‘Bergüzar Korel’in ablası Zeynep Korel, ABD’de gündelikçi olmuş, evlere temizliğe gidiyormuş.’‘Bergüzar Korel’in ablası Zeynep Korel, ABD’de gündelikçi olmuş, evlere temizliğe gidiyormuş.’Kanal D’de ekrana gelen ‘2. Sayfa’ programının bu özel haberini herkes aldı, fotoğraflarla galeriler yaptı.Okumayı sevmeyen, başlığa bakıp, fotoğraf kareleriyle fikir sahibi olmayı tercih eden insanlarız maalesef. Öyle olduğu için de yaşam mücadelesi veren bir kadın portresi olarak algıladık Zeynep Korel’i, hatta “Ablasına yardım etmiyor mu?” diye Bergüzar Korel’e söylenenleri de gördüm sosyal medyada...Oysa kendi sınırlarını ve sabrını deneyen bir kadın var karşımızda.Röportajında ikinci bir Martha Stewart olmaktan söz ediyor ya Zeynep Korel, kimse dönüp bakmadı ‘Kim bu kadın?’ diye.10 yaşında çocuk bakmaya başlayan, üniversite eğitimi için modellik yapan, evlendikten ve kısa süren borsa kariyerinden sonra bir arkadaşıyla evinin bodrum katında milyon dolar’lık yemek
Terör örgütü PKK’ya bağlı bir sürü internet sitesi var.
Bunlardan birinde, operasyonlarda öldürülen PKK militanlarına dair bilgilere yer veriliyor.
Eskiden militanlarının doğum yılı ve örgüte katılım tarihine dair bilgileri de paylaşırdı terör örgütü, son beş yıldır o bilgileri paylaşmıyor.
Diyarbakır’da çocuklarını örgütten geri isteyen annelere dair neler yazılıp çizildiğine bakarken, neden acaba sorusu düştü aklıma.
Seren Serengil’in üç günlük cezaevi macerasının başlangıcını hatırlıyor musunuz? Onlarca kamera ve canlı yayın araçlarının takibiyle girmişti Bakırköy Kadın Cezaevi’nden içeri.
Üç günün ardından dışarı çıkar çıkmaz da, televizyon stüdyosuna koşmuştu.
Dünyanın en haksızlığa uğramış kişisi, sanki üç gün değil de 33 yıl hapis yatmış gibi bir hali vardı.
Can Yaman’ın Bebek sahilinde, birkaç İtalyan ile fotoğraf çektirmesinin ardından, kendisinin “Milli Takım” benzetmesine kızıyor medya.Can Yaman’ın Bebek sahilinde, birkaç İtalyan ile fotoğraf çektirmesinin ardından, kendisinin “Milli Takım” benzetmesine kızıyor medya.Hiç önemli değil bu benzetme, artan ilgi bu tür cümleler kurdurur insana, zamanla geçer.Ancak Yaman bir başka büyük hata yapıyor ki, süratle düzeltmesi lazım.Genç oyuncu, 16 Ekim’de Cannes’a gideceğini, adına bir davet verileceğini söyledi gazetecilere.Yalan değil ama söylenmeyen detaylar, cümlenin içine saklanmış olan “Çok önemli bir adamım” havasını bozacak nitelikte. Televizyon dünyasının en büyük fuarı MIPCOM, bu sene 13 Ekim’de başlayacak.Parasını verdiğiniz sürece orada her dizi, her program ya da her kanal için stand açabilir, yine parasını ödediğinizde diziniz ya da yıldızının adına davet verebilirsiniz.Cannes deyince bizim insanlarımızın aklına festival, sinema dünyasının
Büyük bir deprem beklenen bir şehirde iki tür önlem alınır. Birincisi, deprem öncesi önlemlerdir. Yapı stoku kamu binaları, yollar, köprüler, viyadükler, depreme dayanaklı hale getirilir. Bir de deprem sonrası için hazırlık yapılır.
