Amerikanın kapsamlı bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek için Ortadoğuda bulunduğuna kâni. Bu nedenle de ABDnin bölgedeki planlarına uyum sağlayamayan her ülkenin tehdit altında kalabileceğini düşünüyor. "Türkiye için de böyle bir tehdit söz konusu mu?" sorusuna da şöyle cevap veriyor: "Maalesef evet. Bu nedenle çok dikkatli olmak zorundayız."İkinci kuşak holding patronunun saptaması önemli. ABDnin, daha doğrusu Bush yönetiminin ruh halini ve tavrını şimdi daha da dikkatle izlemek gerekiyor. ABD seçmeninden taze destek alarak ikinci dönemine başlayan Başkan Bush şimdi çok daha kendinden emin, dönüştürücü misyonuna inanmış bir başkan görünümünde. Ukraynadaki, Kırgızistandaki, Lübnandaki kitlesel patlamalar da Bushu çok cesaretlendirdi. Kimi Bush muhaliflerinin bile, bence sığ değerlendirmelerle, "meğerse Bush haklıymış" deme noktasına geldiği ortamda Başkan Bush iyice havaya girdi; sürekli olarak vurguladığı "demokrasi ve özgürlük" temasının birçok ülkede tiranlığın sonunu getireceğine ve küresel düzenin ABDnin istediği gibi yeniden biçimleneceğine iyice inandı. Önde gelen bir holdingimizin ikinci kuşağı temsil eden genç patronu Türkiye - ABD ilişkilerinin geleceği konusunda kaygılı. "ABDnin tavrını yakından izlemeye çalıştığım için kaygılıyım" diyor. ABDnin bundan sonra atacağı adımları kestirebilmek için konuyla ilgili yayınları ve kitapları yakından izlediğini anlatıyor. Ancak, bunu tek başına gerçekleştirmesinin kolay olmadığını kabul ediyor ABD yönetimi. Geçen ay açıklanan yeni Ulusal Savunma Stratejisi dokümanında, küresel düzeni yeniden biçimlendirme misyonunu yerine getirmek için "müttefiklere ve partnerlere" ihtiyaç duyulacağı vurgulanıyor. Bu dönüşümün karşısında durmaya kalkışacak olanlara ise acımasız davranılacağı belirtiliyor. Başkan Bushun 11 Eylül sonrasında sık sık kullandığı "Ya bizden yanasın, ya karşımızdasın" ilkesi hâlâ geçerli.Öte yandan ABD yönetimi, kendi küresel düzen anlayışını, kimseye kulak asmadan herkese empoze etme konusunda kararlı olduğunu, Birleşmiş Milletlere John Boltonu ve Dünya Bankasına Paul Wolfowitzi atayarak anlayana, anlamayana gösterdi. Bolton da Wolfowitz de Bush yönetiminin dünyanın tek hakimi haline gelme politikasının küstah savunucularıydı ve bu nitelikleriyle başta Avrupa ülkeleri olmak üzere çoğu ülkenin tepkisini çekecek isimlerdi. Bush bu atamalarla hem herkese haddini bildirdi, hem de kendi küresel düzen anlayışının dışında bir alternatifin geçerli olamayacağını göstermek istedi. Ya ABDden yanasın.. Avrupanın büyük bölümü bu atamalardan hiç hoşlanmadı ama fazla bir şey de yapamadı. Dünya Bankasındaki oy dağılımında ABDnin iki katına yaklaşan bir ağırlığa sahip olan Avrupa Birliği, Wolfowitzin Bankanın başına getirilmesini engellemek için hiç bir girişimde bulunmadı. Birçok yorumcuya göre, Irak savaşı yüzünden ABD ile arası açılan Fransa ve Almanya gibi Avrupada ağırlığı olan ülkeler, Bushu kızdırıp düzelme yolundaki ilişkileri yeniden bozmamak için Wolfowitze itiraz etmedi. Böylece ABD istediğini elde etti ve Dünya Bankasının başına Wolfowitzin gelmesiyle, ABDnin küresel düzeni yeniden biçimlendirme planının bir aşması daha tamamlanmış oldu.Bütün bunları belirttikten sonra Türkiyeye ve genç holding patronunun kaygılarına dönecek olursak, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin gerçekten de kritik bir noktada bulunduğunu söyleyebiliriz. Irak savaşı öncesinden 2004 sonuna kadar yaşanan süreçte, belki zaman zaman şansın da yardımıyla, ABDnin taleplerine tam teslim olmadan ABD ile ilişkileri belirli bir düzeyde koruyabildi AKP hükümeti. Böylece kendi tabanına ve Türkiyedeki kamuoyuna fazla ters düşmemeyi başardı. Ancak şimdi ABD, kendi büyük oyun planının yeni bir aşamasına gelmiş görünüyor ve bu aşamada ABDyi oyalamanın ve taleplerine direnmenin çok daha zor olabileceği anlaşılıyor. AB ve Türkiye zorda Yıllar önce Cumhuriyet Gazetesindeki odama gelen gençlerden en girişken ve sempatik olanı, benim Cumhuriyette yayımlanan ekonomi yorumlarımı bir kitapta toplamak istediklerini söyledi. Tabii sevinerek kabul ettim ve bu gençlerin kurduğu Hil Yayınevi kısa sürede 24 Ocak Deneyimi Üzerine adını verdiğimiz derlemeyi yayınladı. Bana o öneriyi yapan genç, daha sonra Pandora Kitabevini kurup geliştiren ve özellikle İngilizce kitap temininde iddialı hale getiren Hüseyin Sönmezdi. Türkiye ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili konularda yayınlanan İngilizce kitaplara özel bir ilgi gösteren Pandora Kitabevi şimdi mükemmel bir katalog yayınlamış. İngilizce olarak yayınlanan katalogda Türkiye ile, Türk ve Osmanlı tarihi, Ortadoğu ve Bizans ile Türkiyenin tarihi ve arkeolojik mirasıyla ilgili olarak yayınlanmış 2 bin dolayında İngilizce kitaba yer verilmiş. Bu tür yayınları mümkün mertebe izlememe karşın bu katalogda yer alan kitapların birçoğunun varlığını bu katalog sayesinde keşfettim. İngilizce bilip bu konularla ilgilenenler için bulunmaz bir kaynak. Pandoranın telefonu ve internet adresi www.pandora.com.tr. - Telefonu: (0212) 230 09 62 oulagay@milliyet.com.tr Pandoradan Türkiye kitapları kataloğu
Özay Şendir
Hamaset ile siyaset arasına sıkışmak...
20 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yıllık izin hakkında her şey
20 Haziran 2025
Abbas Güçlü
İşsizlik mi iş bilmezlik mi (5)
20 Haziran 2025
Zafer Şahin
İsrail’in sessiz Kıbrıs işgali ve Ekim seçimi..
20 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş ne zaman bitecek?
20 Haziran 2025