Son günlerde yoğun bir tartışmaya yol açan, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin yasa değişikliği konusundaki yazımda (6/7/2009), bu değişiklik yerine “askeri mahkemelerin hangi bakımlardan bağımsızlık ve tarafsızlık ölçütlerine uymadığını saptayıp bunları gidermeye çalışmanın ve temyiz organı olarak sivil Yargıtay ve Danıştay’a bağlamanın” daha yerinde bir seçenek olduğunu belirtmiştim.
Bu görüşle ilgili olarak Askeri Yargıtay Başkanı Sn. Hâkim Tuğgeneral Ahmet Alkış’tan bir yanıt aldım. Bu yanıttaki görüşleri okuyucuya sunmanın konunun bütün boyutlarıyla anlaşılıp tartışılmasını sağlamak bakımından yararlı olduğunu düşünüyorum. Şimdiye dek kamuoyunda bu konuda yapılan tartışmalar siviller arasında geçti. Bu kez, Askeri Yargıtay Başkanı’nın benimle paylaştığı görüşler şöyle özetlenebilir:
Yargının bağımsızlık ve tarafsızlık sorunu askeri yargıya özgü değildir. Türkiye’de bütün yargı sisteminin eksiklikleri vardır. Sadece askeri yargının eksikliği varmış, askeri mahkemelerde yapılan yargılama diğerlerine göre daha az hukuksalmış gibi göstermek, kamuoyunda askeri mahkemelere duyulan güveni zedelemektedir. Tüm yargının sorunları gecikmeksizin giderilmelidir.
Bunun yanında önemli olan başka bir husus da, yargı görevini yerine getirenlerin öncelikle kendi kafa ve vicdanlarında bağımsız olmaları, mesleğin gerektirdiği yeterli donanıma, saygın kişiliğe sahip olmalarıdır.
Askeri Yargıtay’ın varlığına son vermek şu nedenlerle giderilmesi zor ve ülke yararına olmayan yeni sorunlar yaratacaktır:
1- Askerlik, birçok yaşamsal işlevi bulunan, ulusal bir görev alanıdır. Temeli, emir ve komuta düzeninin gerektirdiği saygı, itaat, disiplin ve özveridir. Askeri hizmetin kurallarına uymamakla ve suç işlenmekle bozulan düzen ve disiplinin senelerce süren yargılamalara tahammülü yoktur.
2- Türk Silahlı Kuvvetleri, yüklendiği görev ve sorumluluklar, tarihsel yapısı, büyüklüğü ve üstün nitelikleriyle, dünyadaki belli başlı ordulardan biridir. Böyle bir ordunun, etkin bir yargı sistemine duyacağı ihtiyaç açıktır. Etkin bir yargı sistemi, ordunun yapısını, işleyişini, disiplin kurallarını ve ihtiyaçlarını bilen uzman hâkimler ve mahkemeler tarafından yerine getirilebilir.
3- Adil yargılanma hakkının önemli ilkelerinden biri, yargılamanın makul bir sürede bitirilmesidir. Temyiz incelemesi için Askeri Yargıtay’a gelen dava dosyalarının tamamı, aynı yıl içinde incelenerek sonuçlandırılmaktadır.
4- Askeri mahkemeler adil yargılanma konusunda, en az adli yargı organları kadar hassas ve dikkatlidir. Askeri Yargıtay’ın bu konudaki uygulamaları ve kararları örnek gösterilmektedir.
5- Askeri Yargıtay’da, dava dosyaları, hiçbir yüksek mahkemede olmadığı şekilde, üyeler tarafından incelenerek diğer üyelere rapor edilmekte ve kararlar bizzat raportör üye tarafından yazılmaktadır. Bunun yargılananlar bakımından önemli bir teminat olduğu açıktır.
6- Askeri Yargıtay’ın varlığı ihtiyaçlara göre, ülkeden ülkeye değişmektedir. Bazı ülkelerde askeri istinaf mahkemesi, bazı ülkelerde Askeri Yargıtay vardır. Türkiye’de ordunun büyüklüğü, sivil yargının iş yükü Askeri Yargıtay’a duyulan ihtiyacı ortaya çıkarmaktadır.
7- Ceza hukuku alanında askeri yargı ile adli yargı organlarının görev alanları farklı olup içtihat çatışması söz konusu değildir. Tersine, birbirinden dayanak alan ve birbirini besleyen bir içtihat birlikteliği vardır. Bu nedenle, hukuki açıdan iki yüksek mahkeme arasında bir çift başlılıktan söz edilemez.
8- Ülkemizde sivil-asker değil tüm yargı organlarının sorunları vardır. O yüzden yargı bağımsızlığının ve yargı sorunlarının evrensel kurallar ve AİHM kararları doğrultusunda bütünüyle ele alınması gerekmektedir.
Sayın Askeri Yargıtay Başkanı’na görüşlerini bizimle paylaştığı için teşekkür ederim.