Burcu Esmersoy ve Tamer Karadağlı bir mola yerinde görüntülenmişler. Hemen “Yakalandılar” oldu adı. Birlikte Afyon’da bir sete gidiyorlarmış, ne seti bilmiyorum ama bir mola yerinde çekilmiş görüntü.
Peki bir kadın ve erkek araçta birlikte yolculuk ediyorlarsa illa aralarında bir ilişki var demek mi bu?
Böyle düşününce, kadın ile erkek yan yana gelemez hatta asansörde kalmaları bile zina sayılır diyen fetvacılardan ne farkımız kalıyor? Kaçak göçek ilişki yaşamak isteyen insanlar, yaklaşık 20 milyonluk şehirde kendilerine yer bulamadılar, üç saat ötedeki Yunanistan’a gitmeyi akıl edemediler ya da Avrupa’da buluşmaya cesaret edemediler de beraber yollara düşüp, birlikte olacakları yer mi arıyorlar? Ne Esmersoy ne de Karadağ hiç alakadar
etmiyor beni.
Bir kadın ile bir erkek arkadaş olabilirler, birlikte seyahat edebilirler, bir proje ya da bir iş için birlikte yemek yiyebilirler.
İlla ilişki yaşadıkları, daha açık bir ifadeyle illa seks yaptıkları anlamına gelmez, tüm bu birlikte diye saydıklarım. Bir yanda kadın-erkek
Nusret’in New York’taki şubesinden olaylı şekilde ayrılan eski çalışanları, ABD medyasına verdikleri röportajda Nusret’in kendisini Tony Montana’ya benzettiğini anlatmışlar.
Kurtlar sofrasında, zar zor başarıyı yakalayan, Türkiye’den bir markanın, mobbing iddiasıyla karşı karşıya kalması tatsız bir durum.
Ama bunun kadar tatsız olan bir başka nokta, eğer doğruysa Nusret’in kendisini ‘Yaralı Yüz’ filminin efsanevi karakteri Tony Montana’ya benzettiği iddiası.
Aralarındaki tek temel benzerlik ikisinin de parayı ve gücü bulmadan önce, kariyerlerinde bulaşıkcılık olması.
Ancak filmdeki Tony Montana, parayı buluncaya kadar adam kesti, Nusret sadece
et kesti.
Montana’nın hayatını değiştiren şey, önce emrinde çalıştığı, karısı Elvira’ya aşık olduktan sonra da öldürdüğü mafya babası Frank Lopez’dir.
Nusret’in hayatını değiştiren şeyse, mesleğe başladığı markaya rakip bir marka yaratmak ve güçlü bir ortaklıkla yoluna devam etmek oldu.
Her zaman yanında olanlar, Atatürk’ün ölüm haberini alır almaz, hemen Dolmabahçe’ye değil Haydarpaşa’ya koştular.
İlk trenle Ankara’ya gidip, iktidarın yeni sahiplerine kendilerini göstermek istediler.
Uzun yıllar Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında çalışan Cemal Granda, “Atatürk’ün Uşağı İdim” kitabında böyle anlatır 10 Kasım 1938’i.
Tüm gerçek liderler gibi, tek başına bir adamdır Mustafa Kemal Atatürk.
- Fotoğraftakilerden biri, boşanacaklarına dair çıkan haberleri her seferinde yalanladı sonra bir gün pat diye boşandı. Diğeri sorunlara, iddialara dair hiç konuşmadı.
- Fotoğraftakilerden bir tanesinin, ayrılık sürecini, evden giderken eski eşi ve annesini uğurlamaması dahil biliyoruz. Diğerinin bir süreliğine evlerini ayırdıklarını bile çok uzun zaman sonra öğrendik...
- Fotoğraftakilerden birisi, boşanalı kısa bir süre olmasına rağmen yeniden evleneceğini açıkladı. Diğeri, daha uzun bir ayrılık süreci yaşamasına rağmen ne çapkınlık turunda yakalandı ne de kimseye mavi boncuk dağıttı.
- Fotoğraftakilerden biri, her sahnesinde, öncesinde ya da sonrasında, biten evliliği ve eski eşiyle ilgili bir soruyla karşı karşıya kalıyor, cevaplar veriyor. Diğer karenin sahibine de evliliğine dair onlarca soru geldi hatta konserlerindeki yalnızlığı bile soruldu ama o yine ve ısrarla konuşmadı.
