Ashton Kutcher ve Mila Kunis çiftinin sahip oldukları mirası çocuklarına bırakmayacaklarını hayretler içinde öğrendik geçtiğimiz haftaDüşünsenize, Hollywood’un en flaş, en zengin çiftlerinden birinin çocuklarısınız, mini celebrity şeklinde hayatlar sürüyorsunuz ve 18 yaşınıza geldiğinizde bam! Anne ve babanız, size kendi miraslarından zırnık koklatmayacaklarını açıklıyor. Olacak iş mi bu şimdi? Vallahi Mila ve Ashton bir şekilde oldurmuş. “Çocuklarımız zaten oldukça ayrıcalıklı bir hayat yaşıyor. Büyüdüklerinde bir zahmet kendi paralarını kazansınlar, görsünler dünyanın kaç bucak olduğunu” demişler. Mila Kunis, yılbaşı gibi dönemlerde ailecek birbirlerine hediye almak yerine ihtiyacı olanlara yardım etmeyi alışkanlık haline getirdiklerini açıklamıştı. Eh, bu açıklama da demek ki verdikleri büyük kararın ilk adımıymış.
Saklı pay
Sosyal medya üzerinden gelen terbiye sınırını aşan mesajlar artık tek tek ifşa ediliyor. Onlar utanmıyorsa, biz neden utanalım?
Dilinin kemiği yok deyişi, sosyal medyayla birlikte form değiştirdi ve “Elinin kemiği yok”a dönüştü. Çünkü herkes fütursuzca aklına ilk gelen yorumu yazmaya başladı. Tabii bu yazdıklarını o kişinin gözlerinin içine bakıp söyleyemezler, yazmak daha kolay. Lakin unutmayalım ki, söz uçar yazı kalır. İşte bu tarz terbiye sınırını aşan mesajlar da ünlülerimiz tarafından tek tek ifşa ediliyor çünkü neden edilmesin?
İFŞA EDİLMEKTEN ZEVK ALANLAR
Benim aklıma takılan konu ise, bu tarz mesajları, yorumları yazan kişilerin ruh halleri. Bu kişiler sadece dikkat çekmenin peşinde olmasın sakın? Çünkü öyle olmasalar cesaret şerbetinden içip böylesi bir harekete girişmezler. Sonuçta sosyal medya hepimizin gözü önünde olan bir yer, eninde sonunda kabak gibi ortaya çıkar gerçekler. Peki o zaman bu kişilerin ifşa edilmekten zevk aldığını, hatta sırf bunun için kendilerini cengaver
Sen nasıl bir modelle, dünyalar güzeli bir oyuncuyla ya da 20’lik bir çıtırla çıkmazsın da gidip 46 yaşındaki Alexandra Grant’le bir ilişkiye başlarsın?
İki kişi birlikte olmuşsa konu tamamen o ikisini ilgilendirir, her ne arıyorlarsa birbirlerinde bulmuşlardır, bu kadar basit. Hele ki erkeklerin paşa gönüllerince istedikleri yaş baremiyle birlikte olup, oklar kadınlara çevirilince “Vay efendim, kendinden şu kadar küçük yaşta birisiyle” diye konuşulması feci şekilde geriyor sinirlerimi. Evet arkadaşlar, bu hafta benim bam telime basan bir haberi masaya yatırıyoruz; Keanu Reeves’in 46 yaşındaki sevgilisi Alexandra Grant’le ilişkisini.
Sanırsın herkes İrina Shayk
Reeves geçtiğimiz hafta, Los Angeles’ta düzenlenen LACMA Art Film Festivali’nin galasına, sevgilisi Alexandra Grant ile katıldı ve olan oldu. Aman yarabbi, sosyal medya üzerinden kadına edilmeyen laf kalmadı. Ortak payda, bu iki ismin tipinin yakıştırılmamasıydı. Bir kişi de çıkıp demedi, “Yahu Alexandra Grant, eserleri dünyanın her yerinde sergilenen, tanınmış bir sanatçı; Yazıyı
Selena Gomez, yeni single’ı “Lose You to Love Me”de ilk aşkını anlattığını açıklayarak Justin Bieber’ı bir kez daha andıYani, biz öyle düşünüyoruz çünkü Selena-Justin aşkı tam anlamıyla dillere destandı; ikili çok küçükken bu ilişkiye başlamıştı; aralarına fındıklar fıstıklar girmişti ama biz evleneceklerine inanıyorduk. Öyle olmadı tabii. Justin gitti Hailey’e vardı, Selena da son bir şarkı yaptı.
