Aston Villa’yı paralayan, City’yi yenen Tottenham’dan maç öncesi gerçekten çok çekiniyordum. Maç başlayınca bu tedirginliğim coşkuya döndü.
Önce Okan Buruk’tan başlayayım... Hocanın mangal gibi yüreği var. Hani bas bas bağırıyorlardı ya; “Osimhen ile Icardi yan yana oynar mı?” diye... Herhalde bu şekilde konuşan insanlar bir daha bu konuyu açmaya utanacaklar.
Victor Osimhen iki gol attı, yüzde 100 diyeceğimiz üç tane gollük pozisyonda da kaleciyi geçemedi. Ama rakip defansı resmen dövdü. Icardi, Mertens ve Osimhen muhteşem bir üçlü... Sakın skor sizi şaşırtmasın, karşılaşmanın en az sekiz farkla sarı-kırmızılıların lehine bitmesi gerekirdi. Futbolda bu var, olmayınca olmuyor. Icardi de şanssız bir gece geçirdi. Pozisyonlara girdi ama golünü atamadı.
Sarı-kırmızılı futbolcuların hangisini sayarsak sayalım dün gece, gücünün yüzde 100’ünü sahaya koydu. İngiliz ekibini, maçın bir bölümünde kendi sahasına hapsetti. İki kere ev sahibi ekibin
Pazartesi akşamı hepimiz heyecanlıydık harika bir derbi seyredeceğiz diye. Futbolcular da bizim kadar heyecanlıydı. Maç başladı fakat karşılaşmanın hakemi Arda Kardeşler, bu güzelim derbiyi bize zehir etti.
Tabii ki sırf hakem değil, VAR hakemi Onur Özütoprak da mücadeleye damga vuranlardan bir tanesiydi.
Galatasaray ‘penaltım verilmedi, Osimhen gole giderken faulle indirildi. Emirhan kırmızı kartla atılmalıydı’ diyor. Beşiktaş ‘Sanchez ve Barış Alper kırmızı kart görmeliydi’ diye isyan ediyor. Burada haksız yok, iki kulüp de haklı. Benim anlayamadığım, bu yeteneksiz, korkak, pozisyonları süzemeyen iki hakem, neden böyle büyük bir maça verilerek iki kulübü birbirine düşürüyorlar. Ben bilinçli olduğunu düşünmüyorum ama MHK’nin bunu hesaplaması lazımdı.
Artık biz bu başarısız hakemlerden bıktık. Futbolumuzu resmen katlediyorlar. Camiaları birbirine düşürüyorlar. Ali Şansalan da Antalyaspor maçında Kaan’ın burnuna atılan tekmeyi es geçip, Icardi’nin yüzde 500’lük penaltısını vermemişti.
Derbi maçları kendi sahanda da oynasan deplasmanda da oynasan çok zordur. Galatasaray dün gece maçı kolay kazanırım diye düşündü ama evdeki hesap çarşıya az kalsın uymuyordu. Evet, son vuruşlarda Osimhen çok etkili bir futbolcu, skoru her zaman değiştirebilir, fakat topla buluşamıyor. Aynı sözlerim Icardi için de geçerli. İşte dün gecenin prensi bunun için Sara oldu.
İlk golde Sanchez’in kafasına topu gönderdi, ikinci golde ise aynı şekilde Osimhen’e asist yaptı. Maç 2-1 bittiyse burada Sara’nın çok büyük ağırlığı var. Aynı şekilde Sanchez... Attığı golü bir kenara koyuyorum. Ama Beşiktaş ataklarında öyle pozisyonları kesti ki o da biraz sallansa maç çok farklı yerlere giderdi.
Oyunun büyük bir kısmında Sara ve Torreira’ya çok büyük yük bindi. Önde oynayan futbolcular, orta sahaya yardım etmeyince Sara ile Torreira’nın işi zorlaştı. Bu yüzden hem yoruldular hem de zaman zaman Beşiktaş ataklarında etkisiz kaldılar. Oyunun büyük kısmında 2. bölge,
Galatasaray tarihine baktığımız zaman çok büyük jenerasyonları sarı-kırmızılı yapan isim Metin Oktay’dır. Bugünlere geldiğimiz zaman, üç sene oldu Metin Oktay’ın yaptığı gibi birçok nesili bilhassa çocukları sarı-kırmızılı yapan Icardi’dir.
Oynadığı futbola bakıyorum, Elfsborg maçında 6 numara, 8 numara, 9 numara, 10 numara her mevkide mükemmele yakın performans gösterdi. Gol attı, attırdı, sahanın içinde tam bir kaptan. Saha dışında da lider. Bu futbolcuya nasıl saygı duymazsın. Ama bizde öyle ulemalar var ki, iki hafta önce ‘Icardi, Galatasaray’a zarar veriyor, hocanın yanında oturması lazım’ diyorlardı. Elfsborg maçından sonra ise o eleştirenler, Arjantinli golcüyü övmek için birbirleriyle yarışıyorlar!
Bizim futbolumuz nasıl Avrupa’daki gibi olsun, mümkün mü?
