Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şu anda derin bir kriz yaşamakta olan Türkiye ekonomisinde de acaba bir "mucize" yaşanabilir ve hemen herkesi karamsarlığa sürükleyen tablo bir anda değişebilir mi? Ekonomideki çıkmaz yerini umutlu bir açılıma bırakabilir mi?Bu sorulara cevap ararken her şeyden önce bugün yaşanmakta olan krizin iki boyutu bulunduğunu hatırlamak gerekiyor.Krizin birinci boyutu, Türkiye ekonomisinin yıllardır savsaklanan yapısal sorunlarıyla ilgili. Ekonomimizin üretim yapısını dönüştürmeden; tarımını, sanayiini, hizmet sektörlerini yeniden yapılandırarak küresel rekabete uyum sağlayacak bir verimlilik düzeyine getirmeden; siyaset - ekonomi ilişkilerini yeniden düzenlemeden; devlete ve bürokrasiye çeki düzen vermeden; yolsuzluk tezgahlarını yoketmeden; kayıt dışı ekonominin şartlarını ortadan kaldırmadan Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını aştığımızı söyleyemeyiz. Son dönemde bu yönde önemli adımlar atıldığı bir gerçek ama yapısal dönüşüm kolay bir iş değil ve uzun bir yolun henüz başındayız. Bu alanda "mucize" beklemek olanaksız. Sabırla, adım adım, zorlukları aşarak katedeceğiz bu yolu.Ancak halen yaşanmakta olan krizin bir de başka boyutu var. Hükümete duyulan güvensizlik giderek sisteme duyulan güvensizliğe dönüşmüş durumda. Herkes varını yoğunu dolara(dövize) çevirerek kendini kurtarmak, parasını her an yeni bir krize gireceği düşünülen sistemin dışında tutmak telaşında. Bu davranış biçimi kendini besleyen bir kısır döngü yaratıyor, dövizin fiyatı yükseldikçe talebi de artıyor. Ekonominin damarlarındaki "kan" çekilip döviz yığınaklarına dönüştükçe de ekonominin tümüyle zaafiyete uğraması kaçınılmaz oluyor, bünyedeki sağlam hücreler bile yara almaya başlıyor.İşte tam bu noktada, insanlardaki bu ruh halini değiştirecek bir "mucize"ye gerek var sanki. Bu "mucize"nin şifresi bulunduğunda krizin bu boyutu kısa sürede aşılabilir, sistem dışına kaçan paranın geri gelmesiyle birlikte ekonominin hücreleri yeniden harekete geçer ve krizi derinleştiren kısır döngü kırılmış olur. Bu "mucize"yi mevcut hükümetin ya da ilk günlerdeki büyüsünü hayli yitirmiş görünen Derviş'in gerçekleştirmesi mümkün mü, bilmiyorum doğrusu. Ama bana öyle geliyor ki birgün birisi bu şifreyi bulacak ve "mucize"yi gerçekleştirecek. Olmazsa daha da derin bir krize sürükleneceğiz her halde. oulagay@milliyet.com.tr Aslında ekonomide mucize olmaz ama bazen bir ülkenin ya da firmanın gerçekleştirdiği atılım "mucize" diye nitelendirilir. Bizim kuşak, 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan "Alman mucizesi" ve "Japon mucizesi"ni hâlâ hatırlar. Daha sonrakiler "Asya mucizesi"ni bilir. Günümüzdeki "mucize"ler ise biraz daha kısa ömürlü oluyor galiba, örneğin 2000'lere girilirken internetle birlikte gündeme gelen "dot.com mucizesi" şimdilik parıltısını biraz yitirmiş görünüyor.