Ocak 2021
Dışişleri Bakanı adayı olarak ABD Senatosu’nda konuştu Blinken.
“Türkiye, ABD’nin müttefiki gibi davranmıyor, S-400 hava savunma sistemi nedeniyle Türkiye’ye daha fazla yaptırım uygulamak gerekir” dedi.
Haziran 2021
ABD Dışişleri Bakanı olarak 9 Haziran’da Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde üyelerin sorularını yanıtladı Blinken.
“Türkiye, bazen olması gerekenin aksine, bir NATO müttefiki gibi davranmıyor” dedi Blinken.
Ardından, “Suriye ve Afganistan’da terörle mücadelede, Rusya ve İran’ın olumsuz etki alanıyla başa çıkmak gibi konularda Türkiye ile önemli ve kesişen çıkarlarımız var” diye ekledi.
Yarın NATO Zirvesi’nin bitmesinden hemen sonra gerçekleşecek Biden-Erdoğan buluşması.
Türkiye’nin yapay zekâya sahip otonom SİHA’sı ile Kargu’lar ABD ve Avrupa’ya dert olmaya başladı.
Birleşmiş Milletler için hazırlanan bir raporda geçen martta bir Kargu sürüsünün Libya’da Hafter’e bağlı güçleri vurduğu, bunun yapay zekâyla çalışan otonom SİHA’ların ilk başarılı saldırısı olduğu vurgulanıyor.
Gariptir, bu raporun hemen ardından savunma sanayii alanında çalışan İngiliz düşünce kuruluşu, Royal United Services Institute’un düzenlediği bir etkinlikte, bu kuruluşta çalışan Ziya Meral diye bir araştırmacı konuşturuldu: “Türk yapımı SİHA’ların ve gelişmiş savaş teknolojisinin ne durumda olduğunu ve bunun bölge ve NATO için ne anlama geldiğini değerlendirmenin zamanı geldi.”
Dilin küstahlığı bir kenara, Rus füzelerine karşı NATO üyelerinin Türkiye’den SİHA ithal ettikleri bir dönemde yaşıyoruz.
İnsan hakları örgütleri ABD’nin Afganistan’da “yanlışlıkla” yüzlerce sivili öldürdüğü dönemden beri
Sibirya’da 24 bin yıldır donmuş halde olan çok hücreli bir canlı yeniden hayata döndü.
Gelecekte insanlar da dondurulup hayata dönebilir diye sevinenler oldu bu habere, oysa durum tam aksi.
Fotoğrafta gördüğünüz adamların adları Sergey ve Nikita Zimov.
Sergey, Rusya’nın en önemli yer bilimleri uzmanlarından biri, oğlu Nikita da matematik üzerine eğitim almış bir bilim insanı. Nikita, Sibirya’da eşi ve 3 kızıyla beraber yaşıyor.
En büyük uğraşı Sibirya’daki orman yapısını yok etmeye çalışmak.
Çünkü orman sıcağı daha çok tutuyor, ağaçsız otlak haldeki zeminde toprak sıcaklığı 3-4 derece birden düşüyor.
Durduk yere yapmıyor bunu Nikita, eğer Sibirya da dahil, Kuzey Kutbu’nun çoğunu kaplayan karbon dolu donmuş toprak permefrost çözülürse atmosfere muazzam bir miktarda karbon salınacak.
Bu fikri tespit eden ve hayali kuran kişi baba Sergey ama kendi ömrü böyle bir değişime yetmeyeceği için oğlunu da ikna etmiş.
“Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı ama yine atıldı yeni serüvenlere...”
Kişisel gelişim kitaplarının, şiir kitaplarından kat ve kat fazla sattığı bir ülkede yazıya bir mısrayla başlamak garip bir his.
Mısranın sahibi Ahmet Telli. Grup Yorum’un Soluk Soluğa şiirinden yaptığı şarkıyla keşfetmiştim Ahmet Telli’yi.
Babamın kitaplığına Nâzım Hikmet kitapları vardı. Sanırım Attilâ İlhan’ı da bir Ahmet Kaya şarkısından keşfetmemin sebebi bu oldu.
Kolejde okumuş, 17 yaşındaki bir çocuk için, şarkılardan şiirlere ulaşmak biraz normal, biraz garip bir durum aslında...
Grup Yorum’un aldığım ilk kasetinde Kalan Müzik etiketi vardı. Sahibi de Grup Yorum kafasındadır mutlaka diye bir sonuca varmış, çok da üzerinde durmamıştım.
Yaş aldıkça, marş sözleri dinlemekten müzik dinleyicisi olmaya döndü tercihlerim.
Her farklı alanda, geçmişe her baktığımda, popülerlik çarkının dışına attığım her adımda Kalan Müzik ve Hasan Saltık adı çıktı karşıma, 17 yaşımın toptancı düşüncesini ancak 40 yaşımda fark edebildim...
