Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bir ara siyasete de heves etmiş olan işadamı Cem Boyner, seçim akşamı CNN - Türk’te yayımlanan değerlendirmesinde iki önemli saptama yaptı. Boyner’e göre: (1) Siyasetin yozlaşmış merkezinden sisteme itiraz gelmediği için tepki uçların birinden gelmiş ve AKP merkezdeki boşluğu doldurmuştu; (2) AKP değişim talebini temsil ettiği için halktan büyük destek görmüştü ve bu desteğin sürmesi değişim talebinin karşılanmasına bağlıydı.
Boyner’in bu iki saptaması 3 Kasım seçimlerinde seçmenin verdiği mesajı çok güzel özetliyor bence. Seçmen, merkez sağın kokuşmuş liderlerini tasfiye edip değişim isteğini açıkça ortaya koyarken Türkiye’yi kaosa sürüklemeye hevesli olanlara da fazla prim vermeyerek, düzenli bir değişimden yana olduğunu gösterdi. IMF’yi kovmaktan söz eden partilerin toplam oyu yüzde 10’a bile erişemezken IMF ile çalışmayı taahhüt eden AKP ve CHP oyların yaklaşık yüzde 54’ünü aldı.
Toplumsal sıkıntıların doruğa çıktığı bir noktada CHP ve DSP’nin aldığı oy toplamının yüzde 20’de kalması ise değişim talebinin kendini merkez solda konumlandıran partiler için de geçerli olduğunu ortaya koydu. Bu sonuçlar CHP’nin de ancak yeni bir liderin önderliğinde, yeni bir anlayışla seçmenin değişim talebini karşılayabileceğini düşündürüyor.

Halkın istediği değişim
Bu noktada seçmeni ilgilendiren değişimin siyasetteki değişimden ibaret olmadığını unutmamak gerekiyor. Kokuşmuş liderlerin tasfiyesi ilk anda geçici bir tatmin sağlasa da asıl önemli olan, toplumun çok geniş bir kesimini ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya bırakan koşulların değişmesi. Bunun kolay olmadığı ve mucize çözümünün bulunmadığı ise ortada. AKP lideri Erdoğan’ın, seçim gecesi sorulan bir soruyu yanıtlarken, halkın feraha çıkması için üç yıllık bir sürenin gerekliğinden söz etmesi bu zorlukların bilincinde olduğunu gösteriyor. AKP’nin önündeki görev bu zorlukları, kendisine büyük destek veren halka anlatarak doğru yolda adım adım ilerlemesi ve beklenen değişimi karışıklığa meydan vermeden gerçekleştirmesi.
Yoksulluk ve yoksunluk kıskacındaki halkın değişim talebini dış dünyaya anlatmak için de konjonktür elverişli. Brezilya’da Lula’nın İşçi Partisi’nden sonra Türkiye’de AKP’nin seçim zaferi, New York Times’ın deyimiyle "istikrarı bozmadan yoksulluğu ve eşitsizliği azaltacak politikalar uygulamanın zorunlu hale geldiğini" gözler önüne seriyor. Seçmenden güçlü bir destek alan AKP bu fırsatı iyi değerlendirebildiği takdirde Türkiye’nin önü açılabilir.