Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ak Parti kadrolarının bu değerlendirmeyi nasıl karşıladığını bilmiyorum ama dünyanın bugün geldiği noktada artık bizim de "Batılı gibi olma" hedefini ciddi biçimde sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Bunun başlıca nedeni Batı'nın bugün yaşamakta olduğu derin kriz. George W. Bush gibi, Batı uygarlığını yücelten değerlerin hemen hepsine karşı çıkan birinin, Batı'yı temsil etmeye kalkıştığı ve Avrupa'nın da silkinip kendi farkını ortaya koyamadığı bir dünyada "Batılı gibi olmaya" çalışmanın, bize de faydadan çok zarar getireceği açık değil mi? Basınımızın duayenlerinden Mehmet Barlas dostumuz dünkü yazısında, Ak Parti kadrolarının da iktidara gelince AB'ci ve Amerikan yanlısı olduklarını ileri sürerek şöyle diyor: "Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık felsefesi 'Batılı gibi olmak ve öyle kalmak' üzerine kurulmuştur. Bir başka deyişle, Türkiye'de taç giyen başlar akıllı ve bilinçli olmak zorundadır. Türkiye'de iktidar olanlar bu temel felsefeyi benimsemekle yükümlüdür." (Sabah, 22 Temmuz 2006) Mehmet Barlas dünyadaki gelişmeleri yıllardır en yakından izleyenlerden biri. George W. Bush'un dini inançları açıkça sömürerek iktidara gelmiş olması, dünyayı savaş meydanına çeviren kararları Tanrı'dan aldığı ilhamla verdiğini açıklaması, küresel ısınmaya boş vermesi, insanlığın geleceği için umut vadeden kök hücre araştırmalarının önünü açacak yasayı daha geçen hafta veto etmesi hiç rahatsız etmiyor mu Barlas dostumuzu? Dünyadaki insanları kendi sakat ölçülerine göre "iyiler" ve "kötüler" diye ikiye ayırıp, rakipsiz askeri gücünü "kötüler"i yok etmek için kullanan Başkan Bush'un Amerika'yı "dünyanın en nefret edilen ülkesi" haline getirmesi hiçbir şey anlatmıyor mu bize?İsrail'in Batılı liderlerin görmeyen gözleri önünde Lübnan'da yarattığı dehşet sahneleri, ABD'nin dümen suyuna giren bir Batı'nın, kaybetmeye mahkum olduğu bir oyunun içine her geçen gün daha fazla sürüklendiğini gösteriyor. Bush yönetiminin 11 Eylül'den bu yana attığı her adım Ortadoğu'yu çok boyutlu bir kargaşanın içine doğru çekti ve ABD'nin bölgedeki ve dünyadaki itibarını yerle bir etti. Bu gerçek ortadayken ABD'ye çok yakın olmak ne kadar akıllı bir seçim acaba? Batı'nın çıkmazı Neredeyse ömür boyu "Batılı gibi olmaya" koşullanmış biri olarak beni çok rahatsız ediyor ABD'nin ve Batı'nın bugün içine düştüğü durum ama geçen akşam Aya İrini'de Cecilia Bartoli'yi dinlerken bütün bunları unutuverdim bir anda. Daha önce de dinlemiş olduğum Bartoli bambaşka bir havadaydı o akşam. Müthiş bir yoğunlaşma ve duyarlılık, olağanüstü bir ses hâkimiyeti, şöhrete erişmiş sanatçılarda her zaman bulunamayacak bir sıcaklık ve yakınlık. İki buçuk saat başka hiçbir şey düşünemeden o büyüye kapılmanın mutluluğunu yaşadım.Bartoli'nin programının, Papalığın Roma'da operayı yasakladığı dönemde yapılmış bestelerden oluşması ise Batı'nın geçmişinde de, bağnazlığın ve zorbalığın öne çıktığı karanlık dönemler olduğunu hatırlatıyordu bize. oulagay@milliyet.com.tr Bartoli'nin büyüsü