Galatasaray Emre Mor’u transfer ederek çok yetenekli bir futbolcuyu kadrosuna kattı. Birçok kişinin kafasında soru işareti olacak. Emre sorunlu, gittiği kulüplerde başarılı olamıyor, bulunduğu ortamlara uyum sağlayamıyor diyecekler. Ama bunun hiçbir önemi yok. Yetenekli mi, yetenekli. Yürür gibi adam geçiyor, çabuk, süratli, iyi şutlar çekiyor. Bu becerilerini Fatih Terim gibi bir hoca mutlaka ortaya koyduracak.
Hasan Şaş, Ümit Davala, Levent Şahin, Emre’ye çok büyük destek olacaklar. Özel hayatı, yaşantısı, yediği içtiği tekrar dizayn edilecek. Şu an dip yapmış durumda. Düşünebiliyor musunuz Dortmund’a 10 milyon euroya, Celta Vigo’ya 13 milyon euroya transfer oldu. Ve bu iki takımda da başarılı olamadı. Hatta İspanyol ekibi bu sene kadrosunda düşünmedi bile. Emre de kurtuluş olarak futbola dönmek için Fatih Terim’i seçti. Çok değil 1-2 ay sonra inanın tribünlerde özel taraftarı olacak. Ben son senelerde böyle yetenekli bir futbolcu görmedim. Ama bunu kötüye kullandı.
Dehşete düşüyorum... Spor kamuoyunda Diagne’den başka konu yok. Kimisi Diagne için ‘çöp’ diyor, kimisi ‘ahlak sorunu var’ iddiasını ortaya atıyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Hele televizyonlarda konuşulanlar beni hakikaten incitiyor.
Diagne’nin yerinde olmayı hiç istemezdim. Efendim gitmek için bonservisinden ayrıca para istiyormuş! Gideceği takımdan 5 milyon euro talep ediyormuş. Şayet gitmezse Fatih Terim kesinlikle onu oynatmazmış. Transfer parası gelmeyeceği için de Galatasaray kulübü batarmış. Şu hale bakın. Kendini Terim’in ve Başkan Mustafa Cengiz’in yerini koyanlar... Ne ararsanız var. Güleyim mi, ağlayayım mı bilemiyorum...
Bir grup taraftar da buna çanak tutuyor. Adamı sosyal medyada etiketleyip resmen küfürler, hakaretler ediyorlar. Önce şunu söyleyeyim ben bu insanların gerçek Galatasaraylı olduklarına inanmıyorum. Madem orada 30 milyon insanın inandığı, güvendiği, sevdiği Fatih Terim var. O zaman herkes susacak ve sonucu bekleyecek. Hocanın kulübün menfaati için en iyisini yapacağını düşünecekler. Bunu bile bile Diagne’yi paramparça etmek gerçekten hoş değil.
Plağın bir de arka yüzüne bakmak lazım. Diagne’nin gidemediğini düşünün. Bu çocuk geçen sezon 30 kez
Şu yaşananlara bakın... Galatasaray şampiyon oldu, iki kupa kaldırdı... Büyük bir ihtimalle üçüncü kupayı da kazanacak. Sanki suç işlemiş gibi Başkan Mustafa Cengiz ve yönetimi ile teknik direktör Fatih Terim cezalandırılmaya uğraşılıyor.
Başkan Cengiz önce mali kongrede ibra edilmedi. 11 Temmuz’da mahkeme var. Hakim tedbiri kaldırmazsa başkan seçime gitmeyecek. Ama tedbiri kaldırırsa işte o zaman kıyamet kopacak. İdari konularda ibra etmeyenler hesap verecek. 30 milyon taraftar onlardan hesap soracak, “Sizin derdiniz nedir? Takım şampiyon olmuş transfer yapacak, neden mani oluyorsunuz” diye soracaklar.
Bu yetmiyormuş gibi eski Başkan Dursun Özbek, alacaklarına karşılık kulübü icraya verdi. Dikkatinizi çekerim bu icraya verme olayı üç ay önce ya da sonra yapılmıyor. Tam transfer zamanına denk getiriliyor. Herkesin aklına da bir sürü şey geliyor. Bilinçli mi, bilinçsiz mi yapılıyor diye... Tabii ki alacaklarını isteyecek. Ama bunun bir yolu yordamı var. Oturur Başkan Cengiz ile bir ödeme takvimi yaparlar. Zaman içinde de parasını tahsil eder.
