Sınavdan çıkan adaylardan edindiğim bilgiye göre, adayları uğraştıran, uzun işlem gerektiren, matematik altyapısı sağlam öğrencileri ayırt eden, seçici sorular sorulmuş; izlenimim bu doğrultuda… Bunun yanı sıra, öğrencilerin rahatlıkla yanıtlayabileceği türden sorular da çıkmış. LYS-1’de İşlem yapma hızı, zamanı kullanma açısından ayırt edici bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.. .
LYS-1 Matematik testinde 9. 10. 11. ve 12. sınıf konularının tümünden ve müfredat dahilinde soru sorulmuş. Bu soruların çözümlerinin temel bilgiye, ispata ve yoruma dayalı olduğu bilgisini, sınava katılan adaylardan öğrendik. LYS-1 Geometri testinde, 10. 11. ve 12. sınıf konularından eşit sayıda soru çıktı. Geçmiş yıllara göre 12. sınıf konularından bu yıl biraz daha fazla soru çıktığını söyleyebiliriz. Konuları teorik olarak bilen öğrenciler, soruları rahatlıkla çözmüşlerdir; ama yine de Geometri testinin belirleyici olduğu belirtmekte yara var. Adaylar arasındaki dengeyi, her yıl olduğu gibi bu yıl da Geometri testi bozacaktır.
LYS-1’e
İlk sınavı tamamladık… Adaylar 135 dakika süren sınavda tarih, coğrafya-2, felsefe grubu ile din kültürü ve ahlak bilgisi sorularını yanıtladı . Sınava yaklaşık 474 bin dolayında üniversite adayı katıldı.
Sınava giren öğrencilerden edindiğimiz bilgilere göre 2015 LYS-4 soruları beklenenden farklı değil di, genelde beklediğimiz türden bir sınavla karşılaştık . Dikkatli okuma, okuduğunu anlama, yorumlama ve analiz yapabilme yeteneğini ölçmeyi hedefleyen sorularla karşılaşıyoruz . Tarih dersinde ayrıntı bilgilerin sorulduğunu, coğrafya sorularının adayları biraz zorladığını ve güncel bilgileri kapsadığını ifade edebiliriz. Felsefe grubu sorularının, yapıları gereği oldukça uzun ve dikkatli okuma gerektirdiğini söyleyebiliriz. Adayların, LYS niteliği ve kapsamına uygun sorularla karşılaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
- Tarih: Sınav, müfredatla örtüşüyor. Beklenen müfredat çerçevesinde sorularla karşılaştık. Detay bilgilerağırlıktaydı…
- Coğrafya-2: Her zaman olduğu gibi, bu kez de adayları en zorlayan test bu oldu! Sorular ağırlıklı olarak 11. ve 12.sınıf
2014-LYS’de, Yabancı Dil Sınavı (LYS-5)’nda 65 bin adayın sınavı geçerli sayıldı. Burada aslan payı İngilizce’de... İngilizce’den 62 bin, Almanca’dan 2 bin ve Fransızca’dan da bin aday barajı geçti.
LYS-DİL puanı, son derece avantajlı bir puan türü. LYS-5 sınava katılan ve barajı aşan aday sayısı oldukça az, 65 bin dolayında… Bu puan türü, Türkiye genelinde yaklaşık 20 bin öğrenci alıyor, yani her üç adaydan biri bu puan türünde başarılı oluyor. Bu oran, MF puan türünün sağladığı avantajdan sonra gelen ikinci en yüksek oran. Kazanma oranı açısından birinci sırada MF geliyor, onu yakın bir oranla DİL puan türü takip ediyor, daha sonra TM ve en sonda da TS puan türleri var…
80 soruda İngilizce testinin Türkiye soru çözüm ortalaması 21 net, Almanca’nın 25 net, Fransızca’nın da 33 net. Bu netler düşük gibi gözükse de, yine de diğer sınavlarla karşılaştırdığımızda oldukça yüksek ve başarılı netlerdir. Dil sınavının şöyle karakteristik bir
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “MEB olarak Maliye Bakanlığı’na yaptığımız son öneri, 350 bin öğrenciye bu hakkın tanınması ve ödenecek teşvik miktarının da geçen yıla göre yüzde 10 oranında arttırılması doğrultusundaydı. Geçen yıl biliyorsunuz, okul öncesine 2 bin 500 lira, ilkokullara ve temel liselere 3 bin lira, ortaokul ve liselere de 3 bin 500 lira teşvik vermiştik. Bu sene Maliye Bakanlığı’ndan bu ücretlerin yüzde 10 oranında arttırılmasını talep ettik. Kaç kişiye burs verileceği konusunda ortak nokta belirlenecek” dedi…
***
Konunun özeti bu!
Şimdi gelelim can alıcı noktaya, herkes teşvik alabilecek mi?
Yanıt, kısa ve net: Hayır!
350 bin dolayında öğrencinin bu teşvikten yararlanacağı öngörülüyor. Peki, bu 350 bin öğrencinin tümü, temel liselere giden veya üniversite sınavına girecek adaylardan mı oluşuyor?
Hayır!
Bu teşvik, hem özel okula giden öğrencileri, hem de temel liselerde okuyacak tüm öğrencileri kapsıyor. Bir başka önemli nokta daha var; bu teşvik, öğretimin tüm kademesindeki öğrencilere verile
14 Haziran günü yapılacak LYS-1 Matematik Sınavı, iki puan türünü MF ve TM puan türlerini yakından ilgilendirdiği için son derece önemli bir sınav; belki de yerleştirmede son sözü söyleyen sınavlardan biri…
Lafı uzatmadan, en son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim: Kim ne derse desin, geometri testi bu alanda işi belirleyen en önemli test. Bu testi yapan, bu sınavı kazanır!
Neden mi?
Matematik testini herkes çözmeye çalışacak, iyi kötü herkes elinden geleni yapmaya çalışacak; az çalışan da çok çalışan da bu testte bir şeyler karalayacak, gücü yettiğince bu testle uğraşacak. Geometri testine yaklaşım böyle değil, birçok aday bu testten korkar, kaçar, uğraşmak istemez; önyargılıdır, ‘yapamam’ der, hatta gereksiz görenler de bir hayli fazladır…
İşte, olayın kırılma noktası da tam burası; aman, sakın bu hataya düşmeyin! Sınavı kazanmak istiyor musunuz; herkesin ‘evet’ dediğini duyar gibiyim, o zaman dediğime ses verin. Size kolay bir şey söylemediğimin
Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS), yerleştirme puanlarının önemli bir kısmını oluşturuyor; bu puanların hesaplanmasında yaklaşık yüzde 40’lık kesim ilk sınavdan, yüzde 60’lık kesim de LYS’den geliyor. Onun için, önümüzde daha almamız gereken koskoca bir yüzde 60’lık dilim bulunuyor.
13 Haziran Cumartesi günü yapılacak Sosyal Bilimler Sınavı (LYS-4), kolay sınav gibi gözükmesine rağmen, adayların son derece dikkatli olmalarını gerektiren bir sınav!
Nedenini açıklayalım…
2014-LYS’de, TS-1 ve TS-2 puan türlerinden 180 puan barajını aşıp, tercih yapma aşamasında olan aday sayısı yaklaşık 412 bin dolayındaydı. Türkiye genelinde bu iki puan türünden alınan aday sayısı ise 51 bin dolayında; yani her 8 adaydan ancak biri lisans bölümlerine yerleşiyor.
Diğer puan türlerine baktığımızda daha olumlu bir tabloyla karşılaşıyoruz: lisans, yani iki yıllık programları tercih yapan her 2 adaydan biri kazanıyor; MF puan türünde de aynı oranı görüyoruz, bu puan türünde 180 barajını aşan her 2 adaydan
- Eğitim sisteminden çok, eğitim karmaşasını konuşuyor olmamıza…
- Teoride var olan 12’nci sınıfların, pratikte olmamasına…
- Her yıl 300 bine yakın ortaöğretim öğrencisinin diplomasız olarak okulu terk etmesine neden seyirci kalındığına…
- Dershanelerin okula dönmesine değil de, okulların dershaneye dönüşmesine…
- İlk ‘kredili sistem’ mezunları, ilk ÖSS’ye girenler, ilk ‘4+4+4’e başlayanlar, ilk ‘temel lise’ öğrencileri, ilk … İlklerin neden ilk mağdurlar olduğuna…
- Anaokuluna yazdırdığımız çocuğun annesinin, o okulun üniversite sınavındaki başarısını sormasına…
- Çocuk yattıktan sonra babasının tercih listesi değiştirmesi ve çocuğun bundan haberinin olmamasına…
- Kendine güveni olmayanların ‘... ama burası Türkiye’ cümlesinin ardına sığınmasına…
1 Eylül 2015’te dershanelerin kapanacak veya temel liseye dönüşecek olması, ‘üniversiteye hazırlıkta nasıl bir yol izlenmeli’ sorununu da beraberinde getirdi. Bu sorun, üç boyutlu; okul, öğrenci ve veli bu olaydan doğrudan etkileniyor. Herkes bir arayış içinde ve çözüm yolu arıyor. Tüm bu arayışlar, aynı zamanda sorunları da beraberinde getiriyor. Üniversiteye hazırlık sorununda, karşımıza dört ayrı çözüm modeli çıkıyor:
- Devlet okullarındaki hazırlık kursları: Bu kursların ücretsiz olacağı ve giderlerinin devlet tarafın karşılanacağı belirtiliyor. Bu kez karşımıza kalite sorunu çıkacak, çünkü üniversiteye hazırlık, uzmanlık gerektiren bir olay. Burada iki unsur karşımıza çıkacak: Anadolu lisesine dönüşen liseler, kendi yağınla kavrulmaya çalışacak. Tabii buradaki öğrenci de kaderine razı olacak. Düzeyi yüksek olan okullar, farklı çözüm yollarına baş vuracak, bunlar dışarıdan takviye alacak. Büyük olasılıkla bu takviyeler, dönüşen dershanelerden yani