Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Nisan ayında Diyarbakır Valiliği’ne bağlı İnsan Hakları Kurulu, tutuklu ve mahkûm çocukların durumunu incelemek amacıyla Diyarbakır E tipi cezaevini ziyaret etti ve bir rapor hazırladı. Rapordaki bulgular düşündürücü. Çocuklar sağlıksız koşullarda tutuluyor, sağlık hizmetinden yoksunlar ve şiddete maruz bırakılıyorlar.
Çocuklara şiddet sadece cezaevi içinde değil, cezaevi dışında da uygulanıyor. 12 Mayıs’ta Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen “Çocuk ve Resmi Şiddet” başlıklı panel bu konuyu ele aldı. Panelin duyurusunda, 1991’den bu yana polis ve asker şiddeti sonucu yaşamını yitiren çocukların sayısı 328 olarak belirtiliyor. 23 Nisan’da dipçik darbeleriyle dövülen çocuklarla polisten kaçarken dereye düşüp ölen 14 yaşındaki çocuğun görüntüleri belleklerde hâlâ taze. Değişik bir 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlaması oldu.

TMK, çocukları büyük sayıyor
İnsan Hakları Derneği “2008 Yılı Kanunla İhtilafa Düşen Çocuklar” başlıklı bir rapor yayımladı. Raporu okuyunca başlığın “Çocukla İhtilafa Düşen Kanunlar” şeklinde değiştirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorsunuz.
Raporda verilen rakamlara göre, 2006-2007 yıllarında suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlere üye olmak suçundan ya da Terörle Mücadele Kanunu (TMK) çerçevesinde yargılanan çocukların sayısı 1572. Yasalardan kaynaklanan sorunlar var. 2005 yılında Türkiye yasalarını değiştirdi. 18 yaşından küçükleri çocuk kabul etti. (Bundan önce yaş sınırı 15’ti.) Buna göre, 18 yaşından küçüklerin çocuk mahkemesinde yargılanmaları gerekiyor. Oysa, TMK hâlâ bu yasa kapsamına giren suçları işleyen 15-18 yaş arasındaki çocukların, büyükler gibi ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasını öngörüyor. Ayrıca, TMK 13. madde, TMK uyarınca verilen hapis cezasının başka yaptırımlara çevrilememesi ve ertelenememesi kuralının 15-18 yaş arasındaki çocuklar için de geçerli olduğunu belirtiyor.
Başka bir deyişle, Ceza Yasası’nda yapılan ve 18 yaşından küçükleri çocuk kabul eden yasa değişikliği TMK’ya girememiş. TMK’da değişiklik yaparak bu uyumsuzluğu bir an önce gidermek gerekir. 

Taş atan, silah atan olmaz mı?
Taş atan çocuklar TCK 314 maddesinden yargılanıyor. Yani silahlı örgüte üye olmak suçundan. Bu suçun cezası 5 ile 10 yıl arasında değişiyor. Yaş nedeniyle cezanın üçte biri indirilse bile, taş attı diye bir çocuğun 5-6 yıl cezaevinde kalması adalet duygusunu incitmiyor mu? 5 yıl sonra cezaevinden çıkınca, taş atan çocuk, silah atan büyük olmaz mı?
Hukuk sistemimizin ve uygulayıcıların çocuğa yaklaşımıyla uluslararası hukukun çocuğa yaklaşımı arasında önemli bir fark var. Bizde yasalara ve uygulamaya egemen olan düşünce, suç işleyen çocuğun cezalandırılması. Oysa, uluslararası hukukta önemli olan çocuğun korunması. Çocuğun gelişmesini sağlayacak önlemlerle desteklenmesi. Bu nedenle, çocuk için büyüklerden farklı bir yargı sistemi, farklı özgürlüğü sınırlama koşulları uygulanıyor. Çocuklarla uğraşan polis, savcı, cezaevi personelinin bu konuda eğitilmiş, uzman kişiler olmasına özen gösteriliyor. 

Cezaevindeki çocuklar ve AİHM
Örneğin, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37. maddesi özgürlüğü sınırlanan her çocuğa, o yaştaki bir çocuğun ihtiyaçlarını göz önünde tutan bir şekilde davranılması gerektiğini belirtiyor. 40. madde devletlerin, çocuklar için özel yasalar, özel makamlar, özel kurumlar kurmalarını istiyor.
Çocuk yargılanmasının asgari kurallarını saptayan BM Kuralları (Beijing Kuralları), çocukların tutuksuz yargılanmalarını istiyor. Tutuklu yargılamanın en son çare olduğunu ve çok kısa sürmesi gerektiğini öngörüyor. Oysa, Türkiye’de çocuklar aylarca tutuklu kalıyorlar.
AİHM kararlarında, çocuklara cezaevlerinde eğitim olanakları sağlanması üzerinde duruluyor. Çocukların yargılanmasında ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasında, önemli olanın suçun cezalandırılması değil, çocuğun çıkarlarının korunması olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.