Bir gün Eric Gerets’le yemek yiyorum. Galatasaray’ın o zamanlar üç tane müthiş forveti var. Eleştiriler ise diz boyu. Belçikalı hoca üçünü birden oynatıyor. Evet, Galatasaray gol yiyor ama
Avrupa kupalarında rakibi küçük-büyük ayırmıyorum. Bu kulvarda maç kazanmak temsilcilerimiz için kolay bir iş değil. Dün gece ilk yarı sahada şov yapan, rakibini sindiren, üç gol bulan bir Galatasaray vardı. Osimhen defansla boğuşuyor, yeri geliyor kaleye şut çekiyor, kendi müsait olmadığı pozisyonlarda da arkadaşlarına gol pası veriyor.
Aynı şekilde Icardi... Osimhen'in arkasında orta saha futbolcusu gibi oynadı. Sahada basmadık yer bırakmadı, golünü attı, çok net pozisyonlarda kaçırdığı goller de oldu. Yunus bu sezonun parlayan en büyük yıldızı. Hem defansta, hem kanatta hem de forvette ısrarcı ve attığı dördüncü gol, bu hırsının başarısıdır. Kolay bir gol değildi. Üç kişiyle boğuştu. Osimhen de arkadaşının önünü açarak boş alan yarattı. Ne olursa olsun o kadar çok mücadele edip, takımı rahatlatan golü atmakla en büyük alkışı hak eden futbolcu Yunus'tu.
Yenen ilk iki golde en büyük suç Barış Alper'deydi. İlk golde beş metre daha depar atsa rakibini yakalayacak, o vuruşu
Süper Lig’de kolay maç yok. Bütün takımlar rakiplerini yenmek veya puan almak için oynuyor. Antalyaspor da gücü ölçeğinde mücadele etti. Alex hocanın elinde maalesef kaliteli futbolcu çok az. Bilhassa hücumda son vuruşlarda Galatasaray’ı zorlayacak bir tek futbolcu yok. Bunun için sarı-kırmızılılar rahat kazandı.
İlk yarı karşılaşma tamamen kopabilirdi. Gol vuruşlarında misafir oyuncular şanssızdı. Buna rağmen Icardi’nin harika kafası, ikinci yarı attığı gol, takımı iyice rahatlattı. Hele maçın sonlarına doğru oyuna giren Osimhen’in röveşatayla attığı muhteşem gol, futbolseverler için çok iyi olmayan maçı gollerle süsleyerek zevkli hale getirdi. Maçı seyredenler böylece mücadeleden keyif aldı.
Galatasaray enteresan bir takım. Zaman zaman da olsa oyunun içinde rakibine pres yapıyor. Çok gol pozisyonuna giriyor ama bunları değerlendirmekte biraz daha dikkatli olmaları gerekir. Osimhen ile Icardi beraber oynadıkları maçlarda, takım olarak sahaya kaliteli futbol koymasalar da bu golcüler iyi pas
Beşiktaş Başkanı Hasan Arat’ın davetlisi olarak önceki gün TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, siyah-beyazlıların stadındaki açılışta bir araya geldiler. Güzel temennilerde de bulundular. TFF Başkanı’nın ‘üç büyük kulüp başkanıyla televizyona çıkacağız, bu kavgayı ve kargaşayı bitireceğiz’ sözlerini alkışlıyorum. Ben de aynı görüşteyim.
Evet bu üç büyük kulüp ezeli rakipler, ebedi de dost olmak mecburiyetindeler. Buraya kadar hiçbir itirazım yok. Başkan bu temennilerde bulunuyor ama daha hala Fenerbahçe, Galatasaray yöneticileri birbirlerine ateş ediyor. Yöneticilerine ‘bırakın artık bu söylemleri’ demedikten sonra bir kere değil, on kere televizyonda bir araya gelseler, bu kargaşayı önleyemezler.
Benim en çok takıldığım konu; TFF Başkanı’nın Okan Buruk için söyledikleri... Buruk agresif hareketler yapıp, söylemlerde bulunuyor, evet. Peki sadece kendisi mi bu sert hareketleri yapıyor? Ben size en az yedi tane teknik direktör ismi
İnanın artık sokağa çıktığım zaman insanların sorularından rahatsız olmaya başladım. Televizyonda, gazetelerde, radyolarda sadece ve sadece ‘Galatasaray şöyle kötü, futbolcusu kötü, yöneticisi kötü’ türünde yorumlar artık öyle bir yere geldi ki, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı dostlarım bile rahatsız oluyorlar.
Şu an Süper Lig’in lideri kim? En zor deplasman maçında Kadıköy’de galip gelen takım kim? Sekiz maç oynamış, bir tek beraberliği var. Efendim Torreira altı ciğerle oynuyordu, şimdi hepsi söndü, Icardi artık oynayamıyormuş, Okan Buruk’un gitmesi gerekirmiş... Hakikaten gına geldi. Hiç Yunus’tan, Osimhen’den ve Sanchez’den bahseden yok.
Buruk’un üçüncü senesi, iki şampiyonluğu var ve bu sene de ne olacağı belli değil. Peki Fenerbahçe, Mourinho gibi tecrübeli bir hocayı neden getirdi? Aynı şekilde Beşiktaş, Hollandalı iyi bir hocayı neden getirdi? Okan Buruk’un takımının üstüne çıkıp şampiyon olmak için. Evet, Galatasaray çok iyi futbol