Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiyeyi dünyanın gözünde "2.sınıf ülke" konumuna düşüren kronik yüksek enflasyonun hediyesi olan sıfırlarından kurtularak YTLye dönüşen Türk Lirasının daha birinci ayında uluslararası piyasalarda geçerli bir para birimi olarak kabul edilmesi ve YTL cinsi tahvil ihraç edilmesi önemli bir gelişme bence. Türkiye ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmelerin, piyasalarda yerleşmiş olan "Türklere güvenilmez, Türkler yapamaz" inancını kırmaya başladığının da yeni bir göstergesi bu. Türkiyenin girmiş olduğu yolda işi "cıvıtmadan" yol almaya devam etmesi ve YTLnin paranın tüm işlevlerini yapabilen gerçek bir paraya dönüşmesi halinde doğabilecek olanakların da yalnızca bir örneği. Bir yol kazası olmaz ve YTL gerçek para konumuna gelirse, her şeyi dolarla hesaplamanın, dolar biriktirmenin, dolarla mevduat yapmanın akıllıca bir tercih olmadığını biz de anlayacağız her halde. Vatan gazetesinin dün manşetine taşıdığı ilginç haberi ben Royal Academydeki "Türkler" sergisini görmek için gittiğim Londrada öğrendim. Asyanın derinlerinden yola çıkıp sürekli olarak batıya doğru ilerleyen ve sonunda Avrupaya varan Türklerin büyük yürüyüşüne tanıklık eden serginin ana sponsoru Garanti Bankasının Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tolga Egemen verdi müjdeyi. Dünya Bankasının, Avusturya hükümetinin ve bazı finans kurumlarının YTL cinsinden tahvil ihraç ettiklerini söyledi. Önceki gün Londradan dönerken uçakta Güler Sabancı ile karşılaştık. Londrada dünyanın önde gelen fon yöneticileriyle bir toplantıya katılan Sabancı Holdingin patroniçesi Güler Hanım, Türkiyeye müthiş bir ilgi olduğunu anlattı. Rusya, Brezilya ve Hindistan gibi diğer önemli "Yükselen Pazar" ülkelerinde bulunmayan girişimcilik potansiyeliyle Türkiyenin büyük fark yaratabileceğini finans dünyasının da görmeye başladığını söyledi. Bütün sorun siyasi ve ekonomik istikrarın korunabilmesi ve bu potansiyelin kullanılabilmesi. Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri genelde olumlu bulan fon yöneticileri farklı bir konuda ilginç bir soru sormuşlar Güler Sabancıya, "Türkiyede hükümetin karşısında etkili bir muhalefet olmaması sizi rahatsız etmiyor mu?" demişler. Güler Hanım da şakayla karışık, şu ilginç cevabı vermiş bu soruya: "Türkiyedeki hükümete karşı muhalefet görevini Avrupa Birliği yapıyor. Avrupa Birliğinden gelen uyarılar Hükümetin hatalı adımlar atmasını önlüyor."Kendi iç bünyesindeki evlere şenlik çekişmelerle vakit geçiren Türkiyedeki ana muhalefet partisinin durumu dünya finans çevrelerinin de derdi haline gelmiş durumda anlaşılan. Başbakan Erdoğan "başarı sarhoşu" olmayacaklarını sıkı sık vurguluyor ama AKPnin karşısında etkili bir muhalefetin olmaması iyi yoldaki Türkiye için bir risk faktörü bence de. Sabancıya muhalefet sorusu Garanti Bankasının "Türkler" sergisi nedeniyle Royal Academyde düzenlediği resepsiyonun konukları arasında Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun eski üyesi Sir Leon Brittan da vardı. Görevdeyken Türkiye dosyasıyla yakından ilgilenen Leon Brittan, Türkiye - AB ilişkilerinde yaşanan son gelişmelerin kendi beklentilerini doğruladığını düşünüyor. Üç yıl önce, Ecevit hükümeti görevdeyken bir hükümet yetkilisi Leon Brittana şu soruyu sormuş: "Biz Türkiye olarak ABnin öne sürdüğü bütün şartları yerine getirsek tam üyelik yoluna girebilir miyiz gerçekten? Yoksa AB yeni bahaneler icat edip bizi engeller mi?" Leon Brittan, "Siz bütün şartları yerine getirirseniz AB size red cevabı veremez" cevabını vermiş bu soruya. Türkiye - AB ilişkilerinin geleceği konusunda da hayli iyimser olan Sir Brittan, "Ancak" diyor, "Avrupanın Türkiye ile bütünleşme fikrini sindirebilmesi için sürecin yavaş ilerlemesi daha iyi olur." oulagay@milliyet.com.tr Leon Brittan umutlu