Taraftar izliyor
Ama şimdi ne olacak? Kulübün gelirleri, UEFA’dan gelecek paralar, naklen yayından gelecek paralara şayet icra el
Galatasaray’da yaşananlara akıl sır ermez!.. Takım şampiyon olmuş, iki kupa almış, mali durum iyiye gidiyor... Ama maalesef bir grup yine rahatı, huzuru bozmak için elinden ne gelirse yapmaya devam ediyor. Ve işin en kötüsü kendileri ortaya çıkmayarak, saklanarak bütün faturayı ‘liseli gençler’e yıkıyorlar...
Bu ayıptır, aynı zamanda da günah... Bu gençlerin içi Galatasaray aşkıyla yanıyor. Kim başkan olacak hiçbirinin umurunda değil. Bu evlatların içinde benim akrabalarım da var. Aslan gibi çocuklar. Ama maalesef bu ‘ağabey’ dediklerinin sayıları fazla değil, 100-150 kişi bu gençleri kötü yönlendirip arkalarına saklanıyorlar.
Halbuki bu muhalif grubun içinde eskiden başkanlık koltuğunda oturan, yöneticilik yapan, bazı branşlarda görev alan insanlar da var. Bunları herkes biliyor, saklı değil. İşin en kötüsü de bu gençleri taraftarla karşı karşıya getirmeye uğraşıyorlar. Kendilerini masum gibi gösterirken, bu çocukları öcü gibi lanse ediyorlar.
Düşünebiliyor musunuz, Başkan Mustafa Cengiz’in iki sene daha görev süresi var. Mahkeme ne karar verecek bilmiyorum, ama olumsuz bir karar çıkmayacağından eminim. Diyelim ki karar olumsuz oldu... Kendi aralarında seçtikleri başkan
Neden muhalefet Başkan Mustafa Cengiz ve yönetim kuruluna baskı yapıp, seçime gitmesini istiyor? İnanın bu yapılana aklım ermiyor. Takım Süper Lig’de şampiyon oldu ve gelecek sezon Devler Ligi’nde mücadele edecek. Maddi olarak bir sürü milyon euro kulübün kasasına girecek. Ziraat Türkiye Kupası’nı da kazandılar. Büyük bir ihtimalle Süper Kupa’yı da kazanıp sezonu üç kupayla noktalayacaklar.
Stadın isim hakkı yenilenecek. Oradan da çok büyük paralar gelecek. Kombine ve localar satışa çıkar çıkmaz patladı. Çok büyük talep var. Forma satışları, göğüs reklamları... Bir sürü sponsor sırada. Teknik Direktör Fatih Terim ile beş yıllık yeni mukavele yapıldı. Futbolcu kadrosu şu anda Türkiye’nin en iyisi. Bu kadar başarı varken, maddi olarak kulüp düzlüğe çıkacakken insanların derdi ne anlayamıyorum...
Başkan Mustafa Cengiz ile yönetimi... Bunun içine Fatih Terim’i de koyuyorum. Çok başarılılar. Bütün sorunlar tek tek çözülüyor. Herkesin memnun ve mutlu olması gerekirken kulübü seçime götürmek için bir takım insanlar savaş veriyorlar. İster istemez düşünüyorum... Galatasaray, düşmanını dışarıda değil, içeride arasın. Bu tür girişimler 114 yıllık kulübü böler, parçalar...
Kör göze parmak
Türk futbolu olarak Avrupalılarla yarışabilmemiz için önce rakibe saygı duymalıyız. Bugün, Galatasaraysız, Fenerbahçesiz, Beşiktaşsız, Trabzonsporsuz futbol olur mu? Bu takımlar iyi olurlarsa birbirleriyle sportmence mücadele ederlerse biz Avrupa’da da daha başarılı oluruz.
Ama biz ne yapıyoruz... Şampiyon olan takımı sağdan, soldan her taraftan vurmaya çalışıyoruz. Biraz daha ileriye gideyim, öyle kulüp başkanlarımız var ki ‘Galatasaray’ı hakemler şampiyon yaptı’ diyebiliyor. Ben bunu yürekten söylediğine inanmıyorum. Sadece kendi taraftarına şirin gözükmek için böyle laflar sarfediyorlar.
