Atina'da şu sıralar en sevilmeyen renk sorusunun cevabı gri olur.
Rengin kendisine değilse de adını verdiği dosyaya takılmış durumda Yunan medyası.
Ege'de Lozan Antlaşması'nın Yunanistan'a devretmediği toplam 152 ada ve adacık var.
Dosya, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde, “Anlaşmalarla Yunanistan'a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar” diye anlatılan bir bölümde duruyor ve Ankara diplomatik görüşmelerde bu durumu "Gri alanlar" olarak tanımlıyor. Yunanistan bu tanımlamadan hiç hoşlanmıyor ve ne zaman bir SİHA o ada ve adacıkların üzerinde uçsa kıyametler kopuyor.
Son kıyameti önceki gün Kandeloussa adacığı üzerindeki uçuş nedeniyle kopardılar, "Yılbaşından beri bu dördüncü uçuş,
Ankara oraları işaretliyor" diye başlık atıyorlar.
Gelecek sene de Lozan Antlaşması'nın 100'üncü yılı ve Atina, Türkiye'nin Ege'deki gri bölgeler tartışmasını tırmandıracağından oldukça emin.
Oysa Türkiye bir süredir Atina'yı daha rahatsız edecek bir Lozan gündemi üzerinde duruyor.
ABD’nin EastMed Projesi’nden desteğini çekme açıklamasına hiç girmemişti İsrail medyası. Dün Jerusalem Post Gazetesi’nde konuya dair ilk haber yayımlandı.
Haber, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail gazının Türkiye üzerinden taşınmasının konuşulması önerisiyle birlikte verildi.
Jerusalem Post’un internet sitesine yerel saate göre saat 16:12’de giren haber saat 20:07’de revize edildi.
Çok kısa bir süre sonra da en çok okunan haber haline geldi.
Uluslararası ilişkilerde sonsuz dostluk ya da sonsuz düşmanlık olmaz sözünü bir kez daha hatırlama zamanı.
On yıllarca süren düşmanlığın ardından Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile barışan İsrail’in Türkiye ile düşman kalmayı tercih etmeyeceğini düşünmek iyimserlik olmaz.
Eski Başbakan Netahyahu’nun yolsuzluk suçlamasından hapse girmemek için savcılık ile 7 yıl aktif siyaseti bırakma pazarlığı yaptığı bir dönemde ilişkilerin toparlanma süreci, bozulma sürecinden daha hızlı olacak gibi...
Bu hesapta bir hata yok mu?
Dünya üzerinde, önemli bir ligin önemli bir takımını çalıştırırken, futbol programında yorum yapması için her hafta özel uçakla ülkesine getirilip, götürülen tek bir teknik direktör var, o da Fatih Terim.
Jübilesinde sahaya helikopterle inmesini abartılı bulanları, her hafta özel uçakla Türkiye’ye gelip dönmesini normal karşılamak durumunda bırakan adam o.
Fatih Terim’i sadece futbol üzerinden değil, kamu diplomasisi bilgisi, lobi gücü, Galatasaray Krallığı’nda kurduğu Florya derebeyliğiyle de ele almak gerekir.
***
Fatih Terim’i doğru yorumlamak için önce uzak geçmişe gitmek gerekir.
Adana sokaklarında pazar arabasında babasıyla Antep fıstığı satan, devamsızlık nedeniyle Motor Sanat Enstitüsü’nden ayrılmak zorunda kalan genç bir adam portresidir ilk Fatih Terim.
İkinci Fatih Terim portresi, Adana Demirspor genç takımından Milli Takım’a ulaşan, sonra havalimanından kaçırılıp Galatasaray’a imza attırılan yıldız futbolcudur.
Sokaklarda Antep fıstığı satan bir adamın, gittiği mekânlar
Total, Fransa’nın enerji devi markalarından biri. Yunanistan'a çoğu kullanılmış, 24 Rafale savaş uçağı ve 3 fırkateyn satan Fransa'ya ait bir şirket.
ExxonMobil bir başka enerji devi.
Yunanistan'da Girit'te deniz, Dedeağaç'ta kara, değişik yerlerde üç hava üssü olan ve dört üs daha açmak için anlaşma imzalayan ABD'nin bir markası ExxonMobil. Trump, Başkan olduğunda, ABD Dışişleri Bakanlığı koltuğuna ExxonMobil'in CEO'su Rex Tillerson'u oturtmuştu.
Dikkat edin, enerji devinin CEO'su ABD'nin enerji değil Dışişleri Bakanı oldu.
Her neyse, Total-ExxonMobil ve Yunanistan Petrol Şirketi ELPE bir konsorsiyum kurup, Girit çevresinde sismik araştırmalar yapacak ve doğal gaz bulmaya çalışacaktı.
ExxonMobil 2020'de 22 milyar dolar zarar edince, 2025 yılına kadar sermaye harcamalarında kısıntıya gitti.
