolcu. Bakın Xavi, Barcelona’dan ayrılırken ‘Benim yerimi dolduracak bir tek futbolcu var. O da Seri’ demişti. İspanyol devi Seri’yi o dönemde almak için uğraştı, ama kulübü 50 milyon euro bonservis istedi ve bu transfer gerçekleşmedi.
Belhanda ile Nice’te oynadılar. Belhanda, ‘Seri için takımın vitesi’ dedi. Yani oyunu süratlendiren, rakibe hata yaptıran, sıfıra yakın pas hatasıyla oynayan bir futbolcu olduğunu anlattı Fildişi Sahilli yıldızın. Yani, Galatasaraylı yöneticiler ve Fatih Terim mucize gibi bir transfer gerçekleştirdi.
Seri kesinlikle Fernando’nun yerine gelmedi. Fernando rakip atakları kesiyordu.