Osman ULAGAY
Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik büyük maddi yardım paketleri halen vetolu
Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden özellikle Gümrük Birliği'nin başlamasından sonra beklediği ancak şimdiye kadar önemli miktarda yararlanamadığı mali yardımlar, siyasi gelişmeler yüzünden bir türlü Türkiye'ye ulaşamıyor. AB Komisyonu yetkilileri, kredileriyle Türk KOBİ'lerine önemli bir destek sağlayabilecek toplam 1.5 milyar ECU'lük paketin 1.125 milyar ECU'lük bölümünün Yunanistan vetosu altında olduğunu, 375 milyon ECU'lük bölümünün ise yalnızca insan haklarına yönelik çalışmalara verilebileceğini bildirerek 'paketin büyük bölümünün kullanılması olasılığının şu an görünmediğini' ifade etti. Yetkililerce onaylanmış birçok proje, halen Brüksel'de finansman anlaşmalarının imzalanmasını bekliyor.
AB Komisyonu'nun Türkiye için iki büyük mali yardım paketi var. Bunlardan birincisi Akdeniz fonu MEDA. 750 milyon ECU'lük MEDA desteklerinin yarısı hibe, yarısı Avrupa Yatırım Bankası (AYB) kredilerinden oluşuyor. Başta veto hakkını kullanarak MEDA'yı bloke eden Yunanistan daha sonra vetosunu kaldırdı ancak bu kez de Avrupa Parlamentosu, MEDA hibelerinin Türkiye'de yalnız insan haklarına yönelik çalışmalar için kullanılmasına ilişkin bir kısıtlama getirdi.
İkinci mali yardım paketi ise Gümrük Birliği çerçevesindeki Mali İşbirliği. MEDA gibi yarısı hibe, yarısı AYB kredisi olmak üzere 750 milyon ECU'den oluşan Mali İşbirliği'nin hibe bölümü, Yunanistan vetosu nedeniyle kullanılamıyor. AYB kredilerinin ise tamamı (750 milyon ECU) veto nedeniyle bloke durumda.
AB rekabet yasalarına göre hibeler yalnız kar amacı gütmeyen projelere verilebiliyor.
Avrupa Parlamentosu kısıtlama getirmeden önce MEDA'nın 1996 Türkiye hibe bütçesinden kabul edilen 5 projenin ise şu sıralarda finansman anlaşmaları imzalanıyor. Toplam tutarı 33 milyon ECU olan projeler arasında en büyüğü, Milli Eğitim Bakanlığı'na ait mesleki eğitimin modernleştirilmesi projesi. Diğer projeler KOSGEB, Tarım Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve yerel yönetimler birliğine ait. Projelerin yıl sonunda hayata geçmeye başlayacağı tahmin ediliyor.
AB Komisyonu yetkilileri Türkiye'de daha küçük çaplı ve belirli konularda destek programlarının da yürütüldüğünü, bunlar arasında TESK Hizmet Merkezi ve Ege Bölgesi Kalkınma Ajansı'nın kurulmasına katkıda bulunan Med - Invest gibi özel çerçeve programlar bulunduğunu belirtiyor.
Bunun dışında Türkiye, ECIP (Avrupa Komisyonu Yatırım Ortaklığı) kredilerinden yararlanabiliyor. Bu programdan yararlanmak için bir AB firmasıyla ortak olarak sektörel önem taşıyan pilot bir proje geliştirilmesi gerekiyor. Programda 1988'den bu yana aktif olan Türkiye şimdiye dek ortaklarıyla birlikte 10.7 milyon ECU'lük destek kullanarak toplam 94 proje gerçekleştirmiş. Proje bazında verilen ECIP kredilerini Türkiye'de Euro - Türk Bank yönetiyor.
"Ben bütün dünyayı dolaştım, her yerde dondurma nasıl yapılır, nasıl satılır biliyorum. Tam 19 uluslararası fuara katıldım. Dünyayı devamlı izliyorum. Dünya hızla değişiyor. Adam franchising ile nerden nereye gelmiş... Doğruyu bulunca sen de yapacaksın. Ben işimi iyi yapıyorsam neden başaramayayım?" Yaşar Pastanesi'ndeki sohbetimize, "Maraş'ta dondurma üretirken nasıl aklınıza geldi tüm Türkiye'ye ve dünyaya dondurma satmak?", sorumuza böyle yanıt vererek başladı Mehmet Kambur.
Yaşar Pastaneleri'nin kurucusu Yaşar Kambur'un üç oğlundan biri olan Mehmet Bey, vizyonunu oluşturmak ve uygulamakta oldukça özgür kalmış. Dünyayı gezmiş ve demiş ki, "Biz, bize özgü, mükemmel bir ürün üretiyoruz. Neden bunu her zaman, her yerde satamayalım?" Böylece birkaç yıl önce başlamış Mado öyküsü...