Deprem İstanbul’u vurduğu an, İGDAŞ doğal gaz akışını otomatik olarak kesecek ama binlerce kilometrelik boruda kalan gaz nedeniyle binlerce yangın çıkacak. İtfaiye o kadar yangına müdahale edemeyeceğine göre, 20 yılda mahallere kaç yangın musluğu koyduk, bir yangına nasıl müdahale edileceğini bilen kaç sivil savunma, kaç sivil toplum örgütü personelimiz var?
Yine yangınlardan devam edelim. Türkiye’de en çok gökdelene sahip olan İstanbul’da, en uzun itfaiye merdiveni 64 metre. Buna karşın İstanbul’un 50’de 1’i kadar gökdeleni olan İzmir’de en uzun itfaiye merdiveni 128 metre. İstanbul’un sahip olduğu araç-gereç parkı, mevcut konut stokuna göre acaba en son ne zaman gözden geçirildi acaba?
n Beklenen depremin ardından, apartmanların sokak kapılarını
Milano’daki La Scala, operanın mabedi olarak bilinir tüm dünyada...Milano’daki La Scala, operanın mabedi olarak bilinir tüm dünyada...2007’de Yaşar Kemal’in ‘Teneke’ kitabından uyarlanan, aynı adla sergilenen operayla açmıştı sezonu La Scala...Yaşar Kemal ve eşiyle bir Milano caddesinde burun buruna gelmek hayatımın en güzel tesadüflerinden birisi olmuştu.Aradan 12 sene geçti, La Scala yine gündem oldu Türkiye’de.FIFA’nın ‘En İyiler’ gecesi ve oraya bir şekilde davet edilen Nusret’in, ünlülerle çektirdiği fotoğrafları konuştuk.Türkiye deyince akla Yaşar Kemal değil de, Nusret geliyor artık.Bizden değil, dünyadan kaynaklanan bir sorun bu.Giderek daha az okuyan, zamanının çoğunu fotoğraflara bakıp, video seyrederek geçiren bir dünyada şaşırtıcı değil bu olan.Şaşıramıyor ama üzülüyor insan ister istemez...
Kadınlara dair cümle kuruyorlar ya!
Köyün muhtarı şöyle seslenir Zehra kadına: “Bak, Peygamber Efendimiz bile, ilk eşinin üzerine kaç kadın almış, aç
"Ölünün ardından konuşulmaz" derler, konuşuyorlar hiç utanmadan.
Bacağını kaybeden ama yaşama sevincini kaybetmediğini gösteren genç bir kadının ardından.
Üstelik onun protezinden utanmadığını göstermek için çektiği fotoğrafı, bedenini gösterme çabası olarak algılayarak.
Bu kareler bakınca, çıplaklık, seks değil, kendiyle barışık bir insan görür ‘normal insan’...
Başkasını gören ya çok kötüdür ya da takıntı lı bir hastadır, başka seçenek gelmiyor insanın aklına. Neslican Tay, kısacık yaşamında bir sürü kanser hastası için umut oldu.
Ne kadar yaşadığın değil, nasıl yaşadığın önemli fikrini hatırlattı hepimize.
Kendine acımadı, başkalarının kendisine acımasına izin vermedi, dimdik durdu gelen karşısında.
Mekanı cennet olsun, bu ve benzeri kötülerden her zaman uzak olsun...
“Mantık sizi A’dan B’ye, halay her yere götürür” sözü Mahmut Tuncer’e ait.
Söz değil aslında, bir şarkının başında, yarısı Türkçe yarısı İngilizce yapılmış bir anonsun son cümlesi.
Dinlerken eğleniyor da insan, okullarda çocukların önüne konması muhtemel bir kitabın içine girmesi garip geldi hepimize...
Tepkiler artınca, “Ders kitabında değil, bizim tavsiye listemizde yer almayan bir yardımcı kitapta var bu cümle” diye açıklama yaptı Milli Eğitim.