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, pazartesi akşamı 29 milyon 60 bin olan aşılama sayısı çarşamba 29 milyon 535 bin, perşembe günü de 29 milyon 789 bin oldu.
İki hafta 210 bin olan günlük ortalama, 50 yaş üzeri nüfus için randevuların açılmasına rağmen 243 bin kişide.
Türkiye’nin nüfusu 83 milyon 154 bin kişi, bu nüfusun 25 milyon 296 bini 19 yaş altı.
Bu tabloya göre aşılanması gereken kişi sayısı 57 milyon 858 bin kişi yani hedef 115 milyon 716 bin doz aşılamaydı.
Şu ana kadar iki doz aşı olanların sayısı 12 milyon 676 bin oldu.
Geriye kalan nüfus 45 milyon 182 bin kişi, bu kişilerin de 16 milyon 861 bini ilk doz aşısını olmuş durumda.
Yetişkinlerin yüzde 100’ünün aşılanmış olması için, 28 milyon 321 bin kişi için iki doz, 16 milyon 861 bin kişi için de bir doz daha aşılamaya ihtiyaç var.
Bu da yaklaşık eşit 73 milyon doz aşı uygulaması anlamına geliyor.
Bugün adı Radyo D olan Radyo Kulüp’te, Mavi Liman’ı ilk yaptığım zaman Mart 1995’ti.
Dönemine damga vuran şiir programlarından biriydi, mikrofonu Murat Uygun devretmişti bana.
Her pazartesi gecesi programı yapar, tüm hafta çuvalla gelen mektupları okur, bir kısmına cevap da yazardım.
Programın favori şarkıları vardı, hafızamda Sertab Erener’in Yalnızlık Senfonisi ve Cem Karaca’nın Bekle Beni’si var.
Bir de her okuduğumda, canlı yayın telefonlarının üzerindeki ışıkların deliler gibi yanıp söndüğü mısralar vardı.
Bir Nâzım Hikmet’in Tahir ile Zühre Meselesi’ni, özellikle de “...Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil” mısrasını severdi dinleyici.
Bir de Necip Fazıl’ın “Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan bir günahı, Seni beklediğim kadar.”
Çok acı ama aşı meselesini bile siyasi kamplara göre tartışan bir ülke Türkiye.
1885’te kuduz aşısını bulan Pasteur’e 10 bin frank ile Mecidiye Nişanı hediye eden, eğitmesi için öğrenciler yollayan, 1867’de çocuklara aşı yapılmasını mecbur kılan Padişah Abdülhamid de tarihimiz, 1 Mart 1923’te Latife Hanım’ın Meclis’i ilk ziyaret eden kadın unvanı aldığı gün, kürsüden, Sivas Kurumu’nun Kurtuluş Savaşı devam ederken ürettiği aşı miktarlarını açıklayan, 1928’de Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kurduran Mustafa Kemal Atatürk de...
Bu topraklarda 1721’de çiçek aşısı yapılıyordu ve aşı Avrupa’ya Osmanlı’dan, bir İngiliz büyükelçinin eşinin mektubu sayesinde ulaştı.
Aşı siyasi kamplara göre tartışılamayacak bir konu aslında.
***
“Aşılarda alüminyum ve cıva var” argümanı çok fazla konuşuluyor.
Evet, aşılarda, thimerosal diye tanımlanan etil cıvalardan var ama vücutta biriken metil cıva türünden tamamen farklı bu.
Thimerosal dediğimiz etil cıva aşıya 1930’lar
İstanbul’da her 6 aşı randevusundan sadece biri doluyor.
Dünyanın en büyük haber ajanslarından biri olan Associated Press, Türkiye’nin dört yanında kapı kapı dolaşan Aşı İkna Timleri’nin haberini yapıyor.
Bu düzen böyle gitmez, gitmemeli...
Devlet vatandaşını aşılamak için zaten çok ciddi bir para ve emek harcıyor.
Doz başı maliyeti yaklaşık 15 dolar aşılardan iki doz aşı, aşıların soğuk zincir dahil nakliyesi, aşıların uygulamasını, randevu dahil işletim sisteminin çalıştırılması...
Bunların hepsi, hem para hem emek hem de zaman maliyeti Türkiye için. Buna bir de Aşı İkna Timi emeği ve maliyeti ekliyoruz.
Aşı olmayandan bana ne deme lüksümüz yok zira aşı olmayan sadece kendi hayatını değil hepimizin hayatını tehlikeye atıyor.
Koronavirüs yayılmaya devam ettikçe yeni bir varyantının ortaya çıkması ve tüm aşıları geçersiz kılma riski artıyor.