Önceki akşam Galatasaray - Trabzonspor maçınının özetini izlerken Galatasaray'ın başarısının enflasyonla mücadelede neden tekrarlanamadığını düşündüm. Galatasaray'ın bu yılki başarısının ardında yatan nedenleri düşündüğümde şunlar geliyor aklıma:
* Takımın patronunun kim olduğu konusunda hiçbir tereddüt yok
* Hedefin ne olduğunu herkes, her oyuncu çok iyi biliyor
* Patron Fatih Terim'in gözü her an herkesin üzerinde, gevşemeye izin yok
* Her maçın kendi başına bir hedef olduğunu herkes biliyor
* Her oyuncu en az diğerleri kadar iyi oynamazsa bunun sırıtacağını biliyor
* Her oyuncu maç içinde gelişen durumlara göre ne yapması gerektiğini biliyor
* Takımın bir gol yemesi ya da yenik duruma düşmesi hemen paniğe yol açmıyor.
Her futbol takımı yenilir ama yukarda saydığım özellikler Galatasaray'ın zor yenilmesini sağlıyor.
Enflasyonla mücadele cephesinde ise biz bu koşulların hemen hiçbirini sağlamadan zafer şarkıları söylemeye, takım daha sahaya çıkmadan başarıyı alkışlamaya koyulduk; ocakta ilk golü yiyince de paniği önlemek için yirmi yıldır duymaktan bıktığımız mazeretleri sıralamaya başladık: Ocakta artışın yüksek çıkması bekleniyormuş, KİT'ler aralıkta yüksek zam yapmış, özel sektör ocakta bu zamları kendi fiyatlarına yansıtmış, petrol fiyatları artmış vs. Bu kafayla nereye varılacağını kestirmek zor değil. Yıl sonunda enflasyon yüzde 40'larda kalırsa bunu başarı gibi gösterip "işte enflasyonu düşürdük" diyecekler ve malum mazeretleri tekrarlayacaklar: "Daha sert fren yapsaydık yolcular camdan fırlardı, sosyal patlama olurdu" vs.
Aslında bu kafayla enflasyonda öngörülen yıllık hedeflerin (% 20 - 25) yakalanamayacağını herkes biliyor. Dün bazı gazetelerde yayımlanan bir kamuoyu yoklaması halkın yüzde 64'ünün enflasyonun düşeceğine inanmadığını gösteriyor. IMF ile mutabık kalınan üç yıllık programın ilk yılında hedef tutmayınca, asıl hedefe, yani üçüncü yılın sonunda tek haneli enflasyona erişme hedefine varmanın ne kadar zorlaşacağı da ortada.
Bu duruma düşmek istemiyorsak, "bunu bekliyorduk, her şey yolunda" aldatmacasını derhal terk edip, KİT'lerin ve özel sektörün mevcut yapısıyla, mevcut eksik rekabet ortamında, değişmeyen fiyatlama anlayışıyla ve davranış biçimiyle bu işin yürümeyeceğini kabul etmek zorundayız. Önce ekonominin patronunun kim olduğu belirlenecek ve o kişi ortaya çıkıp yapılması gereken zor işleri ve katlanılması gereken zorlukları bir bir açıklayacak; oyuncuları ve seyirciyi (yani halkı) ikna edip kesin bir hedefe kilitleyecek. Ondan sonra belki başarıyı düşünebiliriz.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr