Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ekonomideki ve piyasalardaki gelişmelerle bunların medyadaki yansımaları arasında iki yönlü bir ilişki var. Medya bu gelişmeleri yansıtmakla kalmıyor, medyanın bu gelişmeleri ele alış ve değerlendiriş biçimi, beklentileri değiştirerek sonuçta ekonomiyi ve piyasaları da etkileyebiliyor. Medyanın ekonomideki ve piyasalardaki gelişmeleri olduğundan da kötü göstermesi piyasalardaki karamsarlığı artırabiliyor ve işlerin daha da kötüye gitmesine yol açabiliyor. Medyanın gelişmeleri olduğundan iyi göstererek aşırı bir iyimserlik havası estirmesi ise insanları gerçekleşmeyecek beklentilere sürükleyerek ilerde yaşanacak düş kırıklıklarının, hatta paniklerin nedeni olabiliyor.
Son günlerde görüşlerine itibar ettiğim insanlardan bana yansıyan tepkiler, medyanın ekonomimizdeki gelişmeleri derinlemesine analiz etmeden aşırı bir iyimserlik havasına kapıldığı yönünde. Bu yazıda ekonomimizdeki gidişatın ve olası gelişmelerin bir değerlendirmesini yapmadan, aşırı iyimserliğe yol açan gelişmelerle kaygılara yol açan gelişmeleri alt alta sıralayacağım.
İyimserliğe yol açan gelişmeleri şöyle sıralayabiliriz: (1) ABD'nin ve dış dünyanın Türkiye'ye verdiği büyük destek (2) Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi tam üyelik için aday sayması (3) IMF ile stand - by anlaşması yapılması ve üç yıllık ayrıntılı bir programla enflasyonsuz büyüme hedefine yönelinmesi (4) Hükümetin bu programı uygulamaya kararlı görünmesi (5) Uluslararası mali piyasaların bu gelişmelere çok olumlu tepki vermesi ve Türkiye'nin dış borçlanma olanaklarının bir anda genişlemesi, pahalı da olsa 30 yıllık borçlanmanın gündeme gelebilmesi (6) Ülke içinde ve piyasalarda bu gelişmelerin olumlu değerlendirilmesi ve faizlerin düşmesi (7) Borsanın (İMKB) büyük bir patlama yapması.
Bunlar birbirini besleyen ve önemsenmesi gereken gelişmeler. Ancak kaygı verici noktalar da var. Bunlar arasında dikkate değer olanlar şunlar:
* Elektrik ve petrol zammında yaşananların da gösterdiği gibi, ekonomi yönetiminde tehlikeli bir dağınıklık ve koordinasyon eksikliği var.
* Uygulanan programı bütünüyle algılayıp olası yansımalarını ekonominin taraflarıyla toplum önünde tartışacak bir yetkili olmadığı izlenimi yaygın.
* Programı destekleyecek "toplumsal uzlaşma"ya gereken önem verilmediği için sorunlar yaşanması olası. Örneğin cam ve lastik sektörlerinde % 120'lere varan yıllık ücret artışı talepleriyle masaya oturmaya hazırlanan sendikalar olduğu söyleniyor.
* Bu ortamda tarımsal destekleme sistemini değiştirecek reformların da ciddi zorluklarla karşılaşması olası.
* Toplum ve piyasalar % 20 - 25'lik enflasyon hedefinin gerçekleşmesine hazır görünmüyor.
* Borsa mevduata alternatif gibi görülüyor ya da gösteriliyor.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr