Sevgili dostum; Bir süredir hakkında fazla bir şey bilmediğim bir ülkedeyim. Havaalanından kente giderken yol boyunca üstünde kocaman harflerle “evet” yazılı panolar dikkatimi çekti. Yanımdaki arkadaşıma bunların ne olduğunu sordum. Arkadaşım “Yakında referandum var. Halkın ‘evet’ demesi isteniyor” dedi. “ ’Hayır’ denemez mi?”, “Denebilir ama bu pek makbul bir davranış olmaz.” “Nasıl yani?” “Hayır derseniz vesayetçi, darbeci, demokrasi karşıtısınız demektir. Bir Devlet Bakanı geçenlerde ‘hayır’ diyenin ya aklından zoru vardır ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı vardır, dedi.” “Peki, tarafsız kalırsanız?” “Onun yanıtını da Başbakan verdi. Tarafsız olan bertaraf olur, dedi” Geriye fazla bir seçenek kalmadığını düşündüm.
İleri bir demokrasi anlayışını gösteren bu sözler bende merak uyandırdı. Bizim dilimizde yazılmış bir anayasa metni bularak otel odasında okumaya başladım. Birbirleriyle ilgisi olmayan birçok konuyu içeren bu pakette, doğrusu bazı maddelere aklım yattı. Bazılarını ise yanlış buldum. “Olabilir” diye düşündüm. “Böylesine geniş bir pakette, tümünün iyi ya da kötü olması beklenemez. Oy verenler de bazılarına ‘evet’, bazılarına ‘hayır’ oyu verebilirler. Sonra hayretle gördüm ki, buna olanak yok. Bütün pakete ya ‘evet’ ya da ‘hayır’ demek zorundasın. Bunu biraz garipsedim doğrusu. Referandumu düzenleyenlerin, halkın iradesinden çok sonuca önem verdikleri gibi bir izlenim uyandı bende.
Arkadaşımla konusunca, en tartışmalı maddelerin Anayasa Mahkemesi ve HSYK olduğunu öğrendim. Boş bir zamanımda bu maddeleri okudum. Anayasa Mahkemesi’nde üye sayısı 11’den 17’ye çıkarılırken, iktidara yakın kuruluşlardan gelen üyelere daha fazla ağırlık veriliyor. Böylelikle 17 üyeden 10’unun iktidara yakın olması garanti ediliyor. İnsanın aklına ister istemez, böyle bir anayasa mahkemesinin siyasal iktidarı denetlemekte ne denli etkili olacağı sorusu geliyor.
Bir de HSYK var, sevgili dostum. Bu kurulun başkanının Adalet Bakanı olduğunu şaşkınlıkla öğrendim. Bu da yetmezmiş gibi, müsteşarı da kurul üyesi. Avrupa’da benzeri olmayan bir durum. Bakan’ın zaten çok geniş olan yetkilerine anayasa değişikliği ile yenileri eklenmiş. Örneğin, yeni anayasada, kurulun yönetimi ve temsilinin Adalet Bakanı’na ait olduğu belirtiliyor. Yargı bağımsızlığını sağlamak için kurulan bir kurulun kendisinin yürütmeye bağlanması bana çok ters geldi.
Sevgili dostum;
Bana göre, referandumun en ilginç yanı, bir yandan yargı siyasal iktidara bağlanırken, öte yandan bunun halka demokratikleşme olarak sunulması. Bunu anlamaya çalıştım. Türkiye’de olup bitenleri, iletişim alanında çok hünerli bir iktidarın yarattığı imaj dünyası ile açıklamak olanağı var. Görsel ve yazılı her türlü iletişim aracının ustaca kullanılması yanında, özellikle orta sınıfların eşit ve aynı gördükleri, kendilerini özdeşleştirdikleri karizmatik bir lider de bu imaj dünyasının oluşturulmasında önemli bir rol oynuyor. Demokratikleşme, değişim, vesayeti sona erdirme, dinsel değerler, zenginleşme gibi kitleleri yakalayan kavramlar imaj dünyasının temel öğeleri. Bu imajlar insanlarca benimsenince kanaate dönüşüyor. Oysa, bu imaj dünyasının arkasında bir tahakküm özleminin yattığını, bireysel özgürlüklerin bastırıldığını, özerk kurumlara yaşama alanı bırakılmadığını, devletin partileştirildiğini, Türkiye’de muhalefetin bir bedeli olduğunu görmek gerekiyor. Ne var ki kanaatleri oluşmuş kitlelere bunları anlatmak, ikna etmek kolay değil. Türkiye’deki gerçek resmi görebilmek için bireylerin kendilerini kitlelerin dışına çıkarıp özne olarak düşünmeleri, “olan nedir?” sorusunu sormaları önem taşıyor.
Bu referandum için de geçerli. Referandumda sağlıklı bir sonuç alınabilmesi, ancak bireylerin anayasa değişiklikleriyle siyasal partiler arasındaki bağlantıyı unutup, sadece kâğıt üzerinde yazılanları okuyarak ve sonuçları üzerinde düşünerek oy vermeleriyle mümkün olabilir.
Yeni anayasanın, panolarda yazdığı gibi, işçiye, memura, emekliye, kadına, çocuğa, şehit ailelerine ne getireceğini çözemedim ama iktidara ne getireceği açık.
Türk yemeklerini Türk demokrasisinden daha lezzetli buldum. Ramazan pidelerinin tadına doyum olmuyor.
Sağlıcakla kal.
Dostun.