Süper Lig’de Beşiktaş son haftalardaki kayıplarını Kocaeli karşısında kazanarak telafi eder. Liderliği kimseye kaptırmak istemeyen Trabzon ise Hacettepe’yi zorlanmadan geçer. Geçtiğimiz sezonki başarısını sürdüren Sivas da, Antalya deplasmanından en az bir puanla döner. Bank Asya 1. Lig’de ise saha avantajını iyi kullanacağını düşündüğüm Kasımpaşa, Malatya’yı mağlup eder.
Almanya Ligi’nde Hamburg ve Wolfsburg haftanın favorileri. İki takım da rakipleri karşısında kayıp yaşamaz.
İngiltere Premier Ligi’nde Liverpool zirve yarışında geriye düşmemek için kazanmak zorunda. İspanya Ligi’nde fırtına gibi esen Barcelona, Valladolid karşısında zorlanmaz. Real Madrid de Malaga engelini zorlanmadan geçer. Sevilla taraftar desteğini arkasına alarak Huelva’yı mağlup eder. Serie A’nın son şampiyonu Inter, Udinese’yi yenerek rakibinin bu sezon yakaladığı çıkışa nokta koyar. Sürprizlerin takımı Genoa da Reggina karşısında 3 puanı alır.
Adı Alex dahi olsa, benim için Fenerbahçe tarihinin en önemli oyuncusu da olsa Aragones zorunlu olarak oynatmayarak Fenerbahçe'ye iyilik yaptı
Futbol matematik değil. Adı Alex dahi olsa, benim için Fenerbahçe tarihinin en önemli oyuncusu da olsa Aragones zorunlu olarak oynatmayarak Fenerbahçe'ye iyilik yaptı. Alex olsa, Semih - Güiza ikilisinden biri yedek kalmalıydı. Bu üçü ile sahaya çıkmak bırakın Londra'yı, İstanbul'da bile kaldırmaz. Aslında geçen yıl Avrupa kupalarındaki başarı ortadaydı. Kezman-Semih-Alex'i hiç bir arada gördük mü? Bir tek Sevilla maçında Teknik Direktör Zico riske ederek oynatmış, doğru da yapmıştı.
Fenerbahçe ilk 15 dakikada çok pozisyon verdi, ondan sonra Arsenal ağırlıklı az pozisyonlu bir maç oldu. Gülü seven dikenine katlanır, evet Fenerbahçe de pozisyon bulamadı ama en azından korkulan yaşanmadı. Zaten Fenerbahçe takımı mücadele edecek konsantrasyondaydı. Dolayısıyla Arsenal çok arzulu, istekli ve öne oynama çalışmasına rağmen direnç gösterdiler. Fenerbahçe 11 kişiyle neyi beceremedi derseniz... Pasları oyuncuların kısıtlı yeteneklerinden dolayı tehlikesiz bölgede yaptı, önde kalamadı.
Güven tazeledi
Maldonado ve Selçuk ikilisi iyi oynadı. Selçuk'un
İki ayrı Galatasaray izledik. Fırtına gibi başladı. Hemen 2-0 yaptı. Çok süratli oynayarak, çabuk oynayarak kafasında üç puanla gelen ve açık futbolu tercih eden Gaziantep’in gardını maçın başında düşürmek istedi ve bunu da becerdi.
Gaziantep skor dezavantajıyla iyice açıldı. İlginçtir Galatasaray çok kontratak yapar diye düşünürken, Gaziantep sürekli oyuna hükmetti, golü de buldu. İkinci yarı 35 dakika Galatasaray yarı alanında geçti. Gaziantep’in aynı İnönü’deki Beşiktaş maçı gibi. Sonuca bakıyorsunuz üç yemiş.
Gaziantep futbol oynamayı düşünen, yumuşak bir takım. Sert değiller. Sertlikten kastım, oyuncuya karşı değil. Kora kor mücadelelerde sert değiller, takım savunmasında sert değiller. O yüzden Gaziantep maçları seyir zevki açısından hep iyi geçer. Savunmadan dahi pasla çıkıyorlar. Takımın lideri Tabata’nın fizik gücü yeterli değil, yetenekli olmasına rağmen.
Galatasaray takımı 4-2-3-1 oynuyor. Gollerini Baros’un arkasında oynayanlar atıyor. Dün olduğu gibi. Kewell, Lincoln, Arda. Yani Galatasaray’a karşı oynayanlar tehlikeyi Baros’ta aramasınlar, arkadan gelen sürpriz oyuncularda arasınlar.
Galatasaray’ın iyi yaptığı şey Gaziantep’i kendi yarı alanında beklerken, pas
İki haftadır Eskişehir'de ilginç maçlar oluyor. İki maçta toplam 10 gol, 30'a yakın pozisyon var. Anadolu takımları için büyük sayı bu. İki maçta altı gol ve girilen 20'ye yakın pozisyon. Bu Eskişehirpor'un hem mantalitesinin, hem fiziğinin, hem de hocasının başarısı.
Fenerbahçe gerçekten şaka gibi bir takım. Rakipleri puan kaybetmiş, iki maç üst üste kazanmış, erken bitti denilen sezona ortak olmuş, ama hâlâ öylesine oynuyorlar. Çok ilginçtir Fenerbahçe takımının savunması geniş alanda yakalanınca pozisyon veriyor. Hadi diyelim göbekteki oyuncuların eksikliklerinden kaynaklanan bir durum. Youla gibi hızlı oyuncuları yakalayamıyorlar. Ancak savunma yaparken de sıkıntı yaşıyorlar. Rakip atamazsa, kendileri atıyorlar.
Hücum yapamıyor
Fenerbahçe takımı geçtiğimiz haftalara bakacak olursak 5-2 kazandığı Bursaspor maçı dahil rakip alanda fazla oynamıyor, daha doğrusu oynayamıyor. Oyunun gidişatında kimin ne yaptığı belli olmayan bir takım. Uğur bir ara sağda, bir ara solda. Semih bir sağa, bir Güiza'nın yanına gidiyor. Roberto Carlos ileri çıkıyor, geri gelmiyor. Alex'in kendi yarattığı iki pozisyonla golleri buluyorsun, öne geçiyorsun. Rakibin kalecisi atılıyor, zorunlu olarak en
Galatasaray’ın kadro olarak maçı ciddiye aldığını gördük. Son altı maçta, 16 puan alan Ankaraspor, altı haftadır gözden uzaktı. Merak konusuydu. İlk hafta Trabzonspor maçını herkes izledi. Hatta ilk iki maçta sıfır çekince “işleri zor” dendi.
Aykut Kocaman’ı dinlediğimde “sıfır puanlı” teknik adamın paniği yoktu. Altı maçta 16 puan boşuna alınmamış. Büyük takımların dışında kalan takımların en büyük problemleri, ya fazla konsantre olurlar, günlük başarı elde ederler. Ya da aynı yüksek konsantrasyonla oyun içerisinde panik yaparlar. Aykut Kocaman kişiliğini takımına yansıtmış. Konsantrasyon olarak 6 maçta 16 puan toplayan bir takım havasında değil, hep aynı ciddiyetteler. Daha da önemlisi rahatlar.
Büyük maçlara psikolojik olarak hazırlanmak kolay, oyun olarak zordur. Maçın başında ilk 15 dakika rakibine oyunu veren Ankaraspor golü de yedi. Ama maçı çevirebilmek, tutabilmek için rahatlık ister. Oyuncular da bu rahatlıkla, mücadeleyi de elden bırakmadan top oynadılar. Rakibin forması Ankarasporlu oyuncular için önemli değil. Bu Türk futbolu için çok önemli. 4-0 kazandıkları Kocaelispor maçındaki ciddiyet, Galatasaray maçında 1-0 gerideyken yaşadıkları rahatlık doğru yolda
Premier Lig’de yaptığı transferlerle çok güçlü bir takım olan Manchester City, Middlesbrough deplasmanında üç puana çok yakın. W.Bremen-Leverkusen ve Frankfurt-B.Münih müsabakaları ise bol gollü geçecektir
Türkiye Kupası’nda hafta içi oynanacak müsabakalarla grup maçları start alıyor. Sahasında çok güçlü bir takım olan ve son karşılaşmasında Ankaragücü deplasmanında galibiyete uzanırken zorlanmayan Kayseri, Altay’ı da geçer. Lig haricinde kupada da başarı isteyen Sivas, Konya’yı yenerek gruplara galibiyetle başlar. Bursa galibiyetiyle kendine gelen Fenerbahçe de Ankaragücü deplasmanında hafta içi maçlarında favori takımlar arasında.
Almanya Ligi’nde iki golcü takımı karşı karşıya getiren Werder Bremen-Leverkusen maçında 2,5 gol üstü seçeneği tercih edilmeli. Frankfurt-Bayern Münih müsabakası da bol gollü geçmeye aday. İtalya Serie A’da ise tek favorim Reggina’yı konuk eden Napoli. Ev sahibi zorlanmadan galibiyete ulaşacaktır. Premier Lig’de sürpriz sonuçlar alan Hull City’nin, Chelsea karşısında şansının devam edeceğini düşünmüyorum. Mavi-beyazlılar 3 puana ulaşarak, Liverpool mağlubiyetini unuttururlar. Arsenal-Tottenham müsabakasında bol gol ilk seçenek. Haftanın sürprizi ise
Maçta golleri futbolcu atar diye bilirdim ama dün yardımcı hakemler attı. Aslında maç dengeli başladı. Eskişehir öne geçti, Galatasaray hücuma kalktı, ev sahibi savunmada kaldı. Oyun dengelendi. Galatasaray öne geçti, Eskişehir bastırdı, yine beraberlik geldi. Maça baktığımızda altı gol hakikaten fazla. Zaten tartışmaya açık üç gol, formda (!) yardımcılar sayesinde oldu. Son bölümde atan kazanacaktı. Eskişehir attı, Galatasaray için zaman kalmadı. Risk alınan uzatmalarda ise dördüncüyü yediler.
Eskişehir takımı iki maç üst üste kazanınca sezon başındaki güvensizliği üzerinden atmış. Rakip güçlü olmasına rağmen açık ve kazanmaya oynadılar. Galatasaray takımı iyi giden 4-2-3-1'den vazgeçmiş, direkt 4-4-2'ye dönmüştü. Forvette Nonda - Baros ikilisi görev aldı. Bu Lincoln'ün olmayışı yüzünden mecburiyetten de kaynaklanmış olabilir tabii. Daha sonra ikinci yarıda Skibbe, Mehmet Güven'i sokarak 4-3-1-2'ye döndü. Mehmet Güven, Ayhan, Meira, önlerinde Arda. Uçta Baros - Ümit Karan. Eskişehir oyun planına sadık kalırken, Skibbe devamlı arayıştaydı.
Youla, Anadolu'nun iyi futbolcusu. Çabukluğu ve attığı gollerle bunu gösterdi. Ama büyük takım oyuncusu değil.
Hakemlerle ilgili şunu
Fenerbahçe takımı adeta isyan etti. Attığı goller, girdiği pozisyonlar ile değil. Sezonun en istekli, en agresif, en yardımlaşmalı (hücumda ve savunmada) maçını oynayarak.
İlk yedi haftada iyi oynayan oyuncuyu mumla ararken, bu maçta koşmayan, mücadele etmeyen ve kapasitesini sahaya koymayan futbolcu görmedik. Belli ki Arsenal sonrası böyle bir bağlılığa ve sonuca ihtiyacı olduklarını anlamıştı oyuncular.
Fenerbahçe takımının sezon başındaki performansı abartılı şekilde kötüydü. Dünkü oyun da şampiyonluğa yetmeyebilir. Ama en azından dünkü oyunda puan kaybetseydi de taraftarı üzülmezdi. Alex sezon başından beri sırıtıyordu. Semih sırıtıyordu. Ama diğer oyuncuların dünkü performansı Semih ve Alex'in de normal seviyelerine çıkmasını sağladı. Takım düzelince, onlar da düzeldi.
Selçuk müthişti
Bursa, şehir ve takım olarak havaya girmiş, sezona iyi başlamış ve geçen yıl da Kadıköy'de kazanmanın rahatlığı ve motivasyonu ile sahaya çıktı. Oyun 0-0 iken de, 4-0 iken de açık ve riskli oynadı. Ama canlı savunma yapan ve çabuk çıkan Fenerbahçe'ye karşı işi zordu. Bu oyun fark getirebilirdi ve getirdi de.
İlk goldeki Lugano - Gökhan Güleç eşleşmesi ciddi bir hataydı. Fenerbahçe takımında