Buna karşılık, Fransız Total, geçen sene Girit çevresindeki kaynaklarda arama faaliyetlerine devam edeceğini açıklamıştı.
Aradan bir sene geçti, bu konsorsiyum Girit ve çevresindeki araştırma faaliyetlerini tamamen dondurdu.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail, Mısır ve Avrupa Birliği’ne bir yazı gönderdi geçen hafta.
Diplomaside “Non-official paper” diye tanımlanan ve resmi olmayan bu yazı, yıllar süren bir mücadelenin sonu oldu.
Belgede yazılanların özeti madde madde şöyle:
Üzerinde çalışmalar devam eden EastMed boru hattının tasarımından vazgeçilmesi gerekiyor.
Boru hattı projesi ekonomik olarak kâr etmesi mümkün olmayan bir proje.
ABD yönetimi sadece “yeşil enerji” projelerini destekleyeceği için hattın inşa edilmesi durumunda maliyet ve finansman kısmı bizi ilgilendirmiyor.
Bu proje aynı zamanda Doğu Akdeniz bölgesinde gerilimler yaratmaktadır.
Belgeyi gören yok ama Yunanistan ve Kıbrıs medyasında yazılıp çizilenlerden çıkan sonuçlar bunlar. Omega Dış Politika Editörü belgeyi “Washington açık şekilde Türkiye’ye göz yumdu” diye yorumladı.
Schindler'in Listesi filmini Yunanistan'da seyreden çok olmuştur, tahminen Başbakan Kiryakos Miçotakis de seyretmiştir.
O filmde binin üzerinde Polonya Yahudi’sini ölümden kurtaran Oskar Schindler'in hikâyesi anlatılır.
Feridun Demokan adını çoğu Yunanlı bilmez, Başbakan Kiryakos Miçotakis de bilmez tahminen.
Oysa Nazi işgali altında açlıktan, soğuktan yok olmaya başlayan Yunan halkının durumunu gösteren fotoğrafları, canını tehlikeye atarak Yunanistan'dan çıkaran ve Life dergisinde 3 Ağustos 1942'de haberin yapılmasını sağlayan isimdir Kızılay Delegesi Feridun Demokan.
Dünyanın Yunanistan'da yaşananların farkına varmasını sağlayan, büyük yardımların önünü açan adamdır o.
Kurtuluş ve Dumlupınar vapurlarının hikâyesi Ege'nin dostluk denizi olabileceğinin hikâyesidir biraz da.
Bu hikâyeyi biz de çok az biliyoruz, Yunanlılar da ama savaş gemileri sayıları yerine bu hikâyeyi hatırlamak lazım aslında.
***
ABD'nin son Suriye Büyükelçisi Robert Ford, Barzani'ye yakın olan Rudaw Tv'nin yayınına katıldı.
Söylediklerinin özeti şu:
"Suriyeli Kürtler Şam hükümetiyle anlaşmanın bir yolunu bulmalı. Şu an kontrol ettikleri öz yönetim ve bölgeleri üzerindeki kontrolleri devam edecek mi, büyük olasılıkla hayır, en azından başlangıçta."
"Bana göre yakın gelecekte yapılacak en önemli şey, Kürtçenin kullanımı için onay almaya çalışmaktır ya da diğer Suriye halklarıyla aynı haklara sahip olacak şekilde o bölge halkının vatandaşlık hakkını elde etmek. Bu büyük bir başarı mı, bence değil. Ama gerçek şu ki Amerikalıların sonsuza kadar orada kalmasını beklemiyorum. Açık olmalı ve arkadaşlarıma doğruyu söylemeliyim."
Suriye'deki son ABD Büyükelçisi konuşması PYD ve onun silahlı kanadı YPG'nin siyasi özgürlük ve muhalefet özgürlüğü konusundaki duruşlarına dair soru işaretleri olduğunu, PYD içindeki Suriye vatandaşlarının beraber çalıştıkları PKK'lılara karşı daha fazla sorumluluk almaları
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve çevre yollarını işleten konsorsiyum binlerce eve haciz yolladı tam yılbaşı önü.
Hiçbir uyarıda bulunmadan haciz yollama yetkileri varmış.
“Neden böyle yapıyorsunuz?” diye sordum, Kişisel Verileri Koruma Kanunu nedeniyle dediler.
Ülkenin zor zamanında, binlerce insan, bir uyarı mektubuyla ödenmesi mümkün borç için avukat ve dosya parası ödemek zorunda kaldı.
Karayolları Genel Müdürlüğü de şu soruya cevap vermeli:
İnsanlar, OGS ve HGS’ye para yatırdıkları zaman neden borç tahsilatı yapılmıyor da süreç insanları daha zor duruma düşürecek şekilde işletiliyor?
Sistemlerin entegre edilmesini sağlamak, denetlemek Karayolları’nın görevi değil mi? Yazık değil mi bu halka?
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve otoyolları işleten firmanın anlaşmalı hukuk bürolarından biri internet sitesinde bir duyuru yayınlamış.