R.Hakan Kırkoğlu

R.Hakan Kırkoğlu

pembenar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hayatta seçim yaptığımız andan itibaren yazgımızla, seçimlerimizin sonuçları ile karşılaşırız. Başka bir deyişle, yazgımızı kendimiz öreriz

Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger’in kuramsal deneyi seçimlerimize dayalı, özgür bir irade ile yazgının görünmez elinin aslında birbirlerine rakip olmadıklarını, tam tersine zorunlu olarak birbirini yarattıklarını anlatıyor.
Sözünü ettiğimiz düşünce deneyi bir paradoksu anlatır: Kapalı bir kutunun içinde canlı bir kedi ve radyoaktif bozunma olasılığı yüzde 50 olasılık taşıyan bir madde vardır. Kedinin bu radyoaktif düzeneğe müdahalesi engellenmiş, düzenek izole edilmiştir. Yüzde 50 olasılıkla eğer örneğin bir saat içerisinde herhangi bir radyoaktif atom bozunuma uğrarsa, düzeneğe göre kutuya bir zehir yayılacak ve kedi ölecektir. Ancak burada söz konusu olan paradoks sonuç değildir, gözlemlenmeyen aşamada kapalı kutuda ne olduğudur. Zira ancak gözlem anında kedinin yüzde 50 olasılıkla canlı ya da ölü kaldığını anlayabiliriz.
Astrolojik açıdan da özgür irademiz ve söz konusu yazgımız benzer bir paradoks içerir. Tıpkı gözlemcinin deney kutusuna bakma girişimi gibi, yani gözlemci devreye girdiği andaki gibi, seçim yaptığımız andan itibaren önümüzdeki olasılıklar evrenini etkilemiş ve sonuçları ile (kedinin canlı ya da ölü durumu gibi) karşılaşmış oluruz. Gerçekleştirdiğimiz her seçim, bizi yeni olasılıklara taşır. Bununla birlikte, ister istemez yaptığımız her seçimle önümüzdeki olasılık alanını da daraltmış oluruz.
Başka bir örnekle daha açıklayalım. Üniversite sınavlarında bir tercih listesi doldururuz. En yüksek puanı kazandığımızı varsayalım ve bu durumda listede, en çok istediğimizi varsaydığımız okulu kazandığımızı düşünelim. Artık seçimimiz gerçekleşmiştir. Bu noktadan sonra hayatımız (eğer yeniden üniversite sınavlarına da girmeyeceksek) yaptığımız bu seçimin tüm diğer olası seçeneklerini içerecek, bir bakıma sanki geri dönüşü imkansız olan yeni bir düzene doğru ilerleyecektir.

Yüzde yüz özgür iradeden bahsetmek mümkün değil
Diğer bir deyişle, seçimimizi yaptığımız andan itibaren yazgımızla, seçimlerimizin sonuçları ile karşılaşırız. Yazgımızı kendimiz öreriz. Bunu da ancak seçimlerimizle yaparız. Bununla birlikte, şu kritik soruyu da sormamız gerekiyor: Seçimlerimizde ne kadar özgürüz ve seçimlerimizi neye dayanarak yaparız ? Seçimlerimizde yüzde 100 özgürlük ancak teorik bazda mümkün olabilir. Kişisel arzularımız, tüm hayat hikayemiz, ailemiz, hatta ülkemizin sosyal ve ekonomik durumu bile seçimlerimiz üzerinde etkin olacaktır. Bu noktadan baktığımızda yüzde 100 özgür bir iradeden söz etmek mümkün değildir, o halde ancak farkındalığımız ölçüsünde özgür olabiliriz.
Yaptığımız her seçim (diğer pek çok değişkene bağlı olarak) istesek de istemesek de bizi geleceğe taşır. Stoa felsefesine göre bu “Nedenler zinciri” (nexus causarum) olarak adlandırılır. Yazgımızın kuantum fiziğine göre açıklaması böyledir. Her şey seçim yapanın (yani deneydeki gözlemcinin) aksiyonuna bağlıdır. Seçimlerimiz öncesinde değişik oranlarda olası evrenler vardır ki aslında bu evrenlerin olasılığı astrolojik haritamızda ifade bulmuştur, öyle ya da böyle, seçimlerimiz çerçevesinde kendi yazgımızı kendimiz yaratmış oluruz. Seçimlerimizden duyacağımız tatmin ve çıkaracağımız sonuç ise yine bizim kendimizle ilgili ne kadar güçlü bir farkındalığa sahip olup olmadığımıza bağlıdır.