1 Komplo Teorileri İçin:
Osmanlı İmparatorluğu Kudüs’ten 9 Aralık 1917’de çekildi. Trump, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul eden kararı 6 Aralık 2017’de imzaladı. Al sana 100 yıllık büyük plan.
2 Kahrolsun İsrailciler İçin:
İsrail, Kuran-ı Kerim’de adı 16 defa geçen peygamberlerden Hz. Yakub’un diğer adıdır. İslam bilginleri Kuran-ı Kerim’deki İsrail adını, Allah’ın seçkin kulu, Allah’ın güçlü kıldığı kişi olarak kabul ederler. O yüzden de ‘Kahrolsun İsrail’ diye slogan atmanın İslamiyet açısından doğru olmadığını söyleyen çok sayıda yorum vardır.
3 İlla Hukuk Diyenler İçin:
Birleşmiş Milletler, İsrail’in Kudüs’ü başkent olarak ilan etmesini yasa dışı olarak tanımlar. Bunu yaparken de 1947’de alınan uluslararası statü tanımlamasını halen geçerli kabul eder. 1980’de İsrail, Kudüs’ü başkent ilan ettikten sonra 13 Güney Amerika ülkesi, Kudüs’teki büyük elçiliklerini Tel Aviv’e taşımıştır.
4 Yahudi Diasporası Gücü İçin:
T ürkiye’de ikinci eş bulmak isteyen erkeklerle, ikinci eş olmayı kabul eden kadınları buluşturan bir internet sitesi açıldı. Açılmakla kalmadı bir de basın bülteniyle duyurusu yapıldı. Fikir 45 yaşında ve bakire olduğunu söyleyen bir hanımefendinin, ikinci eş olmayı bile kabul ettiği ama doğru düzgün birini bulamadığından yakınmasıyla
ortaya çıkmış.
Sitemizde kimler var bölümü daha da renkli:
- ”Evlenmek istemeyen ama günah da işlemek istemeyen hanımefendiler”,
Asena Tuğal, genç bir oyuncu, 2008’den beri bir sürü dizide oynadı. Daha önce televizyonlarda muhabirlik yaptı, güzellik yarışmasına katıldı. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik ve Fen Bilimleri Öğretmenliği eğitimi de var. Dün bir baktım, bu genç oyuncunun halk otobüsüne binmiş olması her yerde haber olmuş. Daha önce başka ünlüler için de benzer haberler yapılmıştı...
Dizi ya da filmlerde gördüğümüz herkes ya da her ünlü, bir eli yağda bir eli balda, kapısında özel şoförü bekleyen arabasıyla dolaşacak kadar para kazanmıyor ki. Ünlüler de, tıpkı diğerleri gibi otobüse biner, pazara gider, alışveriş yapmak için indirim zamanını bekler, saçına mahalle berberinde fön çektirir, pazarlık eder, kredi kartı ekstresi geldiğinde zarfı açarken gerginlik hissedebilir. Kaldı ki, “İstanbul’da araba kullanmak delilik” diyerek, elektrikli bisikletle dolaşmayı tercih ettiğini defalarca söylemiş birini, ‘Halk otobüsüne bindi’ diye haber yapmak da nereden çıktı? Gündem yokluğundan yapıldığı belli olsa da, bana garip geliyor bu tür haberler.
Uğur Dündar belediye başkanı mı olacak?
“Uğur Dündar, Çeşme Belediye Başkanı olmak istiyor, o yüzden Sözcü’de sık sık Çeşme Belediyesi aleyhine
Ülkenin aydın diye geçinen belirli bir kesimi, ‘Zarrab, New York’ta konuştukça, Türkiye’de Erdoğan’ın oyları düşecek’ havasında.
Oysa sokakta dava daha farklı algılanıyor.
‘ABD, 15 Temmuz’da FETÖ eliyle yapamadığı darbeyi şimdi bir mahkeme aracılığıyla yapmaya çalışıyor’ diye düşünenlerin sayısı oldukça fazla.
Davayı, ‘Rusya’dan alınacak S-400 füze sisteminin intikamı’ olarak gören de var, ABD’nin Kürt politikasını hayata geçirmek için Erdoğan’dan kurtulma çabası’ diyen de. Zarrab gözaltına alındığında ortada S-400 pazarlığı falan yoktu ama fark etmez, sonuçta sokak böyle algılıyor.
Kendi arasında konuşmaktan sokakta ne konuşulduğunu takip edemeyenlerin önce bu noktaya dikkat etmeleri gerek.
Kaldı ki, ülke solunun ABD politikalarına karşı olmayı hatırladığı, ülke sağının da yeni yeni öğrendiği bir dönemde çıkacak her kararın sokaktaki karşılığı, Erdoğan’ın etrafında kenetlenmek olur.
ERDOĞAN-BABACAN DAHİL EDİLEMEZ
Amerikan filmlerinden mutlaka duymuşsunuzdur, ABD’de ‘birinci derece’, ‘ikinci derece’ diye kanıt tanımlamaları vardır.
Aralık 1999’da, kameraların önünde beyin kanaması geçirdi Ebru Gündeş. O gün hem ölümden döndü hem de tüm ülkenin duasını ve sempatisini kazandı. Bitmeyen bir krediye sahip oldu.
16 yaşında evlendirilmiş, eşinden şiddet görmüş bir kadın olması zaten yürek burkan bir hikayeydi. Üzerine sağlık sorunu eklenince, eskilerin deyimiyle müstesna, yani benzerlerinden çok farklı bir yere koydu onu Türk halkı. Belki de sırf bu yüzden olsa gerek, yaşadığı ilişkiler ve evlilikler, hep mutluluğu arama çabası olarak yorumlandı, çok konuşulmadı.
Eşi Reza Zarrab meselesinde de uzunca bir süre durum aynı oldu. 31 Aralık 2013 günü, gizlice İstanbul Emniyeti’ne gidip, abisiyle yaptığı ve Reza Zarrab’tan bir yerlere vermek için 200 bin dolar rüşvet alınmasıyla ilgili bir konuşma yüzünden sorulara muhatap oldu Gündeş. Bir de Kasım 2016’da şu meşhur, kanunsuz yalı tadilatı nedeniyle ara celsede mahkemede ifade verdi.
Resmi makamların soruları ayrı şey, kamuoyunda sorgulanmak başka şey ya, bu kez sadece susarak dalga geçmeyecek gibi. Özellikle de Reza Zarrab’ın ABD’ye anlaşarak gittiği ve Gündeş’in bundan haberdar olup olmadığı yolundaki soru, belli ki gündemde kalacak. Doğrusu ortaya çıkan tablo, akla
Her anne ve baba kendisinden sonra çocuğunun maddi olarak güvende olmasını ister. Peki altın oranı nedir bu işin? Aralıksız çalışmak ve iş odaklı bir hayat sürmek, çocuğa ayrılan zamanın daralması demektir. O zamanın bıraktığı eksiklikleri de para telafi edemez.
Bergüzar Korel’in, ‘Vatanım Sensin’ dizisindeki çalışma saatlerinin azaltılmasını istediğini öğrendik. Oğulları Ali’yle daha fazla zaman geçirmek adına dile getirilen bir talep bu. Hiç şaşırmadım zira, İstinye Park’ta Halit Ergenç ve oğullarına rastladığım zamanlar oldu. Ünlü anne-baba bir kafede otururken, çocuk bakıcıyla zaman geçirmiyor o ailede.
Aksine bir sürü çocuğun oyun oynadığı alanda diğer babalarla birlikte bekliyor Ergenç. İşten, şöhretten arta kalan zamanı evlatlarına ayırmak yerine, onun için şartları zorlayan, evlattan kalan zamanı işe ayırmaya çalışan bir aile var karşımızda. Saygı duymamak mümkün değil...
Skandalsız da marka olunur
Marka Konferansı, bu sene 18’inci yaşını kutluyor. Bizim ülkemizde ‘marka isim’ olma meselesi nedense hep yanlış anlaşılır. Adları hep skandallarla anılanlar, bazı medya figürleri, bir ünlünün akrabası, eşi ya da geçmişteki eşi olup da adı sık sık medyada yer alanlar marka isim
Reza Zarrab savcılıkla anlaştı mı?
Davaya bakan New York Güney Bölgesi Savcılığı kafa karıştıran iki açıklama yaptı. Savcılık Sözcüsü, haber sitesi Daily Beast’e “Sadece Zarrab’ın federal gözaltında olduğunu söyleyebilirim” dedi. Savcılıktan ABD Dışişleri’ne bağlı Amerika’nın Sesi’ne yapılan açıklamadaysa “Zarrab hâla federal bir tutuklu” ifadesi kullanıldı. Federal gözaltı sözü hapishane dışında bir yerde tutulan sanıklar için kullanılan bir tanımlama.
Reza Zarrab ne zamandan beri kayıp?
10 ya da 11 Kasım’dan beri Brooklyn Federal Tutukevi’ndeki hücresinde değil. Bu tarihten önce cezaevinde olduğu kesin, zira kendi müvekkillerini ziyarete giden bir Türk avukatla görüş sırasında karşılaştığı ve 40 dakika kadar sohbet ettiği biliniyor.
Zarrab nerede olabilir?
Birinci şık, iddia edildiği gibi salata sırasında başka bir tutukluyla tartıştığı için hücreye alındı. Sadece Zarrab değil, tartıştığı diğer tutuklu da koğuşundan alındığı için böyle bir ihtimal var. İkinci şık, böyle bir görüntüyle Zarrab’ın dışarıya çıkarılmış olma ihtimali. Zarrab ile aynı blokta kalan diğer Türk tutuklular, o gece Zarrab’ın eşyalarının da alınıp, odasının boşaltıldığını söylüyorlar.
Zarrab’ın ortalıkta olmaması
1975 senesinde, Kalamış’ta bir evde, altı yaşındaki çocuk anneannesine şu soruyu sordu:
“Sen paket kağıtlarını ve ipleri bir daha kullanalım diye saklıyorsun, kapıcımız öyle yapmıyor. Biz onlardan fakir miyiz?”
“Hayır oğlum değiliz ama ülkemiz müsriflik yapacak kadar zengin bir yer değil.”
Bu sözü söyleyen Sabriye Hanım, 1936’da öğretmenliğe başladı, 1969’da torunu doğuncaya kadar çalıştı.
Emekli oldu ama öğretmenliği son nefesine kadar sürdü.
Hep haber kanallarını seyretti, 92 yaşında vefat edinceye kadar her gün gazetesini ve köşe yazarlarını okudu.
Dizlerindeki kıkırdak erimesi nedeniyle namazını sandalyede oturarak kılması için yeminler verdi torunu, öyle ikna oldu.
Her 10 Kasım’da dizleri ne kadar ağrırsa ağrısın saat 9’u 5 geçe saygı duruşunda bulundu, sonra Kasım 2009’da, ayın 10’u olmadan vefat etti.