AB’nin Türkiye’ye ve anayasa değişikliği paketine nasıl baktığını anlamak AB’yi anlamak kadar güç. AB yetkililerinin bu konudaki çelişkili söylemlerini Sedat Ergin’in 14 Mayıs ve 23 Haziran tarihli yazılarında bulmak olanağı var.
Ortaya çıkan görünüm su: Anayasa değişikliğinin yöntemi konusunda AB yetkilileri arasında bir görüş birliği var. Tümünün üzerinde durduğu, anayasa değişikliğinin siyasal partilerin ve sivil toplumun katılımıyla, bir uzlaşı sağlamaya yönelik geniş kapsamlı danışmalar sonucu gerçekleştirilmesi. Oysa, değişiklik paketi böyle bir danışma süreci sonunda ortaya çıkmadı.
İçerik konusunda AB yetkilileri farklı görüşlere sahip. Türkiye-Avrupa Parlamentosu Karma Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın HSYK’ya üye olmalarının kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeleyeceğini söylerken, AB’nin Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini AB ülkelerinde tek bir Anayasa Mahkemesi ve HSYK modeli olmadığını ileri sürüyor. Komisyon’un Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stephan Fule ise anayasa değişikliklerini olumlu buluyor. Bununla birlikte Adalet Bakanı ve Yardımcısı’nın HSYK’da bulunmalarının soru işaretleri yarattığını belirtiyor.
Kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı demokrasinin omurgası. Anayasa değişiklilerine de bu ilkeler açısından bakmak gerekir. AB yetkililerinin bakış açısı galiba şu: Anayasa paketi genelde olumlu bir adım. Birçok olumlu öğe içeriyor. Birkaç olumsuz öğe paketin genel niteliğini değiştirmiyor.
Oysa, gözden kaçırılmaması gereken anayasa paketinin temel amacı. Temel amaç, bir engel olarak görülen yargıyı yürütmeye bağımlı bir hale getirmek. Paketteki olumlu öğeler ise bu amacı örtmeye yönelik, paketin sindirimini kolaylaştıran şekerler. Pakete bu açıdan bakınca, neden değişikliklerin siyasal partiler ve sivil toplumla danışmalar yapılarak hazırlanmadığını, neden referandumda birbirleriyle ilgisiz değişiklikler için tek bir oy kullanılmasının öngörüldüğünü anlamak kolaylaşıyor.
Anayasa Mahkemesi ve HSYK hangi yöntemlerle yürütmeye bağımlı yapılıyor? Anayasa Mahkemesi için başvurulan yöntem, mahkemenin oluşumunun değiştirilmesi. Değişiklik paketinde, 17 üyeden 14’ü Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek. 3 üye de salt çoğunlukla TBMM tarafından... Böylelikle en az 10 üyenin hükümetle aynı görüşleri paylasan kişilerden olması güvence altına alınıyor. Hükümetin amacı daha demokratik, daha tarafsız bir anayasa mahkemesi kurmak olsaydı, üyelerin çoğunluğunun TBMM tarafından ve üçte iki çoğunlukla seçilmesini öngören bir öneri getirebilirdi, pek çok AB ülkesinde olduğu gibi... Böylelikle Anayasa Mahkemesi üyelerinin TBMM’deki bir uzlaşı sonucu seçilmeleri sağlanmış olurdu.
HSYK’da sorun Adalet Bakanı’nın başkan olması ve başkan olarak sahip olduğu yetkiler. Sn. Pierini AB ülkelerinde “tek bir HSYK modeli yok“ diyor. Sn. Pierini, Adalet Bakanı’nın HSYK’ya başkan ve bakanla birlikte müsteşarının da üye olduğu tek bir AB ülkesi gösterebilir mi? Sn. Pierini Avrupa Yargıçlar Konseyi’nin, Venedik Komisyonu’nun, AB uzmanları istişari ziyaret raporlarının, başkanın HSYK üyesi bir yargıç olmasını tavsiye ettiklerini, AB uzmanlarının üçüncü istişari Ziyaret Raporu’nda Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın HSYK üyeliğinden çıkartılmasını öngördüğünü bilmez mi?
AB yetkilileri referandumda birbirleriyle ilgisiz konuların tek bir oya sunulması konusunda sessiz. Oysa böyle bir yöntem halkın iradesinin referanduma yansımasını önlüyor. Sn. Fule, basın toplantısında, Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerinin değişiklik paketine büyük ölçüde yansıtıldığını söylemiş. Sn. Fule herhalde Venedik Komisyonu’nun 16.12. 2006 tarihli “Referandumlarda İyi Davranış Kodu” başlıklı raporunu unutmuş. Bu raporda, birbirleriyle ilgisiz konuları içeren bir anayasa değişikliğinde ayrı oylamalar yapılması öngörülmekte.
Anayasa paketi bu haliyle referandumda kabul edilirse, yürütme daha da güçlenecek, kuvvetler ayrılığı zedelenecek, Türkiye otoriter bir devlet olmaya doğru yeni ve güçlü bir adım atacak.
AB Türkiye’de demokrasiyi mi destekliyor, yoksa giderek otoriterleşen bir yönetimi mi?
Özay Şendir
Gerçek savaş mı yoksa danışıklı savaş mı?
23 Haziran 2025
Tunca Bengin
Nobel Barış Ödülü adayı ‘savaş’ dedi
23 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yabancı parayla ücret olur mu?
23 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
İran’da zorla rejim değişikliği mümkün mü?
23 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bundan sonra neler olacak?
23 Haziran 2025