Enflasyon konusunun son günlerde bu köşeyi fazlaca işgal etmesinin üç nedeni var : (1)Bugün gelinen noktada bu konunun tartışılması çok önemli görünüyor bana; (2) Herkes bu konuda aklına geleni söylediği için kafaların karışabileceğini düşünüyorum; (3) Yıllardan beri bu konuyla uğraşan biri olarak bu tartışmaya karınca kararınca bir katkıda bulunabilirim gibi geliyor.
Konunun gelinen noktada özel bir önem taşımasının nedeni hükümetin enflasyonla mücadeleyi ciddiye aldığı izlenimini vermesi ve IMF ile yaptığı anlaşmayla dış dünyada da böyle bir izlenim yaratmayı başarması. Enflasyonla mücadelede başarının "olmazsa olmaz" koşulu, kamu maliyesinde disiplinin sağlanması ve kamu açığı ve kamu kesimi borçlanma gereği hedeflerinin tutturulması. Yıllardan beri bu hedeflere varılamadığı için ve kamu açıkları büyüyerek sürdüğü için "enflasyonla mücadele" deyince herkesin aklına öncelikle bu geliyor.
Evet işin temelinde bu var; bütçeyle ve kamu açıklarıyla ilgili hedeflerin tutturulması halinde Türkiye'de enflasyonun % 30'lara hatta belki biraz altına düşürülmesi mümkün görünüyor. Ancak asıl önemli olan ondan sonrası. Henüz o noktaya gelinmemişken ondan sonrasını tartışmayı erken bulanlar çıkabilir belki ama bana öyle geliyor ki, biz IMF ile yapılan üç yıllık anlaşmanın, AB ile bütünleşme hedefiyle de örtüşen asıl hedefinin "enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek" olduğunu göz ardı edersek bu hedefe hiçbir zaman varamayız. Bu yılın sonunda enflasyon % 30'lara inerse bunu başarı sayıp kendimizi avutma yoluna girebiliriz.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü ve Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'nin yaptığı saptama bu noktada önem taşıyor. Türkiye'de enflasyonun % 20 - 30 bandına ineceğine inandığını belirten Özince, "Bu bant çok kritik. Oraya kadar inmek kolay ama enflasyonu ondan aşağı çekmek dünyanın diğer bölgelerinde de kolay olmamış" demiş ve "enflasyonu düşürme sürecinde uluslararası rekabet gücünü artırmak için verimliliğin artırılması gerektiğini" vurgulamış."Enflasyonu düşürmek devletin görevidir, özel sektörün işi değildir" diyenlerin göz ardı ettiği can alıcı nokta işte bu. Bütçe hedeflerini tutturarak enflasyonun köpüğünü alabilirsiniz ama reel ekonomide, sanayi ve hizmet sektörlerinde ucuz üretimi sağlayacak rekabet şartlarını yaratamaz ve verimlilik artışlarını sağlayamazsanız tek haneli enflasyon hayal olarak kalır. Başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelerde son yıllarda gözlenen gelişmeler de enflasyonsuz büyümenin sırrının verimlilik artışlarında yattığını ortaya koyuyor.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr