Milli Saraylar Resim Müzesi

11 Temmuz 2021

Uzun zamandır ziyaret listemde olan ama salgın nedeniyle bir türlü fırsat bulup ziyarete edemeğim mekânların başında Milli Saraylar Resim Müzesi yer almaktaydı. Yıldız ve Topkapı saraylarının Milli Saraylar’a katılmasıyla zenginleşen koleksiyonunun da daha rahat sergilenebilmesi amacıyla yapılan çalışmalar bu yıl nihayete ermiş ve 15 Ocak tarihinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılmıştı.

Yeni yapılan düzenlemelerle tefriş salonu sayısı 34’e yükselmiş. Temalar halinde düzenlenen bu salonlar konuya veya dönemlere odaklandığından ziyaretçiler için müzeyi gezmek daha rahat ve bilgilendirici oluyor. 165 yıllık bir binada yer alan Resim Müzesi’nde dönemin duvar süslemeleri de korunmuş, bazı salonlarda tavan süslemelerine özel bir aydınlatma yapılarak binanın tarihi değeri de vurgulanmış. Böylelikle bütünlüklü bir müze karşımıza çıkmış.

Katalog çalışması

Daha önce gördüğüm bazı eserleri tekrar görmek ve bazılarının sadece fotoğrafını gördüğüm eserlerle karşılaşmak

Yazının Devamı

Bu dünyadan bir Şafak Tavkul geçti

4 Temmuz 2021

Geçen hafta ressam, çizer, besteci Şafak Tavkul’un vefat ettiğini öğrendiğimde gerçekten çok üzüldüm. Bu üzüntümün temelinde Şafak Ağabey’le olan şahsi tanışıklığım yer alıyordu ama sadece bu değildi. Şafak Tavkul’un boşluğunun doldurulmasının imkânsız olduğunu içten içe biliyordum.

Şafak Tavkul’u en iyi onun kendi sözleriyle tanıyabileceğimizi düşünüyorum.  Verdiği bir röportajda bakın neler söylüyor: “Önce insan olmak gibi bir derdiniz oluyor. İyi insan olmak gibi bir derdiniz oluyor. Çünkü yaptığımız iş, kibirlenmeye çok müsait bir iş. Ben hayatım boyunca şunu gördüm ki her kibirlendiğinde insanın burnu sürtülüyor, çok güzel bir şekilde. Çünkü ne kadar kibirlenseniz, hiçbir zaman o Tanrısal dengeyi yakalayamıyorsunuz. Yani o mükemmelliği hiçbir zaman bulamıyorsunuz aslında. Salvador Dali’nin şöyle bir sözü vardır: ‘Mükemmellikten korkmayın’ der ‘çünkü

Yazının Devamı

Kan Hafızası

27 Haziran 2021

İstanbul’da yaklaşık 70 bin Afrikalı yaşıyor. Afrikalı deyip toptancı bir yaklaşıma bürünmek ne derece doğru emin değilim sonuçta Afrika dediğimiz 54 ülkeden oluşan koskoca bir kıta. Bu ülkelerin hemen hepsinin farklı kültürü var. Bu 70 bin kişi daha iyi bir yaşam için geldiği İstanbul’da önceden daha çok Tarlabaşı’nda yaşıyor olsa da şimdilerde Esenler, Esenyurt, Avcılar gibi merkeze daha uzak yerleri tercih ediyor.

İstanbul’da bir yandan görünmez sayılsalar da bir yandan sağladıkları işgücüyle önemli bir boşluğu doldurup ayakta kalıyorlar. Türkiye, Osmanlı’yı da sayarsak, birçok Avrupa ülkesi gibi sömürgecilik geçmişi olmadığı için Afrikalılara önyargının nisbeten az olduğu bir yer. Daha iyi bir hayat için Türkiye’ye gelenlerin bir sonraki durakları Avrupa olsa da burada kalanlar hallerinden oldukça memnun görünüyorlar. Öyle ki sadece İstanbul’da tüm oyuncuları Afrikalılardan oluşan amatör liglerde mücadele eden 10’dan fazla futbol takımı mevcut.

B&uum

Yazının Devamı

Tanpınar 120 Yaşında

20 Haziran 2021

Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Ahmet Hamdi Tanpınar, Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü’nün katkılarıyla, Lütfi Şen’in küratörlüğünde doğumunun 120. yılı vesilesiyle bir sergiyle anılıyor. Yaşadığı dönemde hatta vefatından çok sonralara gerekli okur kitlesine ulaşmamış olan Tanpınar’a son yıllarda gösterilen ilginin gelip geçici olmayacağını, artık Türk edebiyatı kanonundan bahsedebileceksek burada mutlaka Tanpınar’ın da bulunması gerektiğini düşünüyorum. Hatta gerekli ortam oluştuğunda Tanpınar’ın yurtdışında da tanınacağına inanıyorum.

Öncelikle kendi kişisel kitaplığında binlerce kitabı bulunan nadir belediye başkanlarından biri olan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız’a böyle bir etkinliğe ev sahipliği yaptığı için teşekkür etmek gerektiğini düşünüyorum. Elbette Türkiye kültür-sanat hayatının merkezi olan Beyoğlu’nda sanata daha fazla yer vermek gerektiğini de... Bunun için

Yazının Devamı

İlaç gibi sergi

13 Haziran 2021

Sakıp Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) yepyeni bir sergi sanatseverlere buluştu: “Tanzimat’tan Cumhuriyete Ressam Hocaların Ressam Öğrencileri.” Kovid19 salgınının hız kestiği şu günlerde yeni bir serginin açılması normalleşme çalıştığımız şu günlerde ilaç gibi geldi açıkçası.