Hakikaten bu hiç hoş değil, çok çirkin. Herkese rezil oluyoruz. Mesailerini bu tür laflarla, tatsızlıklarla harcayacaklarına kursunlar iyi bir takım, onlar da şampiyon olsunlar. Hepimiz de alkışlayalım. Ama karalayarak hiçbir yere gelemezler. Galatasaray bu sezon doğru işler yaptı. Kırk bin taraftar antrenmanı seyretti. Marcao, Luyindama transferleri takıma çok büyük katkı sağladı ve sarı-kırmızılılar şampiyonluğu hak etti. Hakem hatalarına girmeyeceğim. Çünkü Galatasaray’ın lehine olduğu kadar aleyhine de karar verdiler. Bu bütün takımlar için aynı.
Şimdi yeni bir federasyon başkanı
Milli Takımımız, Şenol Güneş’in yönetiminde 4. maçına çıktı. İkisi resmi, ikisi hazırlık maçında hiç kaybetmedi.
Fazla abartmak istemiyorum ama umut veren, takım oyunu oynayan, iyi mücadele eden, sahada savaşan futbolcular topluluğunu hepimiz görüyoruz.
Evet Özbekistan bizim ayarımızda bir takım olmayabilir. Ama fizik güçleri en üst seviyede... Bizim futbolcularımız ağır bir sezon geçirdiler. Hepsi çok yorgun olmasına rağmen ortaya koydukları mücadeleye saygı duyuyorum ve ilerisi için umutlanıyorum.
Şenol Güneş’in havuzunda çok iyi genç isimler var. Bunların hepsi sırası geldiğinde milli formayı giyecekler ve ay-yıldızlı takıma katkı sağlayacaklar. Özbekistan karşısında bazı futbolcuların performansına, tekniğine bakıyorum hakikaten hayran olmamak mümkün değil.
Sağ bekimiz Zeki... İki gol attı. Pozisyonları hiç bırakmayan, fiziği çok iyi olan bir futbolcu. Uzun seneler Milli Takımımıza hizmek edecek. İki stoper Merih ve Çağlar... Bu ikilinin içine, sakatlığı nedeniyle oynamamasına rağmen Ozan Kabak’ı da koyuyorum. Çağlar, çok diri, hamleleri çabuk olan sert bir futbolcu. Resmen rakibi süpürüyor. Merih, Çağlar’ın bir seviye yukarısında. Daha teknik, yere sağlam basan bir isim.
Hep söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Eski TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in, Riva Hasan Doğan Tesisleri ve VAR sisteminden sonra Türk futboluna yaptığı en büyük hizmet, yabancı sayısını 14’e çıkarmasıdır.
Neden biz böyleyiz? Galatasaray’ın şampiyon olduğu senelerde ‘yabancı sayısı azaltılsın’ diye tartışmalar başlıyor. Hem de öyle bir boyuttaki Türk futbolculardan bahsederken ‘yavrularım’ diyorlar. Ayrıca, ‘Atatürk, gençlerimize bu yabancılar oynasın diye mi Türkiye’yi teslim etti’ diyenler bile var. Biraz daha ileriye gideyim... Efendim, İstiklal Marşı’nı yabancılar söyleyemiyormuş. Halbuki Türkler fazla olsa daha rahat söyleyeceklermiş. Şu düşüncelere bakın. Artık her şey çığrından çıkmış. İnanın hem gülüyorum hem de kızıyorum...
Sanki her şey Galatasaray’a endekslenmiş. Yıllar önce sarı-kırmızılı takımda yerli futbolcular çoktu. Bu sefer de yabancı sayısı serbest bırakılsın diye kıyametler kopuyordu. Bunun sebebinin ne olduğunu biliyorum ama bir teklifim var herkese. Hiç yan yollara sapmaya gerek yok. Fatih Terim’in hocalık yapması yasaklansın! İnanın o tartışmalar o gün biter. Bütün sorunun bu olduğunu düşünüyorum.
Ozan Kabak, 11 milyon euroya Stuttgart’a gitti.