Geçen yıl Türkiye ekonomisi ciddi boyutta küçülürken Asya krizinin doğrudan ya da dolaylı olarak etkisinde kalan ülkelerin çoğunda oldukça yüksek büyüme hızlarına erişilmiş. Günümüzde GSMH'den daha yaygın kullanılan gösterge olan GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) verilerine göre Güney Kore % 13, Malezya % 11, Rusya ve Hong Kong % 9 dolayında büyüme hızları elde etmişler 1999'da. Tam bir çöküntü yaşayan Endonezya bile % 5.8 büyürken GSYİH'nin en fazla küçüldüğü ülke ise Türkiye olmuş.
Sorun nerede? 1999 yılında dünya ekonomisinde genel bir toparlanma gözlenirken bizim ekonomimiz neden buna ayak uyduramamış? Bizim ekonomimizde diğer ülkelerdekinden farklı bir sorun mu var?
Burada bunun kapsamlı bir analizini yapmaya kalkışmadan bana önemli görünen bazı noktalar üzerinde durmak istiyorum.
* Geçen yıl hızlı büyüme gösteren ülkelerin çoğu 1998'deki küçülmenin üzerine bunu sağladılar, Türkiye ise bir yıl gecikmeyle küçülmeyi 1999'da yaşadı.
* Ancak olay bundan ibaret değil ne yazık ki. Türkiye, dünyada kronik yüksek enflasyonla en uzun süre yaşama rekorunu elinde tutan ülke olarak bunun tahribatını hissediyor, devletin altyapı yatırımları aksarken özel kesimde de yatırım eğiliminin hızla düştüğü görülüyor. 1998 yılında % 2.4 olan toplam sabit sermaye yatırımlarındaki gerileme geçen yıl % 16'yı bulmuş. Yatırımın çöktüğü bir ortamda Türkiye'nin ekonomisini büyütmesi kolay değil.
* Dünyada teknolojik gelişmeyle ekonomik büyüme arasında yeni ilişkiler kurulurken, yeni teknolojileri en iyi hayata geçiren ABD, Avrupa'yı geride bırakırken yüksek enflasyonla ve faiz çıkmazıyla boğuşmanın öne çıktığı Türkiye ekonomisinde bu perspektif gündeme bile gelemiyor. Yeni yatırımların durması aynı zamanda teknolojik yenilenmenin de durması ve ekonominin rekabet gücünün azalması anlamına geliyor.
* Uluslararası rekabet gücü zayıflayan bir ekonominin günümüzün dünyasında hızlı büyümesi giderek zorlaşıyor ve Türkiye de belki henüz tam farkında olmadan bu zorluğun etkilerini yaşıyor. Bana öyle geliyor ki Türkiye rekabet gücünü artıracak yatırımları devreye sokmadan sürdürülebilir hızlı büyümeyi yakalayamayacak.
* Türkiye'nin döviz kuruyla rekabet üstünlüğü sağlamasına olanak vermeyen mevcut programın kısa sürede sonuç vermesi ve olayın temelinde yatan makroekonomik dengesizliğin bir an önce aşılması bu nedenle aciliyet taşıyor. Asıl iş ondan sonra başlayacak.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr