Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hükümet ve ekonomi yönetimi bunun ne kadar farkında bilmiyorum ama ekonomideki olası gelişmelerin yanı sıra AK Parti hükümetinin "asıl niyeti" ve siyasi hedefleri de piyasaların ve medyanın sorgulama gündemine girmiş bulunuyor. Özellikle dış dünyada artık genel kabul gören bir sorgulama şablonu oluşmuş durumda. Her yorumda, her haberde bu şablon tekrarlanıyor ve Türkiye'nin ekonomik ve siyasi riskleri öne çıkartılıyor. Türkiye ekonomisini yönetenlerin işi şimdi çok daha zor, çünkü Türkiye'nin ve Türkiye ekonomisinin gidişatıyla ilgili beklentiler tamamen değişti. Birkaç ay öncesine kadar, Türkiye'yi istikrarlı bir çizgide hedefine doğru ilerleyen ülke olarak görmeye devam edenlerin çoğunun kafasında çok sayıda soru var bugün. Türkiye ve AK Parti ile ilgili olarak sorulmakta olan siyasi sorular da önemli ama bu yazıda öncelikle ekonominin geleceğiyle ilgili olarak gündemde olan soruları ele alacağız.Gelinen noktada ortaya çıkan belirsizlikler ve bunlara bağlı olarak sorulmakta olan sorular bir hayli fazla: Döviz kuru yeniden istikrar kazanacak mı, yoksa dalgalanma sürecek mi?Kurda istikrar sağlanırsa bu ne zaman ve hangi düzeyde gerçekleşecek?YTL'nin yeni düzeyi dış açığın kapanmasına yardımcı olacak mı? YTL'nin değer kaybı fiyatlara ne ölçüde yansıyacak?İç talepte hızlı bir düşüş yaşanacak mı?Yatırımlarda hızlı bir düşüş yaşanacak mı?Üretimde keskin bir düşüş yaşanacak mı?Ekonominin büyüme hızı hangi sürede ve ne kadar etkilenecek? Reel faizler ne kadar yüksek kalacak?Türkiye'ye dışardan yeni para girişi olacak mı?Doğrudan yabancı sermaye yatırımları sürecek mi? Ücretliler ek ücret artışı talep edecek mi?Özel sektörün fiyatlama davranışları nasıl değişecek?Enflasyon bu yıl içinde tek haneli rakamlara dönüş yapabilecek mi?İç siyasetin kızışacağı ortamda, ekonomik istikrara ve mali disipline öncelik verilecek mi? Ekonomide sorular Şimdi gelinen noktada bu soruların soruluyor olması, aslında Türkiye ekonomisiyle ilgili temel bir kaygının yeniden gündeme geldiğini gösteriyor. İçerde ve dışarıda insanlar, kriz sabıkası hayli fazla olan Türkiye ekonomisinin yeni bir kırılma noktasına gelip gelmediğini sorguluyor ve öncelikle bu temel soruya yanıt arıyor. Önümüzdeki dönem bu temel soruya yanıt verme açısından çok kritik bir dönem. Bu dönemde her gelişme, her gösterge dikkatle izlenecek ve buna göre değerlendirmeler yapılacak. Olumsuz bir tablonun ortaya çıkmaması için ekonominin bütün aktörlerine önemli rol düşüyor bu süreçte ama belirleyici olan hükümetin yaklaşımı olacak kuşkusuz. Hükümetin özellikle dış dünyada oluşmuş olan olumsuz izlenimi silecek bir çaba içine girmesi şart bence. Hükümet, Merkez Bankası Başkanı'nın atama süreciyle başlayan güven erozyonunu giderecek adımlar atamazsa, yeni dış şokların da gündeme gelebileceği ortamda işimiz daha da zorlaşabilir. oulagay@milliyet.com.tr Kritik dönem