Hey gidi ilk aşk
“Her zaman kör bir şekilde içine girerdik.../ Kendimi bulmak için seni kaybetmem gerekti... /Bu dans ediş beni hafifçe öldürüyordu... /Kendimi bulmak için senden nefret etmem gerekti...” demiş güzel şarkıcı dizelerinde. Son verdiği röportajda da konunun altını çizmiş, “İlk aşk, hayatımızın zehirli bir evresi” diye. Hep derim insan defalarca aşık olabilir lakin hiçbiri ilk aşk gibi olmaz diye. Çünkü ilk defa yağmuru hissetmek, ilk defa kara dokunmak, ilk defa denize girmek nasıl tarifsiz bir duyguysa, ilk aşk da öyle tarifsizdir,
Geçen hafta Yargıç Ruth Bader’dan evlilik konusunda tavsiye isteyen Jennifer Lopez’in kulaklarını çınlatıyoruzRuth Bader Ginsburg, vaktiyle Bill Clinton tarafından ABD Yüksek Mahkemesi Yargıçlığı’na atanan son derece renkli bir şahsiyet. Cinsiyet eşitsizliğini konu alan “On The Basis of Sex” isimli film, ünlü hukukçunun hayatından esinlenerek çekilmiş; Felicity Jones da başrolde. Geçmişine uzanırsak, evlenip, çocuk yapıp Harvard’da hukuk okurken, eşi kanser oluyor ve Bader hem eşine, hem çocuğuna bakıp bir yandan da mezun olmaya çalışıyor. Derken eşi de iş bulunca New York’a taşınıp Columbia Üniversitesi’ne geçiş yapıyorlar. Ruth Bader’ın kendisi de iki kez kanser atlatıyor, 2010’da çok sevdiği eşini kaybediyor ve her şeye rağmen “Durmak yok, yola devam” diyor. Bugün 86 yaşında ve hız kesmeden çalışıyor.
Bader’ı anlatmamın sebebi, geçtiğimiz hafta ünlü bir şahsiyetin kendisini ziyaret etmesi. O ünlü şahsiyet de, Jennifer Lopez. Efendim Lopez ablamız alıyor
Köbke isimli Alman arkadaşımız, beş yıldır Boeing 737-800 uçağı ile sevgili olduğunu kamuoyuna açıkladı
Köbke’nin açıklamasına göre çok çekici, muhteşem yapılı , güzel ve zarif bir uçak olan malum Boeing, hanım kızımızın en büyük aşkıymış. Erkeklerle kuramadığı yakınlığı uçakla kurmuş, uçağa sadece onunla uçtuğunda ya da hangarda yakın olabiliyormuş, uçağın cam elyaftan yapılmış bir maketi de varmış ve uçağına “Schatz”, yani “Sevgilim” şeklinde sesleniyormuş. Şimdi kiminiz içinizden diyorsunuz, “Bu kadın tertemiz delirmiş”, ama bence işin aslı günümüz insanlarının dikkat çekmek için her şeyi göze aldığıdır. Çünkü hangimiz dikkat çekmek istemiyoruz ki deliler gibi?
Şaşırma eşiğimiz düştü
Gelinlik giyip kendi kendine düğün yapan mı istersiniz, beline ip bağlayıp örümcek adam gibi gökdelene tırmanan mı, Chanel defilesinde kendini podyuma atan mı, cenazede selfie çekmeye çalışan mı? Artık öyle tuhaflıklar yaşıyoruz ki
Çift terapisi, ilişki veya evlilik danışmanlığı... Adına ne derseniz deyin, son yıllarda bu terapiler çiftlere adeta can simidi oldu.Can simidi derken, garantisi yok, her can simidi de hayat kurtarmaz biliyorsunuz. Ama ilişkinin tıkandığı noktalarda, havayı ısıtmak için, daha sağlıklı günler yaşamak adına bir çare sarılıyoruz terapistlere. Biliyor musunuz, en çok da ekim ayında sarılıyormuşuz. Peki koskoca bir yıl varken neden ekim?Can simidi derken, garantisi yok, her can simidi de hayat kurtarmaz biliyorsunuz. Ama ilişkinin tıkandığı noktalarda, havayı ısıtmak için, daha sağlıklı günler yaşamak adına bir çare sarılıyoruz terapistlere. Biliyor musunuz, en çok da ekim ayında sarılıyormuşuz. Peki koskoca bir yıl varken neden ekim?
Ekimde ekim yapılır
Adından belli, ekim ayında ekim yapılır. Yaz mevsimi resmi olarak bitmiştir, otlar çiçekler kurumuştur, doğa kendine gelmeye çalışmaktadır. E biz de doğanın bir parçasıysak, biz de kurumuşuzdur. Son derece normal o zaman bu durum.
Efendim, güle oynaya hoppala şeklinde geçen yazın ardından yuvaya dönüş hiç de
Çünkü intikam kadar can yakan bir şey yoktur. Hele ki Demi Moore’un eski kocası Ashton Kutcher’dan aldığı intikam tam da kaynama noktasında bir yemek.
Geçmişe dönüp baktığımızda hangimizin canımızı yakan, içimizi burkan hatırları yoktur ki? Kalp kırıklığını ölçen bir alet henüz bilim dünyası tarafından geliştirilmediğinden her birimizin, her olaydan etkilenme seviyesi başka. Haliyle dışa vurduğumuz tepki de değişiklik gösteriyor. Peki geçmişi geçmişte bırakıp yola devam etmek mi, yoksa o canımızı yakan kişiyi asla unutmayıp intikam almak için doğru zamanı kollamak mı?
Siz söyleyin, hangisi bizi özgür kılar?Geçmişe dönüp baktığımızda hangimizin canımızı yakan, içimizi burkan hatırları yoktur ki? Kalp kırıklığını ölçen bir alet henüz bilim dünyası tarafından geliştirilmediğinden her birimizin, her olaydan etkilenme seviyesi başka. Haliyle dışa vurduğumuz tepki de değişiklik gösteriyor. Peki geçmişi geçmişte bırakıp yola devam etmek mi, yoksa o canımızı yakan kişiyi asla unutmayıp intikam almak için