Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


DAVOS


Pazar günü Zürih'te yayımlanan Sonntags Zeitung gazetesi "Davos ikinci Seattle olmadı" diye başlık attı. Cumartesi günü Dünya Ekonomik Forumu toplantısını ve Başkan Clinton'ı protesto etmek için Davos'a gelen grupları İsviçre polisi kendine özgü yöntemlerle engellemişti. Sonuçta küreselleşmenin ve Amerikan etkisinin her yerdeki simgesi olarak görülen McDonalds'ın birkaç camı kırılmış ve yaralanmalar olmuş, ancak toplantıya katılanların çoğu bu olayların farkına bile varmamıştı.
Seattle'da yaşananlara ilişkin çok farklı şeyler duydum Davos'ta. Bunlar arasında "Seattle çok şeyi değiştirdi" diyenler de var, Birkaç yıl sonra Seattle'ı hatırlayan bile olmaz" diyenler de. Ancak Seattle olaylarının özellikle Amerikalıları hayli etkilediği ve her küreselleşme tartışmasında lafın bir noktada mutlaka Seattle'a geldiği sanırım bir gerçek.
Bu gerçeğin ışığında insan şunu düşünmeden edemiyor: Seattle olaylarını dünya medyasının gündemine taşıyan protesto gösterileri, hatta şiddet içeren eylemler olsaydı acaba küreselleşmenin olumsuz etkileri bugün bu ölçüde tartışma gündeminde olacak mıydı?
Bu konuda Davos toplantılarına haksızlık etmemek için geçen yıl olduğu gibi bu yıl da küreseleşmenin olumsuz etkilerinin Davos gündeminde yer aldığını belirteyim. Ama dünyanın dikkatini çekmek bakımından Seattle herhalde çok daha etkili oldu Davos'tan.

Soros ve Türkiye

Davos'ta her ülkenin gazetecileri daha çok kendi ülkeleriyle ilgili sorular soruyorlar yetkili ya da etkili kişilere; en fazla Amerikalı gazeteci olduğu için de en fazla ABD ile ilgili soru soruluyor. Biz de bu geleneği bozmayıp Türkiye ile ilgili soru sormayı ihmal etmiyoruz tabii.
Pazar günü öğleden sonra düzenlediği basın toplantısında Türkiye'yle ilgili soruma muhatap olan kişi ünlü fon yöneticisi George Soros'tu. "Türkiye'deki gelişmeler çok olumlu. Türkiye'den çok umutluyum" diyen Soros, Başbakan Ecevit'le kısa bir görüşme yapmak olanağı bulduğunu ve Türkiye'de öncelikle ele alınması gereken konunun siyasi partilerle ilgili düzenlemeler olduğunu Başbakan'a anlattığını belirtti. "Parti liderlerinin kayıtsız şartsız tahakkümüne dayalı olan sistemin mutlaka değişmesi gerektiğini Başbakan Ecevit'e anlattım. O da bu yönde değişiklikler düşündüğünü söyledi" diyen Soros'un bu sözleri doğrusu beni biraz şaşırttı. Galiba Türkiye'nin ekonomik sorunlarını aşacağına inandığı için sıranın siyasal sorunlara geldiğini düşünmeye başlamıştı Soros.
Lise öğrenimini İstanbul'da, Robert Kolej'de tamamladıktan sonra Amerika'ya yerleşen ve adını duyaran genç kuşak ekonomistler arasında sayılan Dani Rodrik de, "Yıllardan beri ilk kez iyimserim Türkiye hakkında" diyor ve halen uygulanan programın iyi tasarlanmış bir program olduğunu belirterek bu programın başarıya ulaşmasını engelleyebilecek en büyük tehlikeye dikkat çekiyor: Erken ve aşırı iyimserlik.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr