Benim değerlendirmeme göre, TÜSİAD'ın niyeti zaten hır çıkarmak ve hükümete darbe vurmak değildi. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin Türkiye'yi bir sıçrama noktasına getirdiği kabul eden TÜSİAD'ı kaygılandıran şey, hükümetin 3 Ekim sonrasında gündem oluşturmakta sıkıntıya düşmesi ve Türkiye'nin önceliklerini göz ardı eden bir kısır döngünün içine sürüklenmesi tehlikesiydi. Eğer Başbakan Erdoğan şimdiden seçime odaklanır ve kısa vadeli bir bakış açısıyla "bana seçimi TÜSİAD kazandırmaz" diyerek bildiğini okumaya devam ederse sanırım TÜSİAD da yeni uyarılar yapmaktan geri durmaz. Türkiye'de özel sektörün özel ağırlığı olan kesimini temsil eden TÜSİAD ile Başbakan Erdoğan arasındaki mesaj düellosunun sürmesini bekleyenler şimdilik düş kırıklığına uğramış olabilirler. Ancak bu, TÜSİAD'ın havlu attığı ve gündeme getirdiği konuları rafa kaldıracağı anlamına gelmiyor. TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın son Yüksek İstişare Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada dile getirdiği sorunlar ve öncelikler şunlardı: Avrupa kamuoyunda olumsuz bir imaj yaratarak, Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesini zorlaştıran uygulamalardan kaçınılması.Demokrasinin evrensel ölçülere göre geliştirilmesi. Ekonomimizin cari açık (dış açık) üreten yapısının değiştirilmesi için bir strateji oluşturulması.İstihdama önemli katkı yapan KOBİ'lerin özel bir strateji çerçevesinde desteklenmesi ve geliştirilmesi.Bölgesel eşitsizlikleri gidermek amacıyla "Bölgesel Kalkınma Ajansları"nın devreye sokulması. Bunlar aslında iş âleminin TÜSİAD dışındaki kesimleri tarafından da büyük ölçüde paylaşılan öncelikler. Örneğin Türk sanayinin ve özellikle KOBİ'lerin küresel rekabet ortamında ayakta kalmasını ve gelişmesini sağlayacak yönlendirici bir stratejinin gerekli olduğunu, sanayimizin geleceğiyle ilgili hemen herkes söylüyor. Sanayideki dönüşümün piyasanın sihirli elinin işlemesiyle kendiliğinden gerçekleşeceğine inanmış görünen hükümetin ise bu tür önerilere pek sıcak bakmadığı biliniyor.Ancak bu arada sanayinin ve ticaretin kimi sektörlerindeki erozyon da sürüyor ve ciddi yakınmalara yol açıyor. Başbakan'ın TÜSİAD'a yüklendiği TOBB toplantısında dile getirilen şikâyetlerin hayli yoğun olduğu söyleniyor. (Muharrem Sarıkaya, Sabah, 24.12.05) TÜSİAD ne istiyor? Bugün gelinen noktada Başbakan Erdoğan'ın durumu nasıl değerlendireceği ve AKP'nin nasıl bir tercih yapacağı tercih belirleyici olacak gibi görünüyor. Eğer AKP şimdiden aklını seçime takar ve kısa vadede kendisine oy getireceğini sandığı bir gündeme odaklanırsa, gerek ülke içinde gerekse Avrupa'da gerilimli günler yaşanabilir. Bu gerilim ortamı ekonomideki gidişatı da olumsuz etkileyebilir ve bütün bunlar AKP'nin sandıkta umduğunu bulamamasına da yol açabilir.Eğer tersi olur ve AKP, şimdiden seçim sendromuna girmez ve kendi dışından gelen önerilere de kulak vererek uzlaşmacı ve tutarlı bir çizgi izlerse belki seçimde de daha iyi sonuçla çıkabilir.Bizimkisi hariçten gazel, top halkın nabzını tutan siyasetçide. oulagay@milliyet.com.tr AKP'nin önceliği
Özay Şendir
Hamaset ile siyaset arasına sıkışmak...
20 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yıllık izin hakkında her şey
20 Haziran 2025
Abbas Güçlü
İşsizlik mi iş bilmezlik mi (5)
20 Haziran 2025
Zafer Şahin
İsrail’in sessiz Kıbrıs işgali ve Ekim seçimi..
20 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş ne zaman bitecek?
20 Haziran 2025