İstanbul'dan başlamak üzere Türkiye'de şu ana kadar 22 Mado dükkanı açılmış. Bunların 5'i üreticiye ait, kalanı ise franchise'lar. Mehmet Kambur şu anda Türkiye'den ve yurt dışından 200 kadar franchising talebi olduğunu ancak "hizmet standardı tutturamama riski" nedeniyle bir süre daha taleplerin askıda kalacağını söylüyor:
"Servis standardı, damak tadına göre olmalı. Dondurma nasıl servis yapılır, su, çay kaç derecede verilir, bunlar doğru olmadı mı olmaz. Ben öncelikle kendime eleman yetiştirmek için İstanbul'daki yeni binamızın bir bölümünde 100 kişilik bir dondurma okulu açıyorum. Mezun olanlara da Mado'larda iş imkanı sağlayacağım; böylece kaliteden ödün vermeden büyüyebileceğiz."
Ayın yarısını Maraş'ta, yarısını İstanbul'da geçiren Mehmet Kambur, "İstanbul'da dükkanların dışında dolaşıp izlerim, kimse beni tanımaz. Burada da kaç kişi çalışır, kaç para kazanılır bilmem. Onları işletmede sorun. Ben gezerim, pazarlama, ihracat yaparım..", diyor. Bir de her akşam Maraş'ın ana caddesinde yer alan Yaşar Pastanesi'nde önlüğünü takıp dondurma satıyor.
Yaşar Dondurma tesislerini görmeye gittiğimizde ise bizi kapıda Mehmet Bey'in ağabeyi Atilla Kambur karşılıyor. En sonunda şirket hakkında bazı sayılar elde edebiliyoruz: Tesisin üretim kapasitesi yılda 1500 ton dondurma. Üretimin %70'i standart Maraş dondurması, %30'u ise "market tipi" de denilen, Mardo markasıyla pazarlanan kornet ya da saplı dondurma.
1996'da Kahramanmaraş vergi birincisi olan Yaşar Dondurma 230 milyar TL'lık cirosunun %8'ini ihracattan elde etmiş. İhraç pazarları şu anda Almanya, Türki cumhuriyetler, Irak, İngiltere. Muhteşem süt ve sahlep kokuları arasında, ayağımızda galoşlarla gezdiğimiz 5000 metrekarelik üretim tesisinde Atilla Bey her sabah kendi göz ve el ölçüsüne göre dondurmanın miksini pişirdiğini anlatıyor. 100'ün üzerindeki çalışan arasında muhasebe, pazarlama, işletme müdürü de var ama patron, her zaman işin başında: İlke, "Biz işi takip etmezsek iş bizi bırakır!"
Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), ülkemizdeki sanayicilerin Ar - Ge girişimlerini artırmakta kararlı. Son dönemde Ar - Ge teşvikleriyle özellikle KOBİ'lere önemli katkılarda bulunan TÜBİTAK ile TTGV, sanayiciyle üniversite arasında Ar - Ge ortaklıkları yaratmak amacıyla 4 - 5 Aralık 1997 tarihlerinde "Ar - Ge Proje Pazarı 1997 - Sanayide Teknolojik İşbirliği Platformu" adlı bir toplantı düzenliyor.
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı (TİDEB) Başkanı Cemil Arıkan toplantı için bir ana teknoloji alanı ile alt temalar belirlendiğini, belirlenen konularda proje fikirlerinin toplantıdan önce katılımcılardan toplanarak uygun bulunanlarının iki gün boyunca derinlemesine tartışılacağını söyledi. Bu yıl ilk kez düzenlenen Ar - Ge Proje Pazarı için belirlenen ana konu, üretim ve ürün geliştirme.
Arıkan Ar - Ge Proje Pazarı'nın katılımcılarının büyük - küçük tüm sanayiciler, üniversiteler ve araştırma kuruluşlarından olabileceğini belirtti. İstanbul Silivri'deki Klassis Otel'de yapılacak toplantıda, her alt tema ayrı birer yuvarlak masada uzmanlar ve ilgililer tarafından tartışılacak. Cemil Arıkan böylece sorun yaşadıkları alanda fikirlere ya da uzmanlara rastlama fırsatı olmayan küçük sanayicilerin bunlarla birebir çalışma olanağı bulabileceklerini belirtti.
Ar - Ge Proje Pazarı'nın ilk duyurusu üzerine 230'u sanayiden, 330'u üniversiteden olmak üzere 560 kişi TÜBİTAK'a başvurarak ilgi duyduğunu belirtmiş. İlgilenenlerin önerecekleri fikirlerle 150 - 200 proje fikri oluşması bekleniyor. Bu fikirlerin sanayi ile üniversite arasında somut bir ilişki kurulması için yol açması, Arıkan'ın hedefi.
Ayrıntılı bilgi için TÜBİTAK - TİDEB'i (312) 467 18 01 numaralı telefondan arayabilirsiniz.
Yazara EmailO.Ulagay@milliyet.com.tr