- Fotoğraftakilerden birisi, 13 yıl önce “Ukalayım, çünkü en iyi benim” demişti. Diğerinin de ezbere bildiğimiz şarkıları var ama bugüne kadar hiç öyle bir cümle kurduğuna şahit
Belirli bir grup vardı Türkiye’de, televizyonların Kemal Sunal filmlerini gece çocuklar yatağa gittikten sonra yayınlanmasını istiyordu.
Gerekçeleri “Eşşeğleşşek” diye söylenen küfürdü, o zaman hayattaydı Sunal. Sonra, bir uçak yolcuğu daha başlamadan kaybettik onu...
Ölümünün ardından iki şey oldu:
Birincisi tüm yolcu uçaklarına kalp krizi anında kullanılmak üzere defibrilatör cihazı kondu. İkincisi, hayatta olduğu dönemde filmlerine laf edenler, öldüğü için aynı eserleri başyapıt ilan ettiler.
Rusya, Türkiye’den ithal ettiği 370 ton mandalinayı Akdeniz meyve sineği nedeniyle geri yolladı ekim ayında.
Tek zarar bu değil, Finike’de portakal ve mandalinanın yüzde 30’u daha şimdiden zarar görmüş halde.
Başka ülkelerin, biyolojik yöntemlerle, özellikle de kısır erkek sinekleri doğaya salarak bir sürü ülkenin başarı kazandığı bir mücadele bu.
Bizim çiftçimiz, Adana, Çukurova’da dönüm başına bin 500 lira zirai ilaç parası ödüyor, başarı kazanamıyor, hepimiz zirai ilaç kalıntılı ürünler tüketiyoruz.
Oysa bir kere kısır erkek sinek üretme tesisi kursak hem üretim daha sağlıklı olacak hem de zirai ilaca bir dünya para ödemeyeceğiz.
Fındık ve incirde dünya üretim lideri Türkiye.
Ama son yılların resmi ithalat rakamlarına göre Almanya ve Fransa’dan incir ve fındık ithal etmişiz.
Adamlarda üretim yok ama bizden aldıklarını işliyor, çikolataya karıştırıyor, daha doğru marka ve pazarlama stratejisiyle tekrar ve daha pahalıya bize satıyorlar.
Kadın boşandığı günden beri hiç konuşmadı. Gariptir, o zamandan beri, ona dair bir sürü cümle kuran eski eşten, “Konuşursan 100 bin TL tazminat ödersin” maddesi kondu önüne...
Kadını ne evliyken ne de
boşandıktan sonra dağıtmış bir halde
ya da bir başkasıyla gördük orada burada. Ama adı, ‘Birisiyle aşk yaşıyor’ diye çıkarıldı piyasaya...
Bunun üzerine ilk kez konuştu kadın
ve böyle bir durum olmadığını söyledi.
Vardır ya da yoktur, bilmiyorum doğrusunu isterseniz.
Aslı Enver ile Murat Boz, ilişkilerini ikinci kez noktalamışlar. ‘İlkinde barışmışlardı, belki yine birlikte olurlar’ diye düşünmek mümkünse de aslında durum tam tersi. İlk ayrılık her zaman bilinmezlerle doludur. İnsanlar, birinden ayrı olduğunda ne kadar özlediklerini ya da acı çektiklerini ilk ayrılıkta deneyimler. İlişkilerine ikinci kere şans veren insanlar, bir kez daha ayrılma kararı verdiğinde artık bilinmezlik yoktur. Biriyle beraber olmak yerine, özlemek ya da acı çekmeyi göze alacak kadar tükenmiş bir ilişkidir biten. O yüzden ‘bir kere barıştılar, tekrar barışırlar’ diye düşünmek hiç de mantıklı gelmiyor bana... Ayrılıkların zaman zaman, bir katalizör ya da tetikleyici olarak kullanıldığı ilişkiler olduğunu bilmez değilim.
Üstelik “Enver evlenme şartıyla geri dönmüştü ama Boz ise soğuk baktığı için ayrılmışlar” cümlelerini de duydum. Enver, zengin ve ünlü eş adayı bulmuş, nikahla kendi hayatını garanti altına almaya çalışan bir portre değil. Kaldı ki iyi ve kötü zamanları paylaşabilen insanlar