Sergide tamamı müzenin koleksiyonundan 115 eser sanatseverlerle bir araya geliyor. Hoca Ali Rıza, Halife Abdülmecid Efendi, Osman Hamdi Bey, Hüseyin Zekai Paşa, İvan Ayvazovski, Şevket Dağ, Hikmet Onat, Hüseyin Avni Lifij, İbrahim Çallı, Nazmi Ziya Gürkan, Mihri (Müşfik) Hanım, Fausto Zonaro, Şeref Akdik ve daha nicesi sergide yer alıyor. 

MÜSTAKİLLER GRUBU

Kronolojik bir yaklaşımla sanatseverlere sunulan sergide Tanzimat döneminde Paris’te özellikel Jean-Leon Geroome ve Gustave Boulanger gibi ressamların atölyelerine devam eden, Osman Hamdi Bey, Halil Paşa gibi isimlerin yer aldığı bölümler başlıyor. Zira bu isimler modern anlamda Türk resminin kurucularıdır.

Sergide, hoca ve öğrencilerinin ilişkisi açığa

Yazının Devamı

İnternet dili ve edebiyatı

5 Haziran 2021

İnternetin ve sosyal medya mecralarının hayatımıza hızla girmesiyle ortaya yepyeni bir dil çıktı ve işin bir de sanat boyutu var

Her dilin kendisine has bir yapısı vardır. Ana dil olarak bir dille tanıştığımızda bu dilin konuşma kurallarını, inceliklerini, nüanslarını hiçbir çaba ve gayret göstermeden bebeklikten itibaren öğrenmeye başlarız. Ana dilimizin gramer kurallarını, yazım inceliklerini ise ilerleyen yıllarda okuma-yazmayla birlikte okullarda ve edebiyatla tanıştığımızda öğreniriz.

Bir de ilerleyen yıllarda öğrendiğimiz yabancı diller vardır. Biz Türkler için yabancı dilleri öğrenmek çoğunlukla problemlidir. Bunun temelinde ise bence kendi dilimizin gramer kurallarını bilmememiz yatar. Düşünün sıfat nedir, isim nedir, zarf, fiil nedir bilmeyen birisinin yabancı bir dil öğrenmesi imkânsıza yakındır. Bu kişinin öğreneceği dil ancak konuşma dili olabilir, edebi bir metinle ünsiyet kurması, oradaki inceliklerin farkına vararak okuduğundan zevk alması, hatta okuduğunu tam manasıyla anlaması çok zordur. Yabancı dil öğrenirken ne amaçladığımız da son derece

Yazının Devamı

Fatih ve sanat

29 Mayıs 2021

Askeri dehasıyla İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed, sanatçılara yaptığı hamilikle de gönülleri fethetti.

568 yıl önce bugün Osmanlı padişahı II. Mehmed İstanbul’u fethetti. Bu tarihten itibaren de Fatih Sultan Mehmed diye anılmaya başlandı. Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden sonra, bizde nedense okullarda tarih kitaplarında pek bahsedilmez, ama “Kayser-i Rum”, yani “Rum İmparatoru” unvanını da almıştır. Buradaki kayser hepimizin bildiği Sezar unvanının Osmanlıcaya geçmiş halidir. Bu unvanı kullanmak Sultan Mehmed’in sonraki adımlarının da habercisidir.
Orta Çağ’ı bitirip Yeni Çağ’ı başlatan bu fethi yapan Padişah’ın amacı Doğu Roma’yı yani Bizans’ı yıkmak değil, onu yeni başkentin içinde eritip kozmopolit bir şehir kurmaktı. Bunda da başarılı oldu. Fetihten sonra Rum Ortodoks Patrikhanesi, Ermeni Patrikhanesi ve Yahudi Hahambaşı bulunmasına müsaade ederek halkın ibadetine karışılmayacağını, kimsenin zorla dininin değiştirilmeyeceğini belirtti. Yakın zamanda tekrar cami olarak ibadete açılan Ayasofya hariç kiliseler korundu.

Fet

Yazının Devamı

Nerede kalmıştık?

22 Mayıs 2021

Sanat eserlerini yerinde görmeye verdiğimiz arayı açılan galeri ve müzelerdeki sergileri ziyaret ederek giderebiliriz; işte sizlere bazı öneriler.

Uzun süren bir kapanma döneminden sonra nihayet normal yaşantının ilk emareleriyle karşılaşmaya başladık. Henüz kafeler, restoranlar açılmamış, konserler başlamamış, sinemalar kapalı olsa da galeriler, müzeler açıldı. Belirsizlikten dolayı İstanbul Bienali gibi bazı etkinlikler ertelense de yurt dışında bazı etkinlikler devam ediyor. Bu hafta sonu 2019’dan beri ilk kez Art Basel Hong Kong ziyaretçi kabul edilerek düzenlenecek, tabii online olarak ziyaret etmek de mümkün. Kapanmadan sonra sanata verdiğimiz arayı kapatmak için ziyaret ettiğim veya en kısa sürede ziyaret etmeyi planladığım bazı sergiler mevcut.

APARTMAN NO: 52

İlk önerim Kadıköy’den. İstanbul’un ilk apartman semti olan Yeldeğirmeni’nde bulunan 20. yüzyılın başlarında Haydarpaşa Garı’nın inşası için gelen Alman mühendisler tarafından kendi konaklama ihtiyaçlarını gidermek için yapılan bir apartmandaki karma sergide,

Yazının Devamı