Dünyada 2010 2009 yılından daha mı riskli?

2 Şubat 2010

Davos’a gidip Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık toplantısında konuşulanları dinledikten ve bu yılki toplantının havasını teneffüs ettikten sonra, 2010 yılının dünya ekonomisi için 2009’dan daha riskli bir yıl olabileceğini düşünmeye başladım. Oysa bu yıla girilirken 2010’un 2009’a göre çok daha rahat bir yıl olacağı izlenimi güçlenmişti.
İlk bakışta çelişkili gibi görünse de, 2010 için dile getirilen kaygıların temelinde yatan şey de bu, yani dünya ekonomisinde başlayan toparlanmanın iyimserliği artırmış olması.
Bir yıl önce küresel sistemin çöküşün eşiğine geldiği ortamda herkesin tek bir önceliği vardı, herkes canını kurtarmak için sarılacak bir ip arıyordu. O günlerin ortamında bu ipin ancak devletten gelebileceği görülüyor ve bankacılar dahil hiç kimse buna itiraz etmiyordu. Herkes can havliyle ortak bir hedefe kilitlenmiş gibiydi. Bu ortamda G-20 şemsiyesi altında ortak kararlara ve uygulamalara yönelmek mümkün olmuştu.

2010’da farklı tablo
Şimdi bugün gelinen noktada hayli farklı bir tabloyla karşı karşıyayız.
- Devletlerin yoğun desteği sayesinde küresel depresyon tehlikesinin atlatıldığı ve krizde küçülen ekonomilerde de yeniden büyümeye geçiş sürecinin

Yazının Devamı

2010’da güven vermeyen büyüme

31 Ocak 2010

Önceki gün, ABD ekonomisinin geçen yılın son çeyreğinde % 5.7 büyüdüğünün açıklanmasını izleyen saatlerde Başkan Obama’nın baş ekonomi danışmanı olan Larry Summers karşımızdaydı. İlk soru olarak büyüme rakamını nasıl değerlendirdiği soruldu Clinton döneminde Hazine Bakanı olan Summers’a. Deneyimli ekonomistin cevabı ilginçti: “Resesyondan çıkmak için aldığımız kapsamlı önlemlerin ilk sonuçlarını alıyoruz ama şampanya patlatmak için çok erken, işsizlikte anlamlı bir azalma olmadan büyümeye sevinemeyiz”, dedi Summers.
Summers dün yapılan “Dünya Ekonomisinin Görünümü” konulu panelde de aynı noktanın altını çizerek “ABD ekonomisindeki rakamsal büyümenin bundan sonraki çeyreklerde de sürmesini bekliyoruz ama halk için, geniş kitle için resesyon sürüyor”, dedi.
Summers’a göre ABD ekonomisinin orta sınıfı da rahatlatacak kalıcı büyümeye geçmesi için yapısal reformlara ihtiyacı vardı ve bu da zaman alacaktı.

IMF Başkanı uyardı
Aynı panele katılan IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn dünya ekonomisinin beklenenden daha çabuk ve daha hızlı büyümeye geçtiğini, ancak bunun büyük ölçüde devlet desteğiyle sağlanan, kırılgan bir büyüme olduğunu belirtti. İki yıl önce Davos’ta yaptığı

Yazının Devamı

Batılılar kaygılı Doğulular umutlu

30 Ocak 2010

Bu yıl Davos’ta en fazla dikkati çeken şeylerden biri Batı’dan ve Doğu’dan gelmiş olan katılımcıların davranış farkı. Batılılar kaygılı, Doğulular umutlu.
Küresel krizden önceki yıllarda, küreselleşmenin yarattığı fırsatları anlatan ve kendilerinden emin bir edayla ortalıkta dolaşan Batılı katılımcılar şimdi çok farklı bir havada. Bu kez küreselleşmenin uzantısında gündeme gelen devasa sorunların nasıl aşılacağı konusunda güvenilir bir yol haritasına sahip olmamanın ezikliği içinde toplantılara girip çıkıyorlar.
Geçen yıl Davos’a da damgasını vuran panik havasının bu yıl aşılmış olması, ABD’de ve Avrupa’nın birçok ülkesinde resesyondan büyümeye geçişin başlaması bile onları yeterince rahatlatmış değil. Çoğu, eski güzel günlere dönmenin kolay olmayacağının farkında. Her an gündeme gelebilecek bir kötü haberin iyileşme belirtilerini tersine çevirebileceği endişesini taşıyorlar.

Yunanistan bombası
Yunanistan’ın içine düşmüş bulunduğu durum bu endişelerin yersiz olmadığını düşündürüyor. Avrupa Birliği’nin (AB) üyesi olan ve Avrupa’nın parası olan euro’yu kullanan Yunanistan’ı kurtarmak için devreye girmek zorunda kalacağını düşünenlerin sayısı hızla artarken Yunanistan’ın

Yazının Devamı

‘Böyle gelmiş ama böyle gidemez’

29 Ocak 2010

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) bu yılki açılış toplantısında verilen mesajlar, alışılmadık ölçüde net ve anlamlıydı. Açılış oturumunda konuşan WEF’in İsviçreli kurucu başkanı Klaus Schwab, İsviçre Cumhurbaşkanı Doris Leuthard ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, herkesin anlayacağı bir dille, “Böyle gelmiş ama böyle gidemez” mesajını verdi. Son 25 yılda dünyanın gidişatına damgasını vuran ve sonunda büyük bir krize yol açan neo-liberal anlayışın acımasız bir eleştirisi yapıldı bu konuşmalarda.

Eskiye dönüş hayal
Konuşmasına 2010 yılının zorluklarla dolu bir yıl olacağını söyleyerek başlayan Klaus Schwab, “Şimdi bazıları en kötüsü geride kaldı, kriz bitecek ve hayat kaldığı yerden devam edecek diye düşünebilir, oysa bu kriz dünyamızı temelden değiştirdi, artık eskiye dönüş olmayacak”, dedi. Schwab, 2008’de finans sektöründe başlayıp 2009’da ekonomik krize yol açan gelişmelerin 2010’da bu kez sosyal bir krizi tetikleyebileceği uyarısını da yaptı.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de “Bu krizden hepimiz sorumluyuz” diyerek başladığı konuşmasında, piyasa düzenini ve finans kesimini tanrılaştıran anlayışa çattı ve dünyanın yeni bir Bretton Woods anlaşmasına ve

Yazının Devamı

Borç bombası yeni krize yol açar mı?

28 Ocak 2010

Davos’a ilk geldiğimde Asya krizi gündemdeydi. Ertesi yıl Rusya krizinin etkileri konuşuluyordu. Sonraki yıllarda borç krizi nedeniyle Davos gündemini işgal eden ülkeler arasında Brezilya ve Arjantin vardı. 2001’de Davos’ta o zaman IMF ikinci başkanı olan Stanley Fisher’e, bir ay sonra derin bir krize sürüklenecek olan Türkiye’nin durumunu sormuş ve kaçamak bir cevap almıştım.
Bu yıl Davos’ta gene borç sorunu gündemde. Forbes dergisinin kapak konusu “Küresel Borç Bombası”. The Banker dergisi de devlet borçlarını kapak konusu yapmış ve “Devlet Borçları Nasıl Temizlenecek?” sorusunu sormuş. Evet devlet borçlarının yarattığı sorunlar bir kez daha Davos gündeminde ama bu kez sorunu yaratan ülkelerin başında ABD, İngiltere, Japonya ve diğer zengin ülkeler geliyor.

Yeni kriz yaratır mı?
Dün Davos’ta CNBC TV tarafından düzenlenen oturumda yeni bir küresel krize yol açabilecek riskler tartışıldı. Bunlar arasında (1) Tırmanan ülke borçlarının yaratacağı riskler, (2) Yükselen ekonomik milliyetçilik ve korumacılık eğiliminin yaratacağı riskler ve (3) Devletin ekonomiye aşırı müdahalesinin yaratacağı riskler öne çıkarıldı. Her üç risk grubunun tartışılmasından sonra toplantıya

Yazının Devamı

Yeşil Davos’ta kriz hayaleti

27 Ocak 2010

Karlarla kaplı olsa da bu yıl Dünya Ekonomik Forumu’nun rengi yeşil. Çevreci önlemlerin alındığı Davos’ta yeşil enerji de konuşulacak. Krizin bittiğine dair aşırı iyimserlik sergileyen iş dünyası ise artık temkinli

DAVOS
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yıllık toplantılarıyla gündeme gelmeden önce sanatoryumlarıyla ve “ince hastalık”la iç içe geçmiş romantik aşk öyküleriyle ünlü olan Davos’ta hâkim renk bu yıl da beyaz, her yer karla kaplı ama WEF toplantısının rengi kesinlikle yeşil. Bunu Davos’a ulaşmadan hissediyorsunuz. Toplantı öncesinde katılımcılara gönderilen çağrıda, Davos’a çevre düşmanı özel araçlarla gelmekten kaçınmaları isteniyor ve ilk kez bu yıl uygulamaya konan bedava otobüs hizmetinden yararlanmaları öneriliyor. Davos’a gelecek özel araçların ise belli kriterlere uygun olması şart koşuluyor.

Çin’in atılımı
WEF’in bu yılki gündeminde küresel ısınma konusuna hayli geniş yer ayırılmış durumda. Kopenhag’daki toplantıdan sonra oluşan belirsizlik ortamından nasıl çıkılabileceği ve iş dünyasının bu sürece nasıl katkıda bulunabileceği Davos’un gündeminde.

Yazının Devamı

Davos’ta patinaj

26 Ocak 2010

Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) 40. yıllık toplantısı yarın Davos’ta başlıyor. Dünyanın önde gelen işadamlarını, tepe yöneticilerini, siyasetçilerini, akademisyenlerini, sanatçılarını ve medya mensuplarını bir araya getiren böylesine kapsamlı bir organizasyonu 40 yıldır sürdürebilmek aslında küçümsenmeyecek bir başarı.
Dünyanın bu 40 yıl içinde ne kadar büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmiş olduğunu hesaba kattığımızda, DEF’in kurucusu Klaus Schwab’ın 2.500 dolayında “küresel seçkin”i İsviçre’nin kayak merkezi Davos’ta bir araya getirmeye devam edebilmesinin önemini daha iyi anlayabiliriz.
Evet Davos toplantılarının süregelmesi önemli ama dünyanın gündemini yakalama ve belirleme açısından Davos’un öneminin azalmakta olduğu da bir gerçek. Küresel krize giden süreci öngörmek ve krizden çıkışın yol haritasını çizmek bakımından Davos’un geçerli not aldığını söylemek de olanaksız.

Zihinsel patinaj
Biraz daha ileri gidip, karlarla kaplı olan Davos’ta zihinsel patinaj yapıldığını bile söyleyebiliriz. Geçen yılki toplantının ana temalarından biri olan “Kriz sonrasının dünyasını biçimlendirmek” teması bu yılki toplantının da

Yazının Devamı

‘Balyoz’cular Hollywood’a taş çıkarttı

24 Ocak 2010

Sinema tarihinin en pahalı filmi olan Avatar’ı henüz görmedim ama bu hafta ‘Balyoz Harekâtı’ ile ilgili olarak ortalığa saçılan dudak uçuklatıcı senaryoları duyduktan, gördükten sonra bu senaryoları yazanların kurgulama gücünün Avatar gibi filmleri yapanları yaya bıraktığını düşünmeye başladım.
Aradaki önemli fark şurada: Hollywood daha çok gelecekle ilgili fantastik senaryolar kurguluyor. ‘Balyoz Harekâtı’ gibi dehşetengiz senaryoları yazanlar ise geçmişin karanlık dehlizlerinde dolaşıp, Latin Amerika’da ve başka yerlerde gerçekleşmiş olan askeri darbelerden esinlenmiş görünüyor.
2002 ya da 2003 yılında yazıldığı iddia edilen bu senaryoların şimdi belli kanallarla piyasaya sürülüp güncel siyasi tartışmalarda malzeme olarak kullanılmasını ise ‘Balyoz’a hedef olanların ve onlara destek verenlerin başarı hanesine kaydetmek gerekiyor.

Seçmen isyanı ABD’de başladı
ABD Başkanı Barack Obama, büyük umutlarla başkanlık koltuğuna oturduktan tam bir yıl sonra, seçmenden ummadığı bir tokat yiyerek sarsıldı. Kendi partisinin, yani Demokrat Parti’nin en sağlam kalesi olarak bilinen Massachusetts’de, 46 yıl senatör olarak görev yaptıktan sonra geçen yıl ölen Edward Kennedy’nin koltuğu için

Yazının Devamı