Osman ULAGAY
Ortam elverişli ama politikacılara duyulan güvensizlik enflasyonun üç yıllık programla düşeceğine inanmayı zorlaştırıyor.
Ekonomiyle uzaktan yakından ilgili herkes son günlerde aynı soruları soruyor: enflasyon gerçekten düşecek mi? 1998 hedefi tutacak mı? Açıklanan bütçe ve programla 1998 sonunda enflasyon % 50'ye iner mi?
Enflasyonu düşürmeye kararlı görünen Yılmaz hükümetinin en büyük dezavantajı son onbeş yıl içinde kurulan her hükümetin benzer vaatlerle işe başlamış ve vaadini tutamamış olması. Bu yüzden toplumun hemen her kesiminde ciddi bir güvensizlik oluşmuş "enflasyonla savaşacağım", diyen hükümetlere karşı. Bu güvensizliğin kırılması için enflasyonla mücadelenin somut adımlarının görülmesi, hükümetin bu konudaki kararlılığının kanıtlanması gerekiyor.
Yılmaz hükümetinin en büyük avantajı içerde ve özellikle dışarda, uluslararası
piyasalarda etkili noktada bulunan kurum ve kişilerin bu hükümete inanmak istemesi. Her olumlu adımın bu isteğin inanca dönüşmesi için olumlu katkısı olabilecek ve ciddi bir programla ciddi bir uygulama birleşirse Türkiye dışardan destek görebilecek.
Saracoğlu: Başbakan anlatsın
Halen ANAP milletvekili olan Rüşdü Saracoğlu'na göre toplumun, hükümetin enflasyonla mücadele niyetine inanması için bizzat Başbakan Yılmaz'ın programı topluma anlatması ve benimsetmesi gerekiyor. Kamuoyunun yapısal reformların yapılacağına ve programın toplumsal yüklerinin adil dağılacağına inanması için
Başbakan'ın tavrının belirleyici olacağını düşünüyor Saracoğlu.
Enflasyonun düşürülmesinde kamu açığının büyüklüğü kadar nasıl finanse edildiğinin de önem taşıdığını belirten Saracoğlu, yeni yaratılan paranın ne kadarının bütçe açığını kapatmada kullanılacağını gösteren rasyoya dikkat çekiyor. Kanal - E televizyonuyla Aks Menkul Kıymetler tarafından düzenlenen panelde konuşan Saracoğlu'nun hesabına göre 1993'de % 55'e yükseldikten sonra 1994 krizi sonrasında % 20'lere düşürülen bu rasyo 1998'de yeniden % 55'e yükselebilecek. Bu nedenle öngörülen bütçe ve programın tutarlı uygulanması halinde 1998 yılında reel faizlerde bir gevşeme beklemek zor. Saracoğlu, enflasyonu düşürmenin hayli külfetli olacağını ve IMF'nin desteğini gerektirdiğini düşünüyor.
Akat: Külfet ağır değil
Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu konjonktürde enflasyonu hızla düşürecek bir programın çok külfetli olmayacağını düşünen ekonomistler de var. Örneğin Prof. Asaf Savaş Akat, 1994'dekinden farklı olarak, büyük çapta toplumsal refah kaybına yol açmadan faiz dışı bütçede öngörülen fazlanın yaratılabileceğini ve enflasyonun aşağı çekilebileceğini düşünüyor. Bir miktar kemer sıkmanın zorunlu olduğunu vurguluyor Prof. Akat ama büyümesini sürdüren bir ekonomide bunun etkisinin massedilebileceğini düşünüyor.
Öngörülen programın tutarlı uygulanması halinde enflasyonun hızla düşürülebileceğini belirten Prof. Akat bu eğilimin belirginlik kazandığı noktada yeni liraya geçiş için elverişli bir ortamın oluşabileceğine dikkat çekiyor ve, "Merkez Bankası'nın sürekli rezerv biriktirmesi de bir sürpriz olasılığını akla getiriyor, para kurulu türü bir uygulamaya hazırlık izlenimi veriyor", diyor.
Prof. Akat, enflasyona karşı şok tedbiri aslında benimsemediğini ancak politikacılara güvenemediği için mücadelenin zamana yayılmasına da taraftar olmadığını söylüyor, açıklanan programın hızla uygulanmasını zorunlu görüyor.
Güneş: Şoka gerek var
Politikayla içiçe bir aileden gelen Prof. Hurşit Güneş'in politikacılara duyduğu güvensizik daha da fazla, "şimdi ortaya konan program ve ilk yıl için yüzde 50 enflasyon hedefi bence gerçekçi değil, enflasyonla mücadele için mutlaka şok önlemlere gerek var", diyor. Kamu açıklarının yanısıra maliyet unsurlarının ve enflasyon beklentisinin de enflasyonun sürmesinde çok önemli rol oynadığını vurgulayan Prof. Güneş, geleceğe dönük kontratların enflasyonun süreceği varsayımıyla yapıldığı bir ortamda enflasyonun düşmesini beklemenin zor olduğunu söylüyor. Ancak şok önlemlerin toplumdaki ve piyasalardaki "bu enflasyon düşmez" inancını sarsacağını belirten Prof. Güneş, şok önlemleri almak için güçlü hükümete gerek olduğu görüşüne de pek katılmıyor," asıl zamana yayılmış bir programı ödün vermeden uygulamak için güçlü hükümete ihtiyaç var", diye konuşuyor.
Prof. Güneş, mali kriz olasılığını ölçen endeksin şu anda tehlike sinyali vermediğini ve şok önlemler için ortamın elverişli olduğunu da ileri sürüyor.
İş aleminin seçkinleri, TÜSİAD çevresi Yılmaz hükümetinin enflasyonla mücadeleyi ciddiye aldığına ve bu yolda somut adımlar atacağına inanma eğiliminde. Ancak ekonominin diğer unsurlarının ve genel olarak toplumun eğilimi biraz farklı galiba.
TÜSİAD tarafından organize edilen SİAD'ler Zirvesi'ne katılmak üzere Anadolu'nun çeşitli illerinden gelen SİAD başkanları önceki akşam NTV'nin "Enine Boyuna" programında görüşlerini belirttiler. Hepsi, SİAD Zirvesi'nin açış konuşmasında hükümetin enflasyonla mücadeledeki kararlılığını anlatan Devlet Bakanı Işın Çelebi'yi dikkatle dinlemiş ama hiç biri enflasyonun düşürüleceğine ikna olmamıştı. "Bakan enflasyonun düşmemesi halinde neler olacağını güzel anlattı ama nasıl düşürüleceğini anlatmadı", diyorlardı.
Enflasyonla mücadelenin gerçekten ciddiye alındığına inanmak isteyenlerin bir kaygısı da işin uygulama yönünün zamana bırakılmış olduğu izleniminin doğması. Sanki 1998 yılının gelmesi bekleniyor mücadelenin başlaması için. Oysa 1998 hedeflerinin tutması enflasyonla, bütçe açıklarıyla mücadelenin hemen başlamasına bağlı. Bütçe disiplininin 1997 yılının son çeyreğinde sağlanması ve 1997 bütçe açığının asgaride tutulması, toplumdaki enflasyon beklentisinin şimdiden kırılmaya başlaması çok önemli. İşe hemen başlanmazsa hükümete inanmak giderek güçleşecek.
Yazara EmailO.Ulagay@milliyet.com.tr