Tarihçiler, 29 Mayıs 1453 tarihini başka bir deyişle İstanbul’un (o zamanki adıyla Konstantinopolis) alınışını, Osmanlı Devleti’nin imparatorluk kimliğine ulaşması açısından kritik bir önemde görürler. Osmanlı böylece zaten çökmekte olan Doğu Roma İmparatorluğu’nun sonunu getirirken, aynı zamanda onun mirasçısı konumuna da geçer. Bu bakımdan, bundan tam 560 yıl önce, 29 Mayıs 1453 tarihi, sabah saatlerinin gösterdiği astrolojik haritayı bir çeşit imparatorluk zayiçesi olarak da değerlendirebiliriz. Konstantinopolis düşerken, göklerin sembolik durumu aslında bize Osmanlı İmparatorluğu’nun kimliği üzerine de ilginç izdüşümler sunuyor.
Bu haritada ilk dikkatimizi çeken şey İkizler burcunun Güneş’le birlikte yükseliyor olması. İkizler dualiteyi, çift olma durumunu, aynı anda birden fazla yerde olma durumunu, kısaca bir köprü olma niteliğini, hatta ticareti anlatan burçtur. Bu bakımdan, Osmanlı’nın Doğu’ya ait olmakla birlikte, Batı dünyasındaki etkilerini fark edebiliriz. Bulunduğu coğrafyanın da sonucu olarak Osmanlı’nın erken dönemlerinde Balkanlara genişlemiş olması bu ikili kimliğin oluşmasında önemlidir. İkizler ikili durumları anlatan bir burç olarak imparatorluğun önemli ticaret yolları (yine İkizler) üzerindeki varlığını da temsil etmekte.
Ay son dördüne yaklaşmaktaydı
İstanbul’un alındığı sabahın ilk saatlerinde Ay’ın gökyüzünde Balık burcunda, tepe noktasına çok yakın bir yerde olduğunu görüyoruz. Ay o günlerde son dördüne yaklaşmaktaydı ve bir bakıma Türk bayrağındaki Ay gibi sol tarafı dolu bir görünümdeydi. Ancak daha önemlisi Balık burcunun temsil ettikleridir. Balık, son burç olarak ruhsallık ve dini öğelerle ilişkili bir burçtur. Kuşkusuz, İstanbul’un alınışı sadece siyasi değil, dini açıdan da, hem Doğu hem de Batı dünyası tarafından önemli görüldü. Osmanlı’nın yayılmasında tek başına olmasa da etkin öğelerden birisi olan gaza, yani kutsal savaş (gazi olmak) önemli bir yer tutuyordu. Balık burcunun ilk derecesinde ve gökyüzünün en görünen yerindeki Ay dikkat çekici bir sembol oluşturmakta. Benzer şekilde, bu dönemde Jüpiter’i de Koç burcunda görüyoruz. Jüpiter Astroloji’de genişlemeyi ve sosyo-ekonomik, kültürel, dini temaları açıklar. Koç savaşçıların ve liderlerin burcudur. Daha önce yazılarda da değindiğimiz gibi Fatih Sultan Mehmet’in hem burcu hem de yükselen burcu Koç’tur. İmparatorluğun haritasında da Jüpiter gelecek beklentileri ve ümitleri anlatan 11’inci evde yer alıyor.
Hem Türkiye (1923) hem de Osmanlı İmparatorluğu (1453) açısından son derece çarpıcı görünen bir diğer gösterge de, her iki haritada da Satürn’ün konumudur. Satürn devleti, hiyerarşiyi, gelenekleri ve geçmişten, atalardan kalan unsurları anlatır. Şaşırtıcı olan şey, 360 derece içerisinde, sadece bir rastlantı olmadığı açık şekilde, Satürn’ün aynı derecede, 24 derece Terazi’de konumlanmış olmasıdır. Terazi’de astrolojik açıdan yücelim konumunda yer alan Satürn, her iki konumda da atalardan alınan güçlü bir devlet geleneğine işaret etmekte.
Ay tutulmasının tedirginliğe yol açtığı söylenir
Tarihçiler Konstantinopolis alınmadan önce gerçekleşen Ay tutulmasının halk arasında tedirginliğe yol açtığını yazmışlardır. Bu tutulma 22 Mayıs’ta Yay burcunda gerçekleşmişti. Nitekim 11 Aralık 1452’de gerçekleşen en son Güneş tutulması da, yine Yay burcunda olmuştu. Tutulmalar politik konuları, savaşları konu edinen dünya astrolojisinde önemli bir yer tutar. Yay sembol olarak yine ilgi çekicidir. Zira Yay burcunun sembolünde at üzerinde elinde ok tutan bir adam resmedilir. Yay aynı zamanda uzaklarla, yabancılarla, uluslararası konular ve kurumsallık taşıyan dinlerle yakından ilişkilidir. Kuşkusuz, Yay’ın sembolünde yer alan at üzerinde elinde ok tutan adam bir bakıma bu konuda yetenek gösteren Türk kimliği ile ilginç bir sembolik bağ kurmakta. n