Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünya ekonomisinin fay hatlarında yüklü bir enerji birikimi olduğunu ve sistemdeki büyük dengesizliklerin ancak güçlü bir sarsıntıyla giderilebileceğini bu işlere ciddi biçimde kafa yoran hemen herkes biliyor aslında. Bilmesine biliyor da bu gerçeği fazla vurgulamak kimsenin işine gelmiyor çünkü finansal piyasaların bu olası sarsıntıyı bir şok yaşamadan sindirebilmesi için sarsıntının zamana yayılması isteniyor ve fay hatlarının parçalı olarak kırılması için ortam hazırlanmaya çalışılıyor. Yaşanması gereken düzeltmenin bir dizi küçük sarsıntıyla atlatılması, böylelikle büyük sarsıntı olasılığının azaltılması için çaba harcanıyor. Ancak bir yandan bu küçük sarsıntılar yaşanırken büyük sarsıntıyı önleme çabalarının başarılı olup olamayacağı ve sonuçta neyin ne zaman olacağı bilinemiyor ve piyasalarda bunun tedirginliği hissediliyor. G - 7 ülkeleri maliye bakanlarının geçen haftaki toplantılarından sonra yapılan açıklamada da belirtildiği gibi, dünya ekonomisinin daha sağlıklı ve sürdürülebilir dengelere oturması için yaşanması gereken düzeltmenin iki temel ayağı var. Bunlardan birincisi, ABD'nin dev boyutlardaki bütçe açığını ve dış açığını azaltması. İkincisi, Çin'in daha esnek bir kur rejimine geçerek parasının değerlenmesine izin verecek adımları atması. Her iki ayakta atılacak adımların tüm dünya ekonomisini etkileyecek sonuçlar doğurması kaçınılmaz.ABD'nin açıklarını azaltabilmek için tüketimini kısıp tasarruflarını artırması gerekli ama bu ABD'de ekonominin yavaşlaması, şirket kârlarının düşmesi ve ABD'nin dünyadan yaptığı ithalatın azalması gibi sonuçlar doğurabilir. Bu senaryonun gerçekleşeceği yolundaki beklentiler güçlendikçe bunun etkileri ABD'den dünyaya ve borsalara da yansıyacak kuşkusuz.Öte yandan Çin'in esnek kur rejimine doğru beklenen adımları sonunda atacağı yolunda sinyaller vermesi, Çin parasına yönelik spekülasyonu kamçılayabilir, Çin'in mali sistemini sarsabilir ve Çin'in hızlı büyümesinde büyük rol oynayan ihracat ayağına çelme takabilir. Çin bu nedenle bu adımı atma konusunda hiç acele etmiyor ama bir noktada bunu yapacak ve Çin parasının değerlenmesi halinde bunun diğer Asya paralarını ve hatta dolar/euro paritesi dahil sistemdeki bütün pariteleri etkilemesi kaçınılmaz olacak.Finansal piyasalarda yaşanmakta olan gerilimi bu beklentilerin ışığında değerlendirmek gerekiyor. Sözünü ettiğimiz düzeltmenin gerçekleşmesi halinde dünya ekonomisinde çok şey birden değişmiş olacak ve bu faizden dövize, petrolden hisse senedine kadar bütün fiyatları etkileyecek. Bu süreç yaşanırken piyasalarda yüksek gerilimin sürmesi kaçınılmaz görünüyor. ABD ve Çin faktörü Bugün dünya piyasalarında yaşanacak bir gerilimin Türkiye'yi etkilememesi olanaksız. ABD faizinden dolar/euro paritesine, Çin'deki bir olaydan petrol fiyatına pek çok faktör bizi de yakından ilgilendiriyor. Buna ek olarak, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakerelerine hazırlanan bir ülke konumunda olması, AB'deki gelişmelerin bizi daha da yakından ilgilendirmesi sonucunu doğuruyor. Uluslararası piyasalar Türkiye'yi "AB yolunda ülke" olarak kabul edip ona göre değerlendirdi. Türkiye'nin AB yolunda ilerleme sürecinde şu ya da bu nedenle bir aksama, bir kesinti olursa Türkiye hemen farklı bir gözle görülebilir ve bunun olumsuz yansımalarıyla yüzyüze gelebilir.İki hafta önce bu köşede yer alan yazıda da belirttiğimiz gibi, Türkiye bu noktada ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya. Bu tehlike Fransa'da yapılacak AB Anayasası referandumunda "hayır" oylarının fazla çıkması halinde AB'nin geleceği konusunda doğacak büyük belirsizlikten kaynaklanıyor. Bu belirsizliğin ilk sonuçlarından birinin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin ertelenmesi olabileceğini iddia edenler hiç de az değil.Uzun lafın kısası, dünyada işler karışıyor, yüksek gerilime hazır olalım. oulagay@milliyet.com.tr AB ve Türkiye