Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye ekonomisinin IMF'den geçmeden düze çıkması olanaksız görünüyor, IMF'den geçmenin yolu da belli ama acaba RP bunun farkında mı?
ABD'ye karşı tavır koyan RP, IMF'nin hayali kaynak paketleriyle ikna olacağını ve Türkiye'ye iltimas geçeğini sanıyorsa yanılıyor.


Hayali kaynak paketleriyle milleti avutan siyasetçiler, "ekonomi tıkırında" diyerek ahkam kesen hamşoekonomistler, borsaya "gaz vermek" için pembe tablolar çizenler ne derlerse desinler Türkiye ekonomisinin nereye doğru gittiği ortada. Hiç bir uygar ülkede görülmeyecek şekilde dış ticaret verilerini geciktirerek, kamu bankalarıyla borç operasyonları yaparak, "parayı koyacak yer bulamıyoruz",diye demeçler vererek gerçekleri bir noktaya kadar örtebilirsiniz, ondan sonra takke düşer, kel görünür.
Eldeki veriler ve gözlenen gelişmeler Türkiye'nin bir kez daha kendi kaynaklarıyla finanse edemeyeceği bir harcama ve tüketme sürecinde olduğunu gösteriyor. Bu süreci kısa vadeli "sıcak para"yla bir süre finanse etmeniz mümkün ama bunun maliyetini ve tehlikelerini artık biliyoruz. Bu süreçte ekonominin rekabet gücü azalıyor, döviz kazanma potansiyeli düşüyor, kısa vadeli paraya bağımlılığı giderek artıyor ve sonunda "sıcak para" şu ya da bu nedenle ürktüğü anda saaddet zinciri kopuyor.

Bu duruma düşmüş bir ekonomi için kriz dışında bir seçenek var: tüketimini ve harcamalarını kısacak, makroekonomik istikrarı sağlayacak bir programı benimseyip uygulamak. Böyle bir program yapıp Uluslararası Para Fonu(IMF)nin onayını da alarak uygulamaya başladığınız zaman uluslararası piyasalardan borçlanma, daha elverişli koşullarla orta ve uzun vadeli para kullanma olanağını bulabiliyorsunuz. Bu süreç içinde uluslararası kredi notunuz yükselebiliyor, ekonominizi sağlıklı biçimde finanse edebileceğiniz bir "sürdürülebilir büyüme" çizgisine oturtabiliyorsunuz.
Şu anda Türkiye'nin önünde iki seçenek var. Birinci seçenek, IMF'nin anlayacağı formatta, tutarlı bir istikrar programı hazırlamak ve bunu yapısal önlemlerle destekleyeceğini de açıklayarak IMF'nin onayını almak. Türkiye, bu programı uygularken ne kadar kararlı davranırsa orta ve uzun vadeli dış kaynak kullanma olanaklarını o kadar geliştirebilecek, buna bağlı olarak programın "kemer sıkma" dozunu o kadar düşürebilecek. Bu ortamda mali piyasalara güven geleceği ve ekonomik ajanların önünü görme süresi uzayacağı için borçlanma faizlerinde ve sürelerinde iyileşmeler görülecek, borçlanma kısır döngüsünün kırılması söz konusu olabilecek. Bu süreçte enflasyonun kademeli olarak aşağı çekilmesi de gündeme gelebilecek.
Diğer seçenek ise politik kaygılarla davranarak, örneğin bir erken seçimi düşünerek, aslında sürdürülemez olan harcama ve tüketme temposunu sürdürmeye çalışmak. Büyük bölümü hayali gibi görünen, kendine özgü kaynak paketleriyle bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek, bu arada paketlere özelleştirmeyle ilgili maddeler yerleştirip IMF'yi oyalamaya çalışmak.
Refah - Yol hükümeti şu ana kadarki tutumuyla bu ikinci seçeneğe yönelmiş görünüyor. Hükümetin özellikle Refah Partisi(RP) kanadının IMF ile uzlaşmayı sağlayacak birinci seçeneğe yanaşmamak için direneceği sanılıyor. RP içinde ağır basan eğilimin, durumu olası bir erken seçime kadar IMF'yi oyalayarak idare etmek isteğinde olduğu izlenimi hayli yaygın.

IMF'nin böyle bir taktikle fazla oyalanabileceğini sanmıyorum. Özelleştirme alanında bazı somut adımlar hemen atılabilirse bu hükümet için olumlu bir puan sayılabilir ama anlamlı bir SSK reformunu da içeren tutarlı bir program ortaya konmadan IMF'nin ikna edilmesi çok zor görünüyor.
IMF'yi etkileyebilecek diğer faktörün ABD yönetiminin telkinleri olduğunu, 5 nisan kararlarından bu yana daha iyi biliyoruz. Ancak ABD yönetiminin şu anda iktidarda bulunan RP - DYP hükümetine hoşgörülü davranması yolunda IMF'ye telkinde bulunacağını düşünmek için her halde biraz hayalci olmak gerekiyor.
Bu koşullar altında RP'nin önünde aslında tek seçenek var. Hayali kaynak paketlerini bir kenara koyup bir an önce IMF'nin onaylayacağı bir program hazırlamanın gereğini kabul etmek ve bunu yapmak. RP bunu yapmadığı taktirde IMF ile ters düşmeyi ve bunun sonuçlarına katlanmayı göze almak durumunda kalabilir.