Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sayın Cumhurbaşkanı’nın askeri yargıya ilişkin olarak CMK 3. ve 250. maddelerde yapılan değişiklikleri TBMM’ye geri gönderip göndermeme konusunda karar verirken AİHM içtihadını göz önünde bulunduracağı anlaşılıyor. AİHM kararları bağlayıcı, bütün taraf devletlerin uygulamakla yükümlü olduğu kararlar. Avrupa’da geçerli olan ortak standartları yansıtıyorlar. Ayrıca, Türkiye Anayasası’nın 90. maddesini değiştirerek, ulusal yasalar ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (bu AİHM kararlarını da kapsar) arasında bir çelişki bulunursa, Sözleşme’ye öncelik verilmesini kabul etti.
İlgili makamlar Sayın Cumhurbaşkanı’na AİHM’nin tutumunu göstermek amacıyla Ergin, Özel ve Erükçü kararlarını vermişler. (Ergin kararıyla birlikte bu karara yazdığım ayrı görüşü de verdiklerini umut ediyorum). Bunların yanında Incal, Hakan Önen, Yavuz ve Şenay Aksoy kararlarının da verilmesi yararlı olurdu.
Ergin, Özel ve Erükçü kararlarının konusu aynı. Sivillerin askeri mahkemede yargılanmaları. Bu konudaki temel kararlar Incal ve Ergin. Özel, Erükçü ve daha birçok karar, bu iki karardaki ilkeleri yineler. 

Örnek davalar ve farklar

AİHM, Incal kararında DGM’de yargılanan sivil kişinin, askeri hiyerarşi içindeki askeri yargıcın tarafsız ve bağımsızlığı konusunda duyduğu kaygının haklı olduğunu söyler.
Ergin kararında ise AİHM, sivilin askeri mahkemede yargılanmaması yönünde mevcut genel eğilimi anlatır. Askeri mahkemelerin sivil mahkemelerle aynı güvencelere sahip olsalar bile, ilke olarak ceza yasasına giren suçlar bakımından, sivilleri yargılamamaları gerektiğini söyler. Ancak, karar ceza yargılaması ile idari yargı arasında ayrım yapar (para.39). Dava konusu ceza yargılaması olduğundan sadece bunu inceler.
Şenay Aksoy davasının (2005) konusu ise Yüksek Askeri İdare Mahkemesi’nin tarafsız ve bağımsız bir mahkeme olup olmadığı. AİHM, Yüksek Askeri İdare Mahkemesi’nin tarafsız ve bağımsız bir mahkeme olduğuna ve sivil kişiyle ilgili davaya bakabileceğine karar verir. Yüksek Askeri İdare Mahkemesi üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanması, askeri hiyerarşinin kararıyla görevden alınamamaları, görev sürelerinin 4 yıl olması, AİHM’nin Yüksek Askeri İdare Mahkemesi’nin tarafsız ve bağımsız bir mahkeme olduğu sonucuna varmasında rol oynayan etkenler. 

‘Bağımsız ve tarafsız’ kararı

Öte yandan, Hakan Önen (2004) davasında, askerliğini yapan bir kişinin askeri mahkemede yargılanması söz konusu. AİHM bu davada da askeri mahkeme yargıçlarının tarafsız ve bağımsız olup olmadıklarını inceler. Bunu yaparken, yukarıdaki ölçütleri kullanır. İncelemesi sonucunda, askeri mahkemenin bağımsız ve tarafsız olduğuna karar verir ve davayı reddeder.
Bu kararlardan şu sonuçları çıkarabiliriz:
n AİHM bakımından önemli olan mahkemenin ve yargıçların tarafsız ve bağımsız olmaları. Tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesi gerek askeri, gerek sivil mahkemeler için aynı derecede geçerli.
n Ceza yargılaması bakımından siviller ilke olarak askeri mahkemede yargılanmamalı. Ancak, idari yargı bakımından, askeri idari yargı sivillerle ilgili davalarda da yetkili olabilir.
n Asker kişilerin işledikleri suçlarla ilgili olarak askeri mahkemelerde yargılanmalarına AİHM izin vermekte. Yeter ki bu mahkemeler bağımsız ve tarafsız olsun.
Bütün bu AİHM verilerinin ışığında askeri mahkemelerin hangi bakımlardan bağımsızlık ve tarafsızlık ölçütlerine uymadığını saptayıp, bunları gidermeye çalışmak ve temyiz organı olarak sivil Yargıtay’a ve Danıştay’a bağlamak en doğru çözüm yolu olmaz mı?