Üniversite seçimi en önemli kararlardan biri. Seçeceğiniz üniversite veya bölüm, yaşamın şekillenmesinde büyük önem taşıyor. Ülke ekonomisi, toplumun ortalama eğitim düzeyi ile yakından ilişkili. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde halkın önemli bir bölümü üniversite veya yüksekokul mezunu. Üniversite mezunlarının yaşam standardı, üniversite mezunu olmayanlardan daha yüksektir. İş kurup istihdam yaratanlar arasında üniversite mezunlarının başarı oranı yüksektir. OECD’nin 2012 Eğitim Raporu’nda, üniversite eğitimi görenlerin oranına göre Türkiye 39 ülke arasında 36’ncı sırada bulunuyor. Yükseköğrenim görenlerin oranı yükseldikçe, kişinin ve ülkenin refah düzeyi artacaktır. Gençler, kendilerine en uygun bölüm ve üniversiteyi seçerek iş yaşamındaki başarı şansını arttırıp ülke ekonomisine önemli katkılar yapabilirler.
ODTÜ önceki Rektörü ve URAP Koordinatörü Prof. Dr. Ural Akbulut, üniversite
Bu yazı için biraz bekledim, acele etmedim, biraz farklı olsun istedim. Bunca zamandır ne yaptık? Tercih listesi şöyle hazırlanır, böyle sıralanır, şuna dikkat edin, böyle yapın vb. dedik; biraz ‘beylik’ davrandık. Böyle davranmakla, bir şeyi görmezden geldik, sizlerin bu süreci ilk kez yaşadığını dikkate almadık, söylediklerimizi sanki biliyormuşsunuz gibi davrandık, oysa sizler bu önemli olayla ilk kez karşılaşıyordunuz, bizlerse yıllarca aynı işi yapıyorduk.
Onun için şöyle bir yöntem izledim; sizlerin en çok sorduğu, en çok öğrenmek istediği ve bu olayla ilgili en can alıcı noktalara değindim. Öyle lafı fazla uzatmadan, olayı çetrefilli boyutlara getirmeden, az ve net bir şekilde özetlemeye çalıştım.
Şimdi gelelim can alıcı sorulara, bunları okuduğunuzda aklınızdaki pek sorunun yanıtını bulacaksınız, ama yine de somak istedikleriniz olursa sgultekin@gazetevatan.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
30 tercihin hepsini dolduralım mı?
Yazdıklarınızdan pişman olmayacaksanız doldurun, 30’ncu tercihiniz bile okuyacağınız tercihse, doldurmakta sakınca yok!
Her yıl yaklaşık iki milyon genç üniversiteye yerleşebilmek için bugünkü adıyla YGS ve LYS sınavlarına hazırlanıyor. Bu sınavlarda başarıyı hedefleyen öğrenci ve velilerin sınavlara hazırlık sürecinde ve sınav sonrasında yaşadıkları duygular farklılık gösteriyor. Kimi zaman motive olmanın, çaba ve hedefe kilitlenmenin getirdiği yüksek enerji, kimi zaman da beklentilerin yorduğu bıkkın ve dağınık bir ruh hali... Hemen her gencin yaşadığı inişli çıkışlı bu ruh hali sınavlardan sonra yerini başka sürece bırakıyor.
Tercih dönemleri, aslında gençlerin sınava hazırlanırken yaşadığı stresi, biraz daha fazla olarak anne ve babanın da işin içine girdiği duygusal ve bir o kadar da zor karar verme sürecine dönüşüyor. Yaklaşık iki milyon öğrenci ve ailesi için sınav ve sınav sonrası yaşanan kaygının ana temeli hemen herkesin bu sınavlara yüklediği anlamda yatıyor.
Üniversiteye girmek, bir bölümde okumak ama hangi bölüm olursa olsun bir yere yerleşmek arzusu, gençlerimiz ve aileleri için meslek edinmenin birinci şartı. Bu durumun
Tercih listesi hazırlarken, puandan ziyade başarı sıranı dikkate alın. Bir önceki yıldaki başarı sıraları size bu konuda yardımcı olabilir. Her yıl puanlar değişse de başarı sıraları bize en sağlıklı veriyi sağlar.
Alternatifi bol olan tercih listesi oluşturun. Tek bir üniversite ya da birkaç bölüm üzerine odaklanmayın.
Bir bölüme takılıp kalmayın. İstediğiniz bölüm ile ortak özelliklere sahip başka bölümlerin de olup olmadığını araştırın. Geçişli bölümleri göz önünde bulundurarak tercih listenizde alternatif yaratın.
Alternatifli oluşturduğunuz tercih listesini, önceliklerinizi göz önünde bulundurarak ve uzman yardımı alarak, sadeleştirmeye çalışın.
Tercihlerinizi yaparken ilk beş ya da altı tercihin, kendi başarı sıranızdan yukarıda ve en çok istediğiniz üniversite ve bölümler olmasına dikkat edin.
Tercih listenizde kendi başarı sıranızdan yüksek tercihlere yer verdikten sonra, kendi başarı sıranıza yakın ya da denk olan 20 tercih yapabilirsiniz.
Yerleştirmede önemli olan tercih sırası değil, puanın
Şunu unutmayalım ki, bu bizim tercih listemiz değil! Evet, bu çocuklar bizim yavrumuz, bizim parçamız, ama onların hayattan beklentileri, yetenekleri, başarılı oldukları alanlar, yapmak istedikleri, hayata bakış açıları bizden farklı. Bize düşen en büyük görev, onların isteklerine saygı duymak, gücümüz yettiğince onlara maddi ve manevi destek olmak. Aslında iyi olsun diye bir takım telkinlerde bulunuyoruz, ancak bazen kantarın topuzu kaçıyor; tavsiye niteliğinde olan bazı bilgiler, zorlamaya dönüşüyor. Tabii ki bilgi birikimimiz, tecrübemiz, deneyimimiz onlardan daha fazla; bunları onlara aktarmamız gerekir, buraya kadar bir sıkıntı yok. Sıkıntı, bu aktarımın baskıya dönüşmesinde... Bundan kaçınalım, bırakın, kendileri karar versin; sorarlarsa yanıtlayalım, danışmak istediklerinde yol gösterelim, sonra kenara çekilelim ve kararlarını kendileri versinler. Ortada kötü bir şey yok , hani bırakalım da, yanlış bir şeyi seçsinler. Ortadaki en iyi şey, onlara uyan ve onların istedikleridir.
Karma tercih nasıl yapılır?
MF-4 puan türündeki başarı
Üniversite adayları 14 Temmuz’a kadar tercih yapacak. VATAN Eğitim Uzmanı Sadık Gültekin bu zorlu süreçte rehberlik yapacak. Yazı dizisine bugün başladık.
Bu yılın en büyük sürprizlerinden biri, hukuk fakültelerine ve tıp fakültelerine getirilen başarı sıralaması barajı. MF-3’te tıp için ilk 40 bin, hukuk için de TM-3 puan türünde ilk 150 binde olmayanlar bu bölümleri tercih edemeyecek. KKTC üniversiteleri bu sıralamadan ve sınırlamadan bu yıl muaf tutuluyor, ancak önümüzdeki yıldan itibaren aynı kısıtlama onlar için de geçerli olacak.
Hukuk, en çok tercih edilen bölümlerin başında geliyor. Baraj sınırlamasının yanında, hukuk tercihi yapacak adayları bekleyen bir başka sıkıntı daha var; hukuk fakültelerine alınacak aday sayısı, geçtiğimiz yıla göre bir artış göstermedi, yani kontenjan aynı kaldı.
Hangi mesleğe ihtiyaç var
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2013 yılında işgücü içerisinde yaklaşık 5 milyon üniversite ve yüksekokul mezunu bulunuyor.
500
Adayların her testte yaptıkları net sayısı ölçmenin kalitesi hakkında bilgi verdiği gibi, Türkiye’deki ortaöğretimin çıktıları hakkında da önemli bilgiler verir.
İstatistik kurallarına göre sınav veya test sonuçlarının ‘çan eğrisi’ oluşturması beklenir. Bunun anlamı, çok başarılı ve çok başarısız adayların sayısının az, orta düzeyde başarılı olan aday sayısının yüksek olmasıdır. Gerek üniversite sınavının ilk ayağı YGS’de gerekse final sınavı LYS’lerde sözel test sonuçları bu bağlamda beklenen dağılıma uygun sonuçlar veriyor; ancak sayısal testlerdeki dağılım, istatistik kurallarıyla çelişiyor ve bu kurallara uymuyor.
***
Sayısal testlerdeki dağılıma baktığımızda, çok sayıda adayın başarısız, az sayıdaki adayın başarılı olduğunu görüyoruz. Matematik ve Fen Bilimleri testlerinde adayların çok düşük netler çıkarması ve çok düşük puan aralığında sıkışmaları, bu iki alanda büyük sorun yaşandığının da bir göstergesi.
Son yıllarda YGS ve LYS sonuçlarının bu iki
‘Oldu olacak kırıldı nacak’ diye bir deyim var; ‘olanlar oldu, iş işten geçti, olanlar geri dönülemeyecek bir dur um aldı, bunu kabul etmek gerek’ anlamında kullanılır. Bu deyim, MEB’in içinde bulunduğu durumu ne güzel özetliyor. Oturup beklemekten başka yapacak bir şeyleri yok, aczlerini fark etttikleri bir anda bulunuyorlar.
Ne kadar acı, bir sınavın sonucunu bile öğrenemez duruma geldik. Puan belli değil, tercih yapılacak tarih belli değil, hatalı sorular belli değil; ama bir şey belli, sorumluluk sahibi olmayanlar belli! İşin ilginci, çocuklarımız da bunlara emanet…
Hatalı soruları biz buluyoruz, evinden 136 km uzağa yerleştirilen çocuğu ilk biz duyuruyoruz, hangi soru olduğu açıklanmayan mahkemelik soruyu ilk biz biliyoruz; oldu olacak soruları da biz hazırlayalım, sınavı da biz yapalım…
Gazetecilik açısından yapılması gerekeni biz yaptık, bütün gazetelerden önce mahkemelik soruyu ana sayfadan duyurduk. Bu yeter mi, yetmez; sadece biz işimizi iyi yaptık, ama herkesin işini iyi yapması gerekir, başta MEB’in…