Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası geçen hafta yayınladıkları raporlarda, dünya ekonomisinde ve uluslararası mali sistemde yaşanabilecek gelişmelerle ilgili ciddi uyarı mesajları verdi. Her iki kuruluş da, dünya ekonomisiyle ilgili olumlu gelişmelerin ve iyi haberlerin birbirini izlediği bir dönemden geçildiğini, ancak önümüzdeki dönemde gözardı edilemeyecek risklerin gündeme gelebileceğini vurguladı. Binlerce yatırımcının ve fon yöneticisinin daha çok günlük işlemlere ve anlık fiyat hareketlerine odaklandığı bir dünyada bu tür uyarıların ne kadar dikkatle izlendiğini bilmiyorum ama ben, günlük işlemlerle fazla ilgilenmeyen biri olarak, IMF ve Dünya Bankasının uyarılarının ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum. İlk uyarı IMFden geldi. IMFnin yılda iki kez yayınlanan Küresel Finansal İstikrar Raporunda (Global Financial Stability Report), geçen altı ayda faizlerin ve kredi risklerinin düşük kalmasının uluslararası mali sistemi güçlendirdiği ancak önümüzdeki dönemde tatsız sürprizlerin ve düş kırıklıklarının yaşanabileceği uyarısı yapılıyor. IMFnin raporunda, dikkate alınması gereken riskler sayılırken birinci öncelik ABDnin büyüyen cari açığına veriliyor ve Asya merkez bankalarının dolar iştahının azalması halinde doların değerinde keskin bir iniş yaşanabileceği belirtiliyor. Bu gelişmeye paralel olarak, petrol fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle ABDde enflasyon riskinin artabileceği ve tüm bu gelişmelerin ABD faizlerinde hızlı bir tırmanışı gündeme getirebileceği vurgulanıyor.IMF Uluslararası Sermaye Piyasaları bölümünün direktörü Gerd Hausler, bu tür olumsuz gelişmelerin piyasa oyuncularında bir sürü refleksine yol açabileceğini ve herkesin aynı ayda çıkış kapısına yönelmesi halinde yaşanacak ani ve yüksek oranlı fiyat hareketlerinin ciddi riskler yaratabileceğini söyledi. IMF raporunda "hedge" fonlarının ve karmaşık olasılık hesaplarına dayanan "türev" piyasalarının iş hacminin 1 trilyon doları aşmış olmasının da sistemdeki riski büyük ölçüde artırdığı belirtiliyor.Dünya Bankasının IMFnin hemen ardından yayınladığı 2005 Küresel Kalkınmanın Finansmanı Raporunda da (2005 Global Development Finance Report), ABD dolarındaki değer kayıplarının, döviz rezevlerini dolar olarak tutan kalkınmakta olan ülkeleri hatırı sayılır kayıplara uğratabileceği hatırlatıldı. Dünya Bankasına göre kalkınmakta olan ülkelerin toplam döviz rezevleri 2003 yılında 292 milyar dolar, 2004 yılında da 378 milyar dolar arttı. Özellikle Çinde ve bazı diğer Asya ülkelerinde çok büyük rezerv birikimi olduğunu açıklayan Dünya Bankasının kalkınmakta olan ülke tanımına giren 132 ülkeden 101i geçen yıl rezervlerini artırdı. Rezerv birikimin öncelikle dolar cinsinden olması da söz konusu ülkelerin ciddi kayıplara uğrama riskini artırdı. Dünya Bankası ayrıca, ABD faizlerindeki artışın hızlanması halinde bunun da kalkınmakta olan ülkelerin ekonomik büyümesini olumsuz etkileyebileceğini vurguladı. Dünya Bankasının en iyimser senaryosu, geçen yıl % 6.6 büyüyen kalkınmakta olan ülkeler grubunun bu yıl % 5.7, gelecek yıl da % 5.2 büyümesini öngörüyor. Dolar riski IMF ve Dünya Bankası raporlarında, uluslararası piyasalarda ani ve kontrolü zor gelişmeler yaşanmasını önlemek için ABDnin tüketimini kısıp tasarruflarını artırmasının gerekli olduğu ancak Asya ülkelerine de önemli bir görev düştüğü belirtiliyor. Başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinin sabit kur rejimlerinden dalgalı kur rejimine doğru yönelmeleri öneriliyor. Bu yolda atılacak olan adımların, dünyadaki dengeleri olumlu etkilemenin ötesinde, söz konusu ülkelerin daha bağımsız para politikaları izlemesine olanak vereceği de hatırlatılıyor. oulagay@milliyet.com.tr Gözler Asyada
Özay Şendir
Hamaset ile siyaset arasına sıkışmak...
20 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yıllık izin hakkında her şey
20 Haziran 2025
Abbas Güçlü
İşsizlik mi iş bilmezlik mi (5)
20 Haziran 2025
Zafer Şahin
İsrail’in sessiz Kıbrıs işgali ve Ekim seçimi..
20 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş ne zaman bitecek?
20